Ekvator: zehirlenen orman
Beşar Esad gibi ‘seçimle işbaşına gelen’ ulu yöneticilerimiz cebimizden el konulan paralarla, küresel imparator efendilerimizin ‘Başkan’larının yaptığı gibi kurşun geçirmez makam araçlarını ayrıca askeri nakliye uçaklarıyla yanlarında götürerek, ‘Diktatörlük’ örneklerini bizzat yerinde görmeye çıktıkları Latin Amerika turunun Ekvator durağında; en demokratik hakkını kullanan Ekvatorlu Bayan milletvekillerini, ‘Türk tarzı’ yerde tekmelettirerek burnunu bekçi köpeklerine kırdırarak ‘dış tanıtım’ atağına kalktıkları, Türkiye’nin ta Latin Amerika’dan bu konuda sert diplomatik notalar aldığı sırada...(ç.n.)
Chevron ile çevre felaketinin kurbanlarını karşı karşıya getiren, on yıldan uzun süren hukuksal mücadelede, « adalet » kararını verdi: çokuluslu şirketin cezasızlığı teminat altına alınarak, bölgede yaşanan kirlilikten Ekvator Devletinin sorumlu tutulabileceği kararı verildi.
Deneyimli belgesel yapımcısı Chris de Hond, konunun belli başlı tanıklarının yani kurbanların bakış açısıyla bir belgesel film hazırlamak üzere Amazon bölgesi sakinleri ve Ekvatorlu yetkililerle yerinde görüşmeye gitti. Titizlikle hazırlanan belgesel film, Mireille Court’la birlikte gerçekleştirildi. Aşağıda “Ekvator: zehirlenen orman” yapımcısıyla yapılan röportaj sunulmuştur.
ABD’li Texaco-Chevron şirketinin Amazon topraklarındaki varlığı, bölgede yaşayan otuz bin kişinin, topraklarının kirletildiğine ilişkin toplu şikayette bulunup dava açmasından sonra nihai olarak sona erdi. Texaco-Chevron’un Ekvator’un Amazon bölgesinde petrol çıkartmasının yol açtığı belli başlı hasarlar nelerdir?
Texaco bölgede 1964 ila 1992 yılları arasında otuz yıl kadar kaldı. Bu da otuz yıllık devasa bir kirlenme anlamına gelmektedir. Ardından Texaco Chevron tarafından satın alındı ki o da Ekvator’da Texaco-Chevron adıyla bir yıl kaldıktan sonra ülkeyi terk etti. 1992 yılında, kirlenmeden etkilenen otuz bin bölge sakini Texaco’ya karşı dava açtı. Şikayette bulunan bu otuz bin kişi bugün Correa Hükümetinin desteğini bekliyor. Bir yandan yakalandıkları kanser nedeniyle yaşamlarını yitirenler için tazminat isterlerken, diğer yandan da yoğun kirlilik nedeniyle çevreye verilen hasarın temizlenmesini talep ediyorlar.
Bölgeyi ziyaret ettikten sonra, kirlenmemin tahmin ettiğimden çok daha kötü olduğunu ve hasarların yadsınamaz boyutta olduğu sonucuna vardım. Bilimsel ekipler, kirlenmeye maruz kalan bölgede, Ekvator’un diğer bölgelerine göre kanser vakalarında yüzde otuzdan hatta yüzde kırktan daha çok artış olduğunu belirtiyorlar. Bu da bugüne kadar insanların bu nedenle ölmeye devam ettiği anlamına gelmektedir.
Texaco-Chevron’un petrol çıkardığı bölgelerde hala yaşayan insanlara var mı?
Evet bölge sakinleri hala burada oturuyor. 1000 ila 1700 petrol kuyusu var, bu bugün büyük bir sorun haline gelmiş durumda çünkü gitmeden önce üzerine biraz toprak sermişler ve hepsi bu kadar. Ancak hala petrol olduğunu görmeniz için elinizi toprağın içine sokmanız yeterli, dolayısıyla onlarca metrekarelik alanda toprak tamamen kirlenmiş halde. Nehirler kirlenmiş durumda, hayvan sürülerimiz etkilenmiş durumda, artık kahve yetişmiyor. Ve insanlar üzerindeki hasarlar çok korkunç. Burada yaşayan birçok yerli halk var…
Gerçeğe ulaşma çabasında, her iki tarafında da bakış açısını dikkate almak gerekir. Oysa filminizi izledikten sonra, o dönemin Texaco teknisyenlerinin, kendilerine kuşkuyla bakanlara petrol kuyularının hiçbir tehlike arz etmediğini söylediklerini okumak ya da duymak çok sarsıcı. Bu kara ve yapışkan sıvının tıbbi yararlarına ilişkin methiyeler düzüyorlardı, vitamin içerdiğini, romatizmaya iyi geldiğini söylüyorlardı… Ciddi ciddi bölge sakinlerine bu sıvının içerisinde yüzmeyi öneriyorlardı!
Haklısınız. Ama hepsi bu kadar da değil; aynı Texaco teknisyenleri daha az kirletici yöntemle üretim tarzlarına ilişkin patent başvurusunda bulunmuşlardı. Ama aynı teknisyenler Ekvator’daki petrol çıkarma faaliyetlerinde kendi buldukları teknolojiyi uygulamaktan kaçınıyorlardı. Oysa bununla ilgili uyulması zorunlu standartlar var. Petrolu çıkarıp toprağa dökmek yasak. Sızdırmaz havuzlar gerekli. Bunları yapmadılar. Aksine fazla gelen zehirli atık suyun dere yataklarına tahliyesi için borular döşemişlerdi.
Correa hükümetine yönelik eleştiriler hakkında ne düşünüyorsun? Bu eleştirilerin özellikle çevre konusuna yoğunlaşıyor olmaları biraz çelişkili görünebilir…
Bu konuda gerçeğin, siyah ve beyaz gibi olmadığını söyleyebilirim. Bu Correa’nın, çevrecileri ve çokuluslu şirketlere karşı çıkan hareketleri %100 desteklediği anlamına gelmemeli. Başlangıçta Ekvator mahkemelerinde Texaco’ya karşı dava açmak için girişimde bulunan şikayet sahipleriydi. Ama Correa Hükümeti Chevron için soru önergesine maruz kaldıysa bu Chevron’un Ekvator Devletine karşı, oluşan hasarların tazmin etmesi için ikinci bir dava açması yüzündendir. Nihayetinde, asıl bedeli şikayet sahipleri, yani yurttaşlar ödemiş oldu. Dolayısıyla bugünkü hükümetin şikayet sahiplerine yardım edeceği kesindir.
Tabloyu karmaşıklaştıran, « extractivismo » (ormanın odunsu olmayan kaynaklarının ticari amaçlarla toplanmasına izin veren bir orman işletme yöntemi ç.n.) yöntemi sorunudur…
Biz özellikle Chevron’un durumu üzerine yoğunlaşmayı tercih ettik. Ekvator’un bugünkü hükümetinin enerji politikasının kendine yeterlilik üzerine kurulu olması gerektiğini düşünüyoruz (karar tabi hükümete aittir). Extractivismo’ya ilişkin olarak Ekvator’da birçok seçenek mevcut. Ekolojist Hareket Partisinin ve Alberto Acosta ya da Accion Ecologia (Ekolojik Eylem ç.n.) başkanının dediği gibi “extractivismo modelini esas alan her şeyi durdurmak gerekir”. Ama onlar bile bunun için bir geçiş sürecinden geçilmesi gerektiği konusunda hemfikirler. Çünkü bu birçok etkene bağlıdır, bir ekonomik modeli ya da sistemi bugünden yarına kaldırmak mümkün değildir, bunun için bir geçiş süreci öngörmek gerekir. Ancak Correa Hükümetiyle yeni kuyular açılmasının sürdürülmesi konusunda mutabık değiller. Dolayısıyla, bu düşüncede olanlar hükümetin petrol üretimini var olan kuyularla sınırlandırması gerektiğini savunuyorlar. Ama bu da çok gerçekçi bir seçenek değil zira mevcut kuyular tükenmiş durumda. Bir kuyunun ömrü on, on iki ya da en fazla on beş yıl kadar, ondan sonra tükeniyor. Dolayısıyla mevcut kuyuların üretimiyle yetinerek aynı üretim düzeyinin korunması mümkün değil.
