Rudolf Harbig: Çığır açan adımlar
15 Temmuz 1939 günü öğleden sonrası; hava sıcak, yaprak kımıldamıyor. Gürültüden inleyen stadyumda, sıradışı bir atlet, sıkıştırılmış toprak pisti ateşleyerek imkansızı gerçekleştirmek üzere !
Waldemar Gerschler’in kronometresinde sayılar akıp gidiyor : 1'40-41-... geriye sadece birkaç metre kalıyor, 45-46... Stop : 1'46"6; yani bir dakika kırk altı saniye altı sahlise, işte yeni dünya rekoru ! 1939 yılının Temmuz ayındaki bu olağanüstü günde, Waldemar Gerschler’in atleti Rudolf Harbig, dünya rekorunu 2 saniye 8 sahlise farkla kırmayı başarıyor. Kırdığı bu rekor, tam 16 boyunca kırılamayacaktır; bu mesafede, önceki rekor derecesiyle ulaşılan aradaki farka bugüne kadar erişilemeyecektir. Rudolf Harbig, bu rekorla yeni bir dönemin başlangıcını müjdeliyor; insanoğlunun hiçbir zaman ulaşamayacağına inanılan bir alanın kapılarını açmayı beceriyor. Bir çalıştırıcı Harbig, Waldemar Gerschler tarafından 1934’te Alman Atletizm Federasyonunca, “meçhul atlet” günleri dolayısıyla düzenlenen etkinlikler sırasında keşfedildi. O dönemde henüz 20 yaşında olan Harbig, düzenlenen yarışlarda ilk kez koştuğu 800m mesafesini 2'04"te tamamladı. Eski bir tarih, felsefe ve Almanca profesörü olan Waldemar Gerschler, çok önceleri, Liepzig Spor Enstitüsüne devam ederek fizik kondisyonun yararlarını keşfetti. Bu konuda uzmanlaşmaya çaba göstererek, başkalarına öğretmeden önce her şeyi öğrenmek ve yapmak arzusundaydı. Futbola, yüzücülüğe, jimnastiğe ve atletizme ilgi duyuyordu. Dresden Spor Kulübünün atletizm bölümünü kurarak çalıştırıcı niteliklerini pist üzerinde sınama kararı verdi. Harbig başarıya giden yolla bu kulüpte tanışacaktır. O dönemlerde, antrenman seanslarını peşi sıra pistte gerçekleştirirdi. Antrenman yaptıkça gelişiyor, dayanıklılığı ve kazanma azmi arttıyordu. İki yıl boyunca, yenilmezlik noktasına ulaşıncaya dek kendini güçlendirmeye devam etti. Harbig sağladığı muhteşem gelişime karşın, Berlin Olimpiyat Oyunlarında kariyerinin en büyük hayal kırıklığını yaşadı. Barsaklarını üşütünce güçten düştü ve 800 metre’nin ilk serisinde elendi. Bu başarısızlık, ertesinde eleştirileri de beraberinde getirdi. Birçok kişi Olimpiyat Oyunlarında yaşanan bu başarısızlığı aşırı antrenman yüküne yordu. Gerschler çok katı antrenman yöntemleri nedeniyle eleştirildi. Halbuki Gerschler-Harbig ikilisinin en büyük çabası antrenman sırasında fazla yıpranmayı önlemeye yönelikti. Harbig’in 1962’de vefat eden eşi, bu konuda şunları yazmıştır: “Hepimiz aynı kanıdaydık, yararlı olsa da çok aşırı yüklenmiştik. Kuşkusu olan herkesin daha iyi bilgilendirilmesi gerekirdi, çünkü Gerschler, Rudolf’tan nereye kadar talepte bulunabileceğini gayet iyi biliyordu”. Gizli anlaşma Çalıştırıcısına kendini tamamen teslim ettiği günden beri, Rudolf, onun için ne kadar zor da olsa, antrenman talimatlarını sadakatle ve eksiksiz olarak yerine getirmekten başka bir şey düşünmüyordu. Çalıştırıcısıyla gelişen güven ilişkisi sadece sportif alanla sınırlı değildi ve özel yaşamının tüm kişisel sorunlarına kadar uzanıyordu. Belki de Rudolf’un diğer başarılarının anahtarı burada gizliydi”. İki insan arasındaki gizli suç ortaklığı, Gerschler’in atletinin niteliklerini sayarken açıkladığı görüşlerinde