Skip to main content

Çölde Grizzly izleri

04.04.2012’de yani geçen Salı günü, El Kaide’nin Kuzey Afrika kolu AQMI (İslami Mağreb El Kaidesi)’nin Cezayir asıllı üç önderi, Ebu Zeyd, namı diğer “Mister Marlboro” Muhtar Belmokthar ve Yahya Ebu Al-Hammam, köktendinci Ansar Din hareketi önderi İyad Ag Ghaly’nin ve kentteki imamların katılımıyla Kuzey Mali’nin Timbuktu kentinde önemli bir toplantı düzenlendi. 1990’lı yıllardaki Tuareg isyancılarının eski önderlerinden biri olan Iyad, toplantıya katılan imamlara “buraya bağımsızlık ilanı için değil ama şeriatın uygulanması için geldiğini” söyledi.

Ülkede gerçekleşen askeri darbe sonrası oluşan boşluktan istifade ederek taaruza geçen isyancı Tuareg’ler (ki büyük bir çoğunluğu Kaddafi’nin paralı askeri oldukları Libya’dan geri dönenlerdendir) ve köktendinci hareketlerin istilasına uğrayan bu tarihsel güzide kent Pazartesi günü itibariyle, AQMI’nin desteğini alan Ansar Din hareketinin tümüyle eline geçti.

Mali’de şeriatın uygulandığı islami bir devlet kurmayı amaçlayan bu iki silahlı grubun ittifakı sonucu, bağımsızlık isteyen Tuareg’lerin laik MLNA (Azawad Ulusal Kurtuluş Hareketi) örgütü kısa sürede kenti terk etmek zorunda kaldı (Fransa el altından bu hareketi desteklemekle birlikte Kuzey Mali’de bir bağımsızlık ilanından daha çok, aynı devlet çatısı altında sınırlı bir otonomiyi düşünmektedir). Iyad’ın adamları Timbuktu’da hemen kendi yasalarını uygulamaya koyuldular: isyancılar tarafından talan edilip çalınan mallara el konulup asıl sahiplerine geri verildi. Aynı şekilde kamuya ait bir binayı ateşe vermeye çalışan gençler yakalanıp kentte teşhir edildiler ve bir dahaki sefere ‘ellerinin kesileceğini’ söylendi.

Başkent Bamako’da, geçen 22 Mart’ta Amani Toumani Touré’nin iktidarına karşı askeri darbe sonrası oluşan boşluktan yararlanan Tuareg isyancıları, köktenci militanlar ve ülkeye ağır silahlarla dönen Libya’da Kaddafi rejimi adına çarpışan unsurlarla mücadelelerini boyutlandırdılar. Üç gün içerisinde, kuzeydeki üç önemli kent, yani Kidal, Gao ve Timbuktu donanımsız ve dağılmış haldeki Mali ordusunun hemen hemen hiç direniş gösterememesi sonucunda merkezi hükümetin denetiminden çıktı. İsyancıların, Kuzeyle sınır oluşturan Bamako ve Timbuktu arasındaki Mopti kenti yakınlarına kadar yaklaştırdıkları ve güneye, Bamako’ya doğru ilerleyişlerini sürdürdükleri görülmekte. Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik İşbirliği Örgütü CEDEAO’nun girişimiyle ortaya konan diplomatik, ekonomik ve mali ambargoya maruz kalan Amadou Toumani önderliğindeki cuntacılar geri adım atma yolundalar. Sahra’dan hızla gelen ‘kum fırtınası’ tehlikesi karşısında CEDEAO ile darbeciler arasında ‘demokrasiye geçiş’ ve işbirliği protokolü imzalandı. Öte yandan bugüne kadar 200.000’e yakın Mali yurttaşı ülkelerini terk ederek Moritanya, Nijer, Burkina Faso ve Cezayir’e sığınmak zorunda kaldı.

Tarih boyunca Afrika’nın zenginliklerini sömürme ve halklarını köleleştirme konusundaki pratiklerini yetkinleştiren Fransızların Dışişleri Bakanı ‘hıristiyan’ Alain Juppé, “ Libya’dan Nijerya’ya kadar uzanan topraklarda artan İslamcı tehlikeye karşı bölgesel çapta bir tavır alınması gerekliliğine’ işaret etmiştir. Aynı mübarek zat bugünkü Cezayir yönetiminin (işbirlikçi sermaye rolünü başarıyla üstlenen generaller ve silahlı kuvvetler) AQMI’ye karşı yürüttüğü mücadelenin ne kadar önem arz ettiğine de vurgu yapmayı unutmamıştır. Ancak Cezayir’de de Mayıs ayındaki seçimler sırasında, uzaktan kurgulu Arap baharının bir ters rüzgarının esmesi her an söz konusu olabilir. Seçimleri kazanmaya namzet, AKP’ye benzer bir ittifak olan ‘üçü bir arada’ En nahda hareketinin bizdeki hempaları gibi emperyalizmin ve küresel sermayenin topyekun emrine girip girmeyeceğinin şimdiden hiçbir garantisi yok gibi görünüyor.

Denetimleri dışında oluştuğu izlenimi verilen ‘aleyhteki’ bu gelişmeler karşısında emperyalistlerin ‘doğrudan müdahale’ aşamasına gelmeden önce ‘yerel ortaklarını’ (CEDEAO üyesi ülkelerin ortak bir müdahale gücü olabilir mi bu?) kullanmayı deneyecekleri aşikardır. Afrika toprağını öteden beri çok seven Fransa daha şimdiden ordusunu söz konusu topraklara asla göndermeyeceğini, ancak oluşturulacak ortak güce lojistik destek vereceğini beyan etmiştir. Aynı durum Amerikalılar için de geçerlidir.

AQMI’ye karşı sahra’da yürütülen mücadelede en az Cezayir kadar faal olan bir diğer Batı Afrika ülkesi Moritanya’nın başkenti Novakşot’ta ise geçen Salı günü, kentin 9 farklı merkezinde (mugatasında) muhalefetin (Demokratik Muhalefet Koordinasyonu – COD) çağrısıyla gösteri yapan muhalifler Cumhurbaşkanı Ould Abdel Aziz’in istifasını istediler. Göstericiler dokuz ilçenin (mugatanın) her bir kaymakamına (hakem) başkanın istafasına yönelik ‘ortak dileklerini’ yansıtan ve ‘kamusal taleplerini’ içeren yazılı dilekçeleri teslim ettiler. Yazdıkları metinde başkanın, kendisini iktidara taşıyan 2009 seçimleri sırasında ‘hile yaptığı’ ve muhalefetle ciddi bir diyaloğa girmekten kaçındığından şikayet ettiler. Ülke yönetimi, Sahra’da AQMI’ye karşı en etkili mücadeleyi yürütmekte, bir anlamda bölgenin batılı hegemonyacılara sadık ‘Etiyopya’sı rolünü oynamaktadır. Geçen yılın Temmuz ayında ABD’nin Afrika Kuvvetleri (AFRICOM) Komutanı General Carter F.Ham ülkeyi ziyaret etmiş ve ‘dost’ yöneticilere ‘terörizme karşı verdikleri mücadelede’ verdikleri destek için teşekkürlerini sunmuştur. Moritanya Silahlı Kuvvetleri, Enduring Freedom Operation – Trans Sahra (OEF-TS) harekatı kapsamında AFRICOM’un eğitim ve tatbikat programlarına katılmaktadır. AFRICOM, kimi Afrika ülkeleriyle ‘gelişme’ yani sömürü ortamını sağlayan koşulların ve istikrarın desteklenmesi için profesyonel silahlı kuvvetlerin oluşturulmasını hedeflemektedir. Keza Fransa ile de özellikle de askeri darbe sonrasında silahlı kuvvetlerin işbirliği genişlemiştir. Kilometrekareye iki insan ve yüzlerce Kobra yılanının düştüğü Moritanya İslam Cumhuriyeti’nde doğalgaz ve petrol rezervleri, batılı şirketlerin işlettiği büyük bakır ve altın maden işletmeleri bulunmaktadır. Ülke aynı zamanda oldukça geniş sahra bölgesinde yürütülen ‘terörizme’ karşı savaşın en merkezi unsurlarından biridir. AQMI içerisinde Moritanyalı unsurların varlığı da bilinmektedir. Yakın bir zamanda Nijerya’da Celal Ed-Dine kod adlı AQMI yöneticisi Weïnan Ould Youssef, tedavi amacıyla Nijerya topraklarından Cezayir’e girmeye çalışırken yakalanmıştır. MOSSAD kaynaklarına göre, uluslararası kamuoyunun dikkatini Cezayir-Mali-Moritanya üçgeninden uzaklaştırmak görevini Nijer, Nijerya ve Çad’a gönderdiği genç Moritanyalı üyelerine vermiştir.

Doğal varlıkları, maden yatakları ve petrolü Batılılarca vahşice sömürülmeye devam Afrika topraklarına ‘barışçıl yollarla’ başarılı bir şekilde fiilen ‘sızmayı sürdüren’ Çin yayılmacılığı karşısında (Çin Moritanya’ya 1,5 milyon dolarlık askeri yardımda bulunmuştur), soluk benizli gavurun bin bir senaryo hazırlığı içerisinde konumunu her olasılığa göre güçlendirmeye çalıştığı kesindir. Denetimleri altında olsun ya da olmasın, Batı Afrika’da son dönemde izlenen hareketlilik, kısa zaman içerisinde buranın da, suni olarak yaratılan ‘korsan’ tehlikesiyle Afrika boynuzu örneğinde olduğu gibi, vahşi sömürü çarkının bekası adına, ya köpek kadar sadık ‘jandarmalar’ yoluyla ya da onların artık yetersiz kalacağı durumlarda doğrudan kurulacak üsler aracılığıyla ‘silahlandırılacağını’ göstermektedir.