Peki bu konuda yerli halklar ne düşünüyor, örneğin Kızılderili toplulukları?
Filmde “her şeyi durdurursak, bizim için çalışacak iş de kalmaz” diyen bir kadının tanıklığını izleyebilirsiniz. Yani, tabi ki madenleri kapatmak gerekecek ise bununla birlikte sanayinin yeniden dönüştürülmesi de gerekir. Ama petrol ya da maden üretimi sonlandırılması gerekir diyenlerin de buralarda yaşayan insanları göz önünde bulundurması gerekir. Mütevazı olup bu hükümete ders vermekten kaçınmak gerekir. Ben Chevron olayında bu hükümetin şüpheye yer bırakmayacak şekilde şikayet sahiplerinin desteklediğini söylemekle yetiniyorum. Kuşkusuz hükümeti çok da idealize etmemizde yarar var, ama bu hükümetin toprakların kirlenmesinin önlenmesi yolunda çaba harcadığına şüphe yok. Bugünkü petrol çıkarma yöntemlerinin bundan yirmi ya da otuz yıl önceki yöntemlerle hiç alakası yok çünkü.
Uygulanmaya başlanan standartlar var…
Evet standartlar var, bir Çevre Bakanlığı var. Filmimizde, bir Bakanlık yetkilisi çok dürüst bir şekilde bize yaşadıkları en büyük sorunun borularda yaşanan paslanma olduğunu söylüyor. Borularda yaşanacak bir kırılmayı önlemek için onları değiştirmek gerekir. Ve söz konusu olan binlerce ama binlerce metre boru.
Correa Hükümetinin Chevron üzerinde baskı yapmak için hangi imkanlar var?
Çok ilginç olan, hukuksal açıdan değerlendirirsek, Chevron Ekvator’da yerleşik olan bir kurum değil. Chevron’un 9,2 milyar dolar tazminat ödemesine ilişkin olarak Ekvator Mahkemesinin verdiği karar artık Ekvator’da uygulanamaz çünkü Chevron burayı terk etti. Bu durumda Hükümet ne yapıyor? Chevron’un doğrudan taşınmaz sahibi olduğu altmış ülkeyi arıyor. Örneğin, Kanada ya da Arjantin. Bu hukuksal süreci anlatmak biraz zor ve bunu pedagojik bir yöntemle yapabilmek için buna zaman ayırmak gerekiyor… Chevron’un taşınmaz sahibi olduğu Arjantin’de, Ekvator mahkemesinin 9,2 milyar dolar tazminat ödenmesine ilişkin kararının kendi ülkesinde de uygulanabileceğini söyleyen Arjantinli bir hakim var. Dolayısıyla, kurbanlara tazminat olarak dağıtılmak üzere 9,2 milyar doların Arjantin’de tahsil edilmesi mümkün olacaktı… Ancak Chevron ülkeyi terk etmekle tehdit edince Arjantin hükümeti bir şantajla karşı karşıya kaldı. Öte yandan Eylül 2015’te, Kanada’da bir hakim bu şikayetin ülkesinde yapılabileceğini ve Chevron’un sorumluluğunun belirlenmesi için bir dava açılabileceğini ve muhtemelen de Kanada’da mal varlıklarına el konulabileceğini söyledi.
Şikayet sahipleri, onlar hala davanın peşini bırakmadılar…
Evet, bu uzun soluklu bir mücadele. Tanıklığını filmde de izlediğimiz Avukat Pablo Fajardo’nun tüm yaşamı, Ekvator Mahkemesinin şikayet sahipleri lehinde verdiği kararın Chevron’un yerleşik olduğu ülkelerde nasıl uygulanacağını araştırmakla geçti.
“Ekvator: zehirlenen orman” filmini izlemek için:
Kaynak : Journal de Notre Amerique, Şubat 2016
(Investig’Action http://www.michelcollon.infositesinde 8 Şubat 2016 tarihinde Alex Anfruns ve Chris den Hond imzasıyla yayınlanan Fransızca yazıdan Türkçeleştirilmiştir http://www.michelcollon.info/Nouvel-article,5736.html?lang=fr )