Büyük Baba öldü, Yaşasın FARC!
Komuta kadrosu üst üste gelen operasyonlarla büyük darbe alan FARC’ın yaşlı yöneticilerinden İç Güvenlik Sorumlusu Alirio Rojas BOCANEGRA (Büyük Baba), Bogota’nın 240 km güney batısındaki Tolima’da hükümet güçlerince gerçekleştirilen bir operasyonda öldürüldü.
Fuerzas Armadas Revolucionarias de Colombia – Ejército del Pueblo, yani bilinen adıyla kısaca FARC , 1930’lu yıllarda Kolombiya’da Tarım Reformunu talep eden güçlü bir köylü hareketi olarak gelişti. Gittikçe yaygınlaşan ve destek gören bu hareket, özellikle Cundinamarca ve Tolima gibi ülkenin iç taraflarındaki bölgelerde köylülerin köle koşullarında çalıştırıldığı birçok büyük tarımsal işletmelerin tasfiyesi ve bu arazilerin idaresi için çoğu zaman komünist eğilimli köylü kurtarılmış (öz savunma) bölgelerinin ortaya çıkması sonucunu doğurdu. Zamanla gelişen bu köylü kökenli toprak mücadeleleri FARC’ın oluşumuna güç verecektir.
9 Nisan 1948’de Kolombiya Liberal Partisi’nin halkın çok sevdiği önderi Jorge Eliécer Gaitàn öldürülür ve bu olay Kolombiya toplumunda derin bir yara açarak, Bogota’da, daha sonra Bogotazo adı verilecek ve yüzlerce insanın öleceği günlerce süren çatışmalara yol açacaktır.
1960 yılına kadar süregelen ve La Violencia adı verilen dönem boyunca ülke tam bir iç kargaşaya düşecek ve 300.000’e yakın kişi yaşamını yitirecektir. 1953 yılında ordu General Gustavo Rojas Pinilla’nın komutasında yönetime el koyacaktır. Haydutlara ve gerillalara silahlarını teslim etmeleri koşuluyla af ilan edilecektir. Silahlı grupların büyük bir bölümü buna uymakla birlikte bazı gruplar, özellikle de komünistler silahlarını teslim etmeyi redderek silahlı eylemlerine bir süre ara vererek ülkenin ücra bölgelerine geri çekileceklerdir.
1950’li yılların ortalarında askeri cunta, Tolima ve Cundinamarca güneyinde komünist gerillalar tarafından oluşturulan kurtarılmış bölgelere ağr saldırılar gerçekleştirmeye başlayınca çatışmalar yeniden başlayacaktır.
Muhafazakarlarla liberallerin uzlaşması sonucunda, 1958 yılında askeri iktidar karşıtlarının da desteğiyle cunta dönemi son bulur. Ülkenin ulaşımı zor ücra noktalarında oluşturulmuş kurtarılmış bölgelerin varlığına izin veren bir iktidar paylaşımı formülü üzerinde uzlaşmaya varılır. Özellikle Huila bölgesinde ve Tolima’nın güneyinde oluşturulan bu bölgelerde komünist parti, özellikle 1961’de gerçekleştirdiği kongre sonrasında “silahlı mücadele dahil, her türlü eylem yöntemlerini biraraya getiren” bir strateji izler.
1964 yılında Başkan Guillermo Leòn Valencia, ABD’nin desteğiyle, devlet otoritesinin iyice hiçe sayılmaya başlandığı Marquetalia Cumhuriyeti gibi 16 bağımsız Cumhuriyetin ilan edildiği kurtarılmış bölgelere yönelik düzenlediği büyük bir askeri operasyonla buraları ele geçirmeye çalışır.
Ordunun Maquetalia Cumhuriyetine saldırısı, FARC’ın örgütün kuruluş tarihi olarak benimsediği 27 Mayıs 1964’te başlar. Manuel Marulanda Vélez ve Kolombiya Komünist Partisinin görevlendirdiği Jacobo Arenas komutasındaki gerillalar birkaç hafta direnmeyi başarabilseler de, bir süre sonra bölgeyi terk etmek zorunda kalırlar. Ordu karşısında yenilen Cumhuriyetlerden (kurtarılmış bölgeler) kaçan dağınık küçük gerilla grupları Güney Bloğu adı altında örgütlenerek birleşirler. Ciro Trujillo, Manuel Marulanda ve Jacobo Arenas önderliğinde ortak bir komuta komitesi altında toplanırlar. Örgüt, ikinci kongresi sırasında kendine FARC adını vererek resmen ancak 1966 yılında kurulabilmiştir.
1966-1980 Durgunluk Dönemi
Gerillanın Quindio ve Caldas bölgelerinde bulunan en kalabalık grubu ordu tarafından gerçekleştirilen operasyonda yok edilir ve komutanları 1967’de öldürülür.
Gerçekleşen bu bozgun FARC’ın mevcudunun üçte ikisini kaybetmesine neden olacaktır. Bu ağır darbelerin ardından toparlanmak için gerilla ‘bağımsız cumhuriyetlerin’ kurulduğu, yoğun bir kitle desteğine sahip olduğu geleneksel üs bölgeleri olan Huila ve Tolima’ya geri çekilir. Bu dönem süresince gerilla kısa zamanda toparlanır. Bu dönem içerisinde FARC üçüncü (1968) ve dördüncü (1970) kongrelerini toplar. Dördüncü kongreyle birlikte FARC’ın örgütlenmesinin temelini oluşturacak olan “cephe” perspektifi benimsenir.
1974’teki beşinci kongrede, günümüze kadar varlığını sürdüren “askeri komite”nin (özgün adıyla ‘genelkurmay komitesi’) oluşumuna karar verilir. Komite tümü Marquetalia Cumhuriyeti deneyimine katılmış olan Manuel Marulanda, Jacobo Arenas, Martin Villa, Nestor Arenas ve Ricoberto Lozada’dan oluşur. FARC, sessizce gelişir ve mücadeleyi altı cephede sürdürür. Devlet etkisinin zayıf olduğu Kolombiya’nın ücra ve uzak bölgelerinde etkinliğini güçlendirir.
FARC mücadelesini siyasal alanda da sürdürür. Gerillanın siyasi kanadı olan Komünist Partisi, iktidarın silahlı mücadele yoluyla ele geçirilme koşullarının henüz oluşmadığını düşünür ve kırdan daha çok kentlerdeki kitle mücadesine öncelik verir. FARC’ın altıncı kongresini topladığı 1978 yılında yaklaşık 900 savaşçıya sahip olduğu düşünülmektedir. Siyasal olarak, FARC, ELN ve EPL tarafından sürdürülen silahlı mücadelenin cazibesine verilen öncelik nedeniyle katılınan çoğu seçimde oy oranları %3 ya da %4’ün üzerine çıkmayı başaramaz.
1982-1990 dönemi – Yurtsever Birlik Deneyimi
1982 yılı FARC’ın örgütlenmesinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Toplanan yedinci kongre sonucunda, ülkedeki mevcut siyasal durumun uygun olduğunu kabul eden FARC cephe sayısını ikiye katlayarak 24’ten 48’e çıkartır ve silahlı mücadeleyi ulusal toprakların tümüne yayarak iktidarı 8 yıl içerisinde ele geçirmeyi hedefleyen bir programı benimser. Bu amaçla örgütün ismine Halkın Ordusunu (Ejército del Pueblo) simgeleyen EP harfleri eklenir. 1980’li yıllar rehine alma operasyonlarının da başladığı bir dönem olacaktır.
FARC’ın gittikçe güçlenen iktidar perspektifine karşın, bir yandan Belisario Betancourt hükümetiyle barış görüşmeleri süreci başlar ve 1984 yılında gerilla ve hükümet arasında La Uribe anlaşması adı verilen (28 Mart 1984) bir ateşkes anlaşması imzalanır. Anlaşma uyarınca iki taraf iki ay içerisinde karşılıklı olarak silahlı saldırılarına son verecektir. Anlaşmayla birlikte FARC 1985’te Kolombiya Komünist Partisi saflarında Yurtsever Birlik’i oluşturur. Ancak varılan ateşkes anlaşmasına karşın Yurtsever Birlik’in üyeleri, savaştan beslenen ordu ve paramiliter güçlerin düzenlediği operasyonlarda kitlese olarak öldürülmeye devam eder. Öldürülenler arasında Cumhurbaşkanlığı seçimi adayları Jaime Pardo Leal (1987), Bernardo Jaramillo Ossa (1990) ve 9 parlementer de vardır. Bu serüven sonraları ‘siyasi soykırım’ dönemi olarak kabul edilmiş ve sonuç olarak FARC’ın iktidarı ele geçirmek için silahlı mücadeleden başka yol olmadığı yönündeki görüşüne güç kazandırmıştır. Bu dönem boyunca FARC’ın silahlı mücadele birimleri siyasi cinayetlere misilleme olarak aynı şekilde iktidar partisinin yönetici kadrolarını vurarak karşılık vermişlerdir. 1987 yılından itibaren ateşkes fiilen bozulmuş, FARC ve Yurtsever Birlik arasındaki arasındaki görüş anlaşmazlığı derinleşmiş ve gerilla hükümete karşı silahlı mücadeleye yeniden başlamıştır.
1990-1998 dönemi – Örgütler arası savaş (Gerillaya karşı kontrgerilla)
Birçok Kolombiyalı silahlı grup, marksist gerilla hareketlerinin uluslararası alanda siyasal olarak sıkıntılı olduğu bir süreçte silah bırakıp 1991 anayasasının hazırlanmasına katkıda bulunmak üzere barış sürecine katılmayı tercih edeceklerdir (M-19, EPL’nin büyük bir çoğunluğu ve Movimiento Armado Quintin Lame gibi). Bu gelişmelerin yanı sıra FARC’ın başlıca teorisyeni ve PCC (Kolombiya Komünist Partisi) ile eylem birliğinin anahtarı olan Jacobo Arenas 1990’da ölür. Bu tarihten itibaren Manuel Marulanda hareketin başına tek adam olarak geçer. Siyasal teorik tartışmalarla daha az ilgili olan yeni önderi 1991’deki parti kongresinin gerilla denetimindeki bir bölgede toplanmasını ister. PCC’nin bu öneriyi reddetmesi üzerine, FARC bu kongreye katılmayarak tepkisini gösterir. Gerilla böylece herzamankinden çok silahlı mücadeleye ağırlık verir ve Yurtsever Birlik deneyiminden sonra çok zayıflamış olan ve FARC’a iradesini dayatacak güçte olmayan Kolombiya Komünist Partisinin himayesinden çıkar.
1991 yılında hükümet güçleri FARC’ın geleneksel karargahı La Uribe (Meta)’de denetimi ele geçirir. FARC güçleri buna misilleme olarak altı ay sürecek bir silahlı mücadele kampanyasıyla karşılık verir. 1993 yılında, FARC IXuncu ulusal kongresi sırasında iktidarın doğrudan ele geçirilmesini hedefleyen yeni bir stratejik planı benimser.
1995-1998 yılları arasında FARC örgütü tarihindeki en kampsamlı askeri güce kavuşur ve ilk defa kent merkezlerine ya da askeri kışlalara saldıracak ve asker ve polisleri safdışı bırakıp ya da öldürecek yetenekte yüzlerce savaşçıyı harekete geçirme yeteneğine kavuşur. Bu harekatların en gösterişlisi Vaupés eyaletinin merkezi Metú’nun 1998 yılında 24 saat boyunca işgal edilip 500 asker ve polisin rehin alınması eylemi olmuştur.
Ordunun gerillayı kontrol etmedeki başarısızlığı, aşırı sağcı kontra gruplarının gelişimini tetiklemiştir. Bizzat, CIA ajanları tarafından yönlendirilen ve eğitilen ve ABD’nin ‘istihbarat paylaşımı’ desteğinden sonuna kadar faydalanan bu gruplar, Córdoba ve Urabá Birleşik Özsavunma Güçleri (ACCU) gibi başta bölgesel boyutta sınırlı kalmış ancak sonraları 1997 yılında Kolombiya Birleşik Özsavunması (AUC) adıyla tek bir çatı altında birleşmişlerdir.
Kontra ve paramiliter güçler gerillayla yüzyüze çarpışmaktan özellikle kaçınarak, yoğun kitle desteğini kırmak için doğrudan sivil halkı hedef alan katliamlar gerçekleştirme yolunu seçmişlerdir (1997’deki Mapiripán Katliamı gibi). Bu katliamlar özellikle uzunca bir süre gerilla denetimindeki topraklarda yaşayan halkın bölgeden göç ederek, gerillanın geri üs kolaylığından yoksun bırakılarak tecrit edilmesini hedefliyordu. 1995 yılından itibaren bu planlı katliam politikasının etkisiyle Kolombiya’da yoğun kitlesel göç hareketleri görülecektir.
1998 – 2002 Caguán Barış Süreci
7 Kasım 1998’de Cumhurbaşkanı Andrés Pastrana, FARC’a Meta, Caquetà, San Vicente Del Caguàn ve La Uribe kentlerinin içinde bulunduğu dört merkezi kapsayan 42000 km2’lik, “barış bölgesi” adı verilen silahtan arındırılmış bir bölge verir. Pastrana’nın göreve gelmesinin ertesinde Marulanda ile yaptığı bir görüşme sonrasında kararlaştırılan bu süreçte gerilla ve hükümet arasında barış görüşmelerinin gerçekleştirilmesi için iki taraf temsilcilerinin düzenli olarak biraraya gelmesi kararlaştırılmıştır (bu görüşmelere “savaş sırasındaki müzakereler” adı verilmiştir çünkü 1980’li yıllarda barış sürecinin tersinin burada herhangi bir ateşkes öngörülmemiştir). Ancak barış bölgesinde iki taraf temsilcilerinin yapacağı görüşmelerin resmi başlangıç tarihinde, halk önünde cumhurbaşkanını küçük düşürmek isteyen Marulanda’nın bıraktığı “boş sandalye” krizi ile barış ümitleri suya düşer. Öte yandan FARC güçleri “silahtan arındırılmış” bölgeden yararlanarak burada eğitim kampları oluşturmuşlar ve bölgeye yakın çevrede gerçekleştirdikleri gerilla harekatları için bu güvenli bölgeyi geri üs olarak kullanmışlardır. Söz konusu bölgeden, hakimler, devlet memurları gibi devletin tüm temsilcilerini kovarlar.
Her ne kadar sürecin devamında Pastrana ve Marulanda iki kez biraraya gelebilmeyi başarmış olsalar da, barış süreci tutsak değişimi dışında işlerliğini yitirir. 2001 yılında 14 gerillayı serbest bırakan hükümet güçleriyle 55 güvenlik görevlisini serbest bırakan gerilla arasında bir esir değişimi gerçekleşmiştir. Bundan bir süre sonra FARC tek taraflı olarak 304 güvenlik görevlisini (asker ya da polis) serbest bırakır. Ancak hükümet elindeki 500’e yakın gerilladan hiçbirini serbest bırakmayarak bu olumlu esir değişimi sürecini baltalar.
2000’li yılların başında gerilla askeri gücünün doruğundadır ve hatta kimi analistlere göre birkaç yılda iktidarı ele geçirecek yetenektedir. Ülke genelinde her an eylem koyma kapasitesine sahip 17000 savaşçıyla Bogotá ve Medellin’in banliyöleri de dahil olmak üzere toplam 60 cephede etkinlik gösterecek düzeye erişmişlerdir. 1090 belediyenin 172’sinde denetimi tümüyle ele almışlardır. Öte yandan FARC Kolombiya Hava Kuvvetlerinin gerillaya ve kara hedeflerine yönelik hafif uçaklar alımıyla güçlenmesiyle birlikte, 1995-1998 dönemlerinde gerçekleştirdiği boyutta eylemler gerçekleştiremez ve düzenlenen ani hava saldırıları karşısında büyük kayıplar verir. Kontrgerilla da buna koşut olarak gücünü arttırır ve kimi STK’lere göre AUC faşist kontralarının katliamlarında ölenlerin sayısı FARC’ın eylemlerinde ölenlerin toplam sayısını aşar.
2001 yılından itibaren FARC, 15 Temmuz 2001’de kaçırılan Meta Valisi Alan Jara gibi tanınmış siyasetçileri kaçırmaya başlar. 20 Şubat 2002’de Neiva ve Bogotá arasında sefer yapan bir uçağın kaçırılarak Senatör Jorge Géchem Turbay’ın rehin alınmasıyla birlikte Başkan Pastrana silahtan arındırılmış bölge uygulamasına son verir.
23 Şubat’ta Fransız-Kolombiya uyruklu İngrid Bétancourt’un kaçırılması eylemi uluslararası kamuoyunun dikkatini bölgedeki anlaşmazlığa çeker.
2002-2010 Dönemi : FARC’a karşı ‘Demokratik Güven Ortamı’
Alvaro Uribe’nin başkanlık dönemi (2002-2010). Önce 2002’de ardından da 2006’da ikinci kez seçilen Başkan Uribe, 2002 yılından beri FARC’ı askeri yollardan yenmeyi hedefleyen, “demokratik güvenlik” adını verdiği siyaseti yürütüyor. 2002 yılında eski Başkan Pastrano tarafından yeniden uygulanmaya başlanan askeri operasyonlar sonucunda FARC 8000 gerillanın yanı sıra yirmiye yakın kurtarılmış bölgenin denetimini yitirmiştir.
1 Mart 2008’de örgütün ünlü sözcüsü Raul Reyes Ekvator topraklarındaki bir FARC kampının Kolombiya Silahlı Kuvvetlerince bombalanması sonucunda ölür. Örgütün tarihinde ilk kez bir merkez komite üyesi savaşta yaşamını yitiriyordu. Bundan altı gün sonra yine Merkez Komite üyesi Manuel Muñoz Ortiz’in koruma görevlisi tarafından öldürüldüğü açıklandı. Yönetim kadrosunda gerçekleşen bu iki önemli kaybın üzerine 26 Mart 2008’de önder Manuel Marulanda eceliyle ölür. Onun yerine komutayı ve önderliği Alfonso Cano üstlenir. Bu dönemde örgütte çözülmelerde boy göstermeye başlar. FARC’ın 47 nolu cephesinin komutanı Nelly Avilla Moreno 19 Mayıs 2008’de güvenlik güçlerine teslim olur. Kolombiya resmi kaynaklarına göre son yıllarda 9000 eylemci FARC’tan ayrılarak af programından yararlanmak için başvuruda bulunmuştur.
Buna karşın Uribe’nin iki başkanlık dönemi boyunca ülkedeki şiddet olayları hız kesmedi ve dramatik boyutuyla süregeldi. 2002-2006 yılları arasında yılda yaklaşık 20000 kişi yaşamını yitirdi. Bunların %60’ı kontralar, %25’i ise ELN ve FARC tarafından öldürüldü. Kızılhaç’ın 2008 yılı raporuna göre 3 milyondan fazla Kolombiyalı AUC kontralarının katliamları sonucunda topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Kontraların siyasetçilerle yoğun bir işbirliği içerisinde oldukları, hatta meclisteki milletvekillerinin 3’te birinin kontroların denetiminde seçimleri kazandığı gerçeği “parapolitika” adı verilen siyasal skandal sonucunda kanıtlandı. Nisan 2008’de bu skandal sonucunda 29 parlamenter hapise girdi. Kontralara ve gerillalara geniş kapsamlı bir af öneren Adalet ve Barış Yasası (2003) sonucunda, başta 2006’da devlet tarafından resmen yasadışı ilan edilen AUC’de olmak üzere, özellikle kontra saflarında birçok kişi silah bıraktı. Ancak AUC’nin resmen yasadışı ilan edilmesi Kolombiya’da kontraların etkinliğini azaltmamış ve kısa süree Kolombiya’da birçok yeni sağcı paramiliter gruplar ortaya çıkmıştır.
4 Şubat 2008’de ülke genelinde iki milyon Kolombiyalıdan fazlası FARC eylemlerine ve rehine alma stratejisine karşı daha önce benzeri görülmemiş çapta büyük bir eylem gerçekleştirmiştir. Özellikle nüfusun az yoğun olduğu batıdaki dağlık bölgede FARC kimi bölgelerin denetimini on yıllardan beri olduğu sürdürmeye devam etti. Buralarda devletin yerine tek otorite olmayı başardı ve halktan büyük destek gördü.
7 Ağustos 2010’da Başkanlığa Alvaro Uribe’nin yerine Juan Manuel Santos seçildi. Uribe’nin demokratik güvenlik siyaseti gerillanın etkinliğini azaltmış ve yerleşim merkezlerine ve askeri kışlalara düzenlediği saldırıların sayısını azaltmıştı. FARC Uribe’nin güvenlik siyasetine taktik değiştirerek, “Plan Renacer” (Yeniden doğuş planı) adını verdiği yeni bir stratejiyle karşılık verir. Daha az kayıp vermeyi hedefleyen bu taktikte keskin nişancıların yanı sıra çok yaygın olarak anti-personel mayınlar kullanıldı (ülkedeki 1000’i aşan belediyenin 400’ünde hâlâ çok yaygın olarak mayın bulunuyor).
Bugünkü İçişleri Bakanı Juan Manuel Santos’a göre gerillanın gücü ve sağlığı hâlâ yerinde. Savunma Bakanı Rivera’ya göre Uribe’nin dediğinin aksine gerilla halen savunma değil hücum konumunda.
Eylül 2010’da FARC/ELN ve EPL bir dizi saldırıya imza atarak 40’a yakın polis ve askerin yaşamını yitirmesine neden oldu. Öte yandan, FARC için yaşamsal önemde olan batı cepheleri bloğunun Komutanı ve FARC’ın efsanevi askeri önderi olarak kabul edilen Jorge Briceno Suárez, Serrania de la Macarena’da (Meta) Kolombiya Kara ve Hava Kuvvetlerinin ortak düzenlediği bir operasyonda öldürüldü. Devlet Başkanına göre öldürülen önder “terörün sembolüydü” ve gerçekleştirilen saldırı FARC’a bugüne kadar indirilen en büyük darbe olmuştur.
Haftalık Semana Dergisine göre, Suárez, FARC önderleri arasında cephedeki gerillalar nezdinde çok sevilen ve saygı duyulan biriydi ve öldürülmesi FARC nezdinde Raul Reyes’ten çok daha önemli bir yara açmıştır. Bu kayıp, Peru’da Aydınlık Yol önderi Abima El Guzmán’ın 1992’de yakalanmasıyla eşdeğer etkiye sahiptir. Guzmán gibi Suárez de yenilmez bir iradeye sahipti ve sadece adının duyulması bir düşmanlarına korku salıyordu. Ölümünün bugün tümüyle dağılmamış dahi olsa FARC’ın sonunun başlangıcına yol açtığına inanılıyor.
FARC, Jorge Briceno’nun yerine batı cephesini kısa sürede yeniden örgütlemesini başarabilen Jaime Alberto Parra Rodriguez’i atamıştır. Rodriguez, Suárez’in tersine, 800 yerine sadece 50 gerillayı çevresinde yani ana karargahta tutarak gerillaların saldırı harekatlarına daha kalabalık mevcutlarla katılmalarını sağlamıştır.
9 Ekim 2010’da Kolombiyalı yetkililer, ayrı ayrı yürütülen operasyonlarda FARC’ın 4 komutanının öldürüldüğünü açıklamışlardır. Bugün tüm bu kayıplara karşın gerillanın kaybettiği yönetici kadrolarının yerine hızla deneyimli yeni elemanlar atama kabiliyeti şaşırtıcıdır. FARC’ın bugün 8000’e yakın savaşçısının bulunduğu tahmin edilmektedir.
FARC’IN ÖRGÜTLENMESİ
Hareketin tepesinde, herbiri 7 coğrafik bölgenin şefi olan 7 üyeli Merkez Komite bulunur. Bunun altında 30 üyeli askeri komite gelir. Merkez Komite Suárez’in 23 Eylül 2010’da ölümünden sonra aşağıdaki üyeliklerden oluşuyordu:
FARC Başkomutanı Guillermo Leon Saéz (Alfonso Cano) Merkez Bölgenin Komutanı
Luciano Marin Arango (İván Márquez) Karayipler ve Kuzeybatı cepheleri bloğunun Komutanı
Rodriguez Londoño Echeverri (Timoleòn Jiménez Timochenko) Orta Magdelena cepheleri bloğunun komutanı
Jaime Parra (Maurici Jaramillo) Suárez’in ölümünden sonra Komutan Jorge Briceno adını alan Doğu cepheleri bloğunun komutanı
Miltón de Jesús Toncel Redondo (Joaquin Gómez) Güney cepheleri bloğunun komutanı
Jorge Torres Victoria (Pablo Catatumbo) Batı cepheleri bloğunun Komutanı
Félix Antonio Muñoz Lascarro (Pastor Alape) Yedek Üye
Cephe bloklarının herbiri kendi içerisinde yaklaşık 200 savaşçıdan oluşan cephelere ayrılmıştır. Teorik olarak her bir blokta 5 cephe bulunmaktadır. FARC 2002 yılında, 22’si sadece doğu bloğunda olmak üzere toplam 60 cepheye sahipti. Cepheler de kendi içinde alt birliklere bölünüyordu:
Columna (Kol, Takım) : En büyük cephelerde her biri 100 savaşçıdan oluşan kollar bulunur.
Compañia (Birlik, bölük) : Savaşın çok yaygın olduğu bölgelerde kullanılan yaklaşık 50 savaşçıdan oluşan savaşçı birimi.
Gerilla (Müfreze) : İki timden oluşur.
Pelotón (Tim) : Temel ünite, yaklaşık 12 savaşçıdan oluşur.
Columna Mobiles (Seyyar Takımlar) : Cephe örgütlenmesine göre daha esnek yapılı, hızla intikal edebilen seyyar birlikler.
İdeoloji
FARC, 1950-1960 yıllarındaki köylü kurtarılmış bölgelerinden doğan bir kır gerilla örgütüdür. 1991’e kadar siyasal olarak silahlı ve kitlesel mücadeleyi esas alan Kolombiya Komünist Partisi tarafından idare edilmiştir (kentte siyasal ve kitlesel eylem, kırda silahlı mücadele). Öte yandan FARC 1964’te ilan ettiği ve 1993’te yeniden teyid ettiği, toprağın işleyene iadesi ilkesine dayanan “gerillanın tarım programı”nı denetimi altındaki bölgelerde fiilen uygulayıp geliştirmiştir. Ancak “Devrimci hükümeti kendi toprağını işleyen çalışkan çiftçilerin özel mülkiyetine saygılı olmayı” taahüt etmektedir. Aynı zamanda “ülkedeki tüm devrimci güçlerin birleşik cephesinin” kurulmasını öngörerek “emperyalist yankee’lerin hizmetindeki oligarşik rejimi alaşağı etmeyi” hedeflemektedir. FARC programının tümüyle kırsal ağırlıklı olmasını bu dönemlerde kentteki kitlesel ve siyasal mücadelenin zaten Komünist Parti tarafından yürütülüyor olmasına bağlamak gerekir. 1993’te partiyle bağların kopmasınan sonra, VIIInci kongre sonucunda on maddeli yeni bir program benimsenmiştir.
Kadro kaynağı
FARC’ın asıl kadro temelini, 2002’de kadrolarının %90’nın kökeni olan kırlar oluşturmaktadır. Savaşçıların eğitim düzeyi bu nedenle çok düşüktür ve okuma yazma gibi temel eğitimler genelde gerillanın okullarında verilir. Savaşçılar gerillaya gönüllü olarak katılırlar. Gerillanın %40’ını kadın savaşçılar oluşturur. Kadınlar erkeklerle eşit koşullarda çatışmalara katılır ve görev alırlar (MK’da kadın savaşçı olmamasına karşın...).
Finansman
Kolombiya Maliye Bakanlığı’na bağlı UIAF teşkilatına göre örgütün 2003’teki gelirlerinin toplamı 77 milyon dolar civarındaydı. Hükümete göre bu gelirin 37 milyonu kamulaştırma (vergi) faaliyetleri, 22 milyon doları büyükbaş hayvan kamulaştırmaları ve 11 milyonu ise uyuşturucu kaçakçılarından alınan vergilerden geliyordu. Bu sayılar çok tartışmalı olmakla birlikte yapılan diğer araştırmalarda yıllık bütçenin 500-800 milyon dolar arasında oluştuğu hesaplanmıştır. Gelirlerin arasına (2003 yılında gelirlerin %40’ı) rehine alma eylemlerinden elde edilen gelirleri de katmamız gerekir.
Uyuşturucu trafiği
Uyuşturucu örgüt denetimindeki bölgelerde 1982 yılına kadar yasaklanmıştır. VII kongrede kurtarılmış bölgelerde egemenlikten hareketle buradaki uyuşturucu trafiği üzerindeki haklardan söz edilmeye başlanmıştır.
İşgal ettiği Afganistan’da Dünya uyuşturucu üretiminin rekorunu elde tutan ABD’nin DEA örgütü, gerillanın denetimi altındaki bölgelerde kokain bitkisinin üretiminden, kokain eldesi ve nihai ürünün pazarlanmasına kadar birçok faaliyeti yürüttüğü iddia edilmektedir.
FARC bu iddiayı reddetmiş, ancak Raul Reyes FARC’ın bir milyon doların üstünde gelir elde eden ve bunun kaynağını belirtmeyen kişilerden yüksek oranda ‘vergi’ aldığını açıklamıştır. Gerillanın koka bitkisi üretimini insani amaçlarla yasaklamadığını da belirtmiştir.
Adam kaçırma / Rehine alma
2000 yılında FARC çıkardığı “002” sayılı yasasıyla, bir milyon doların üzerinde malvarlığı olanların, varlıklarının %10’una eşit oranda “vergi” ödemelerini zorunlu kılıyordu. Bu kurala uymayanlar tutuklanacaktı. Aslında rehin alma uygulaması 002 sayılı kanunda hedeflenenlerden daha az zengin olan aileleri hedef aldı. Örgüt bu çerçevede büyük toprak sahiplerini, işadamlarını, turistleri, girişimcileri olduğu kadar ulusal ve uluslararası resmi yetkilileri ve ailelerini de kaçırmaya başladı. Cali’de ve ordu denetiminin zayıf olduğu diğer kentlerde çok zengin olmayan, orta gelirli siviller de kimi zaman misilleme mantığıyla rehin alındı. Kimi kaynaklara göre Ocak 2008’de gerillanın elinde 750 kadar rehine bulunuyordu.
FARC Kolombiya’da 1981 ve 2003 yılları arasında gerçekleştirilen fidye amaçlı adam kaçırma eylemlerinin %25’ini gerçekleştirmiştir. Bu da 7900 adam kaçırma eylemi anlamına geliyor. 16 Mayıs 2000’de Elvia Cortes (53 yaşında) adlı rehinenin boynuna kaynakla sabitlenen uzaktan kumandalı bir bomba patlamış ve rehineyle birlikte bir bomba uzmanının ölümüne çevredeki diğer polislerin ise ağır yaralanmasına yol açmıştır. Gerilla bu konudaki inandırıcılığını göstermek için 2006 yılında fidyeleri ödenmediğinden toplam 45 rehineyi infaz etmiştir.
Eylemler
Silahlı Eylemler : FARC klasik gerilla harekatları yürütüyordu (köprülerin, yolların, boru hatlarının, enerji nakil hatlarının dinamitlenmesi, polis ya da askeri birliklere taciz ateşi açılması, anti-personel mayın döşenmesi, kent merkezlerine, kışlalara saldırı -1990’lı yılların sonu-, yerleşim merkezlerinin propaganda amacıyla geçici olarak işgali, kentlerde ise silahlı propaganda eylemleri (araçlara yerleştirilen tuzak bombalar, adam kaçırma eylemleri).
Siyasal Eylemler : FARC için siyasal rehineler “değiş tokuş edilebilir” nitelikteydi ve çoğunlujlla hükümetin elindeki tutsak gerillaların serbest bırakılması amacıyla kaçırılan üst düzey asker, polis yetkilisi ve tanınmış siyasal kişiliklerden oluşuyordu. Aralarında 2002’de kaçırılan İngrid Bétancourt’un da bulunduğu 3 CIA ajanı, on bir asker ve polisin bulunduğu tutsaklar 2 Temmuz 2008’de ABD destekli Kolombiya Ordusu tarafından düzenlenen bir operasyonla kurtarıldı. Bu operasyona rağmen Ağustos 2008’de gerillanın elinde hâlâ 29 “değiş tokuş edilebilir” rehine bulunmaktaydı. Haziran 2010’da ordunun kırsal bölgenin derinliklerinde gerçekleştirdiği operasyonda 12 yıldır FARC’ın elinde bulunan Luis Mendeta isimli general kurtarılmıştır.
FARC’ın en gösterişli adam kaçırma harekatını Nisan 2002’de Cali’de 12 milletvekilinin kaçırarak gerçekleştirdi. Beş yıl sonrai 28 Haziran 2007’de ordunun düzenlediği başarısız bir ‘kurtarma’ operasyonunda 11 milletvekili FARC tarafından infaz edilmiştir. Ordunun sonradan yaptığı açıklamaya göre, Raul Reyes’in bilgisayarında ele geçen bilgilerde gerillanın, dost ELN’li bir grubun intikalini ordu güçlerinin bir harekatı sanarak, yanılıp infazı gerçekleştirdiğine dair notlar bulunduğu iddia edilmiştir.
FARC bu arada tüpgazlarından ürettiği el yapımı bombaları askeri hedeflere yönelik olarak yoğun bir şekilde kullanmıştır.
FARC’ı farklı kılan iki özelliği, ne pahasına olursa olsun ABD’yi arkasına değil daima karşısına alması, yıllardır CIA’nin ‘arka bahçede’ her türlü yöntemle yüklenmesine karşın uzun ömürlülüğü ve kırk beş yılı aşan eylemliliği süresince örgüt yapısının bugüne kadar hemen hemen hiç bozulmamış olmasıdır.
(Çoğunlukla Wikipedia’da ve internetten kaynaklardan aşırılarak derlenmiştir).