Skip to main content

Koşmak kalbe zarar verir mi?

courir et crise cardiaque ile ilgili görsel sonucuHer yıl koşuyla bağlantılı korkunç hikayeler duyuyoruz. Geçen yıl, Quebec’teki İki Yaka Maratonunda 51 yaşındaki bir koşucu, bitiş çizgisine üç kilometre kalan geçirdiği kalp krizi sonucunda yaşamını yitirdi. Koşmak kalbe zarar verir mi?

Toronto Üniversitesi araştırmacılarının yaptıkları araştırma sonucunda, 3 292 268 maraton koşucusu arasında 126 000 koşucunun müsabaka sırasında öldüğü tespit edildi. Çok mu dersiniz? Karşılaştırmak için bunların 88 772’nin suda boğulma ve 91 994’ünün ise bir yangında ölme riskinin olduğunu söyleyebiliriz!

Montreal Kardiyoloji Enstitüsü Önleme Bölüm Müdürü Martin Juneau, bu konuda şunları söylüyor: « Koşmak, herhangi bir başka spordan daha tehlikeli değildir. Bisiklette, yüzmede ya da hatta cinsel ilişki sırasında yaşanan tüm şiddetli ya da yoğun eforlar, ani bir ölüme yol açabilirler. Risk odanızdaki otururken mevcut olandan biraz daha yüksektir, çünkü kalbe daha çok yük biner ama aradaki fark çok azdır. »

 
 

Gerçekten de, bir fiziksel etkinlik sırasında çok nadiren kalp krizi yaşanır. « Kalp krizlerinin (ölümle sonuçlansın ya da sonuçlanmasın) yüzde beşi ila yedisi bir egzersiz sonrasında oluşuyor ve genelde hareketsiz bir yaşam tarzı sürdürenleri etkiliyor. Sürekli spor yapan ve formda olan insanlarda çok nadiren görülür » diyor Dr.Juneau. 35 yaşın altındakilerde yaşanan ani ölümler doğuştan kalp kusurlarına ve 35 yaş sonrasındakiler ise koroner kalp hastalıklarına bağlı olarak gelişmektedir.

Yaygın bir inanca göre, varışta yapılan « sprint » özellikle çok tehlikelidir. « Yarışın sonunda sprintten kaçınılmasını » öneren Toronto Üniversitesi araştırmacıları, ani ölümlerin yarısına yakınının koşunun sonunda yaşandığını fark etmişler. Ancak Kardiyolog Martin Juneau onlarla aynı kanıda değil. « Yarış sonunda yapılan sprint yüksek yoğunlukla yapılan fasılalı egzersiz ya da intervallı antrenmanla eşdeğer. Önceden antrenmanlı olunması kaydıyla, kardiyo-vasküler yeteneklerin etkili ve hızlı gelişimi için mükemmel bir yoldur (sürekli antrenmandan iki misli daha etkili). » Sıfırdan başlayanlar, en azından daha düşük bir yoğunluk için sürekli antrenmanı tercih etmektedirler.

Antrenman burada kilit noktadadır. « Eğer bir maratona katılacaksak, bilinçli bir şekilde hazırlanılmasında yarar vardır » diyor Harvard Gazette’de adı geöen Harvard School of Medecine’in araştırmacıları. Maratoncular üzerinde gerçekleştirdikleri testler sonrasında, efor sonrası kalplerinin stres belirtileri gösterdiğini fark ettiler. Bununla bağlantılı hiçbir sağlık sorunu kaydedilmedi ve bunun uzun vadede zararlı olduğunu söyleyebilmemizi sağlayacak hiçbir veriye sahip değiliz. Ancak araştırmacılar haftada 72,4 km ya da daha fazla koşarak hazırlık yapan atletlerin kalplerinin, daha az antrenman yapan (haftada 56 km ya da daha az) koşuculara göre daha az stres belirtisi taşıdığını gözlemlediler.

Fiziksel etkinliğin sağladığı kazançların riskleri fazlasıyla aştığı konusunda herkes mutabık. Yapılan birçok araştırma hareke ederek kalp krizi riskini belirgin bir şekilde azalttığımızı ortaya koyuyor. « Bir enfarktüs sonrasında bile, aktif bir yaşam sürdürerek krizin tekrarlanma riskini %20 ila %25 arasında azaltıyorsunuz » diye altını çiziyor Dr.Juneau.

« Egzersiz düzenli olarak yapıldığı taktirde, miyokart enfarktüsüne karşı mükemmel bir koruma sağlar, ama bunu her derde deva olarak da görmemek gerekir. Bazı insanlar spor yapıyor ama yanlış besleniyorlar, sigara içiyorlar ya da şişmanlıyorlar. Her türlü kötü alışkanlığa sahipler ama spor yaptıkları için bağışıklık kazandıklarını düşünüyorlar. İyi ve faydalı yaşam alışkanlıkları edinmemiz gerekir ».

Gözlemlenmesi gereken semptomlar

Efor sırasında, göğsün ortasında sonradan yok olan ağırlık ve sıkışma hissi. Ağrı sol kola yayılabilir ya da yayılmayabilir. Etkinliğe ara verip doktora başvurulmalı. Öte yandan, sol göğüs düzeyinde batmalar hissediyorsak bu muhtemelen bir göğüs kasına bağlıdır.

Öte yandan Fransa’da spor kardiyologları kulübü, sağlıklı bir spor için 10 altın kural yayınlamışlar.

-Spor yaparken 10 dakikalık ısınma ve toparlanma seansı kuralını uyguluyorum.

-Yarışta ya da antrenmanda egzersiz yaparken her 30 dakikada bir üç ya da dört yudum su içiyorum.

-+30°C ve -5 °C değerlerini aşan sıcaklıklarda yoğun fiziksel etkinliklerden kaçınıyorum.

-Hiçbir şekilde spor yapmadan önceki 1 saat ve sonraki 2 saat içerisinde sigara içmiyorum.

-Eforu izleyen 15 dakika içerisinde soğuk duş almıyorum.

-Ateşim çıktığında ne de bir grip hastalığını izleyen sekiz gün içerisinde yoğun spor yapmıyorum.

-Erkekler için 35 yaş ve kadınlar için 45 yaşın üzerindeysem, yeniden yoğun bir şekilde spor yapmaya başlayacağım zaman mutlaka sağlık kontrolünden geçiyorum.

-Efor sırasında göğsümde oluşan her türlü anormal ağrıyı ve soluk kesilmesini doktorumla paylaşıyorum.

-Efor sırasında ya da efordan hemen sonra her türlü yürek çarpıntısını doktorumla paylaşıyorum.

-Efor sırasında ya da efordan hemen sonra oluşan her türlü rahatsızlığı doktorumla paylaşıyorum.

Spor kardiyo-vasküler hastalığa neden olmaz ama onu ortaya çıkmasına neden olabilir.   

(http://www.lapresse.ca/vivre/sante/en-forme/200908/27/01-896385-courir-dangereux-pour-le-coeur-.php  sitesinde Sophie Allard imzasıyla ve http://redaction.triathlete.fr/post/2008/04/17/Attention-a-la-crise-cardiaque sitesinde yayınlanan Fransızca yazılardan derlenmiştir).