de açıkça görülüyor. Başarının anahtarları Moral güç Gerschler, Harbig fenomenini “kişiliğin mükemmel uyumuyla” açıklıyor. Ona göre, hiçbir koşucu yeteneklerini doğal ve serbestçe kullanmada Harbig’in düzeyine ulaşamamıştı. “Harbig, yüksek performans alanındaki en zor durumların karşısında bile kendini itirazsız olarak tamamen sunmasını biliyordu. Çalıştırıcısına olan güveninde hiçbir zaman azalma olmuyordu; dönemin (bu görüşler 1969 yılına aittir) atletlerinin psikolojik duyarlılığına sahip değildi. Bunalım nedir hiç bilmiyordu”. Atlet bakışıyla, “Harbig’in doğumdan gelen en büyük niteliği, son düzlüğe girişte hız temposunu değiştirme yeteneğiydi; bu, daha sonra başka hiçbir atlette rastlamadığım, tamamen ona özgü bir yetenekti” diyor Gerschler. Gerschler’e göre, Rudolf’uın derin motivasyonunda iki unsur etkiliydi. Birincisi “Harbig’in çok düşük gelire sahip bir toplumsal tabakadan gelmesiydi. Spor yaşamı ona büyük bir toplumsal aşama gerçekleştirme, bir tür sınıf atlama şansı sunuyordu. İkinci unsur ise annesiyle ilgiliydi. Rudolf ona daha iyi yaşam koşulları armağan etmek istiyordu ve annesinin ünlü oğlu ve başarılarıyla ne kadar gurur duyduğunu görmek onun için gerçekleşmesi uğruna her şeyi yapabileceği büyük bir hayaldi”. Tabii Gerschler bize burada bu moral gücü asıl destekleyenin devrim niteliğindeki antrenman yöntemi olduğunu söylemiyor. Intervalli antrenman Gerschler, kardiyolog H.Reindell’in gerçekleştirdiği çalışmalardan haberdardı. Birkaç yıldan beri bu doktor, hastalarının kalp performanslarını geliştirmek için fiziksel egzersizlerden yararlanıyordu. Bu sonuca ulaşmada en etkili yöntemin kısa mesafelerde gerçekleştirilen, kısa süreli dinlenme duraklarıyla bölünmüş koşular olduğunu kanıtlamıştı. Koşu sırasında kalp, dakikada 180 atıma kadar yüksek hızda çalışıyor, toparlanma süresi sonunda ise nabız 120’ye düşüyordu. Gerschler bu hazırlık yönteminin atletler için çok önemli olacağını kavradı ve bunu atletizm alanında ilk kez uygulamaya koyan kişi oldu. Bu “devrimci” yönteme, daha sonraları “interval training” adı verildi. Intervallerle hazırlanmanın yanı sıra Gerschler, çalıştırıcı-atlet ilişkisini ön plana çıkarmaya da özen gösteriyordu. “Çalıştırıcı ve atlet arasında varolması gereken mükemmel düşünce ve duygu birliği olmadan bu yöntemin işlerlik kazanması mümkün değildi”. Kendine göre uyarlanmış bir hazırlık dönemi, inkar edilemeyecek kişisel nitelikler ve çalıştırıcısıyla her zaman süregelen güven ilişkisi arasındaki çok güçlü sinerji, Harbig’in başarıya ulaşmasını sağlamıştır. Başarı derken de hiç abartmadığımız kanısındayız: Ağustos 1936’dan Eylül 1940’a dek 800m’de yenilmezliğini koruyarak toplam 46 kez zafere imzasını attı. İkinci Dünya Savaşı bu olağanüstü atletin erken yaşta sonunu getirmiştir. Rudolf Harbig, 5 Mart 1944’te henüz 30 yaşındayken doğu Prusya cephesinde bir köprü savunması sırasında yaşamını yitirmiştir. Bundan bir yıl sonra, ağır bombardıman altında kalan Dresden’de, Gerschler’in evi alevler arasında kalacaktır. Bu evde, Temmuz 1939’da yaşanan o olağanüstü günden beri hiç sıfırlanmamış olan, 1'46"6 süresini gösteren tarihi bir kronometre de bulunuyordu. (www.volodalen.com sitesindeki Fransızca yazıdan Türkçeleştirilmiştir.)