Yemen barışı güvenliğimizin teminatıdır
Onu “unutulmuş savaş” diye adlandırıyorlar. 25 Mart 2015’ten beri, başında Suudi Arabistan’ın olduğu Sünni koalisyonla, Yemen Cumhuriyetinin tartışmalı Cumhurbaşkanı Abdel Rabo Mansur el-Hadi’yi iktidardan kovmayı başarmış olan Yemenli isyancı hareketi karşı karşıya getiriyor. Suudi Arabistan’ın on bir aydır sürdürdüğü “barışçıl” harekattan sonra, birçok uluslararası STK, Suudi müttefiklerimizin uyguladığı şiddet karşısında ayağa kalkmış durumda. Bu kurumlar, çoğunluğu Vahhabi rejiminin bombardımanı kurbanı olan 7.000 ölü sayısını vermektedirler. Geçen 24 Ocak’ta, Yemen Sağlık Bakanlığı sözcüsü Tamim Şami ise kendi hesabına göre, 23.900 ölüden oluşan bir bilanço açıklıyor. Birçok Avrupa devleti savaştan servet kazanıyor ve böylece de aynı zamanda Avrupa’yı da hedef alan uluslararası terörizmi besliyor. Önümüzdeki 25 Şubat’ta, Avrupa Parlamentosu iki misyonu olacak yaşamsal bir önergeyi görüşecek:Yemen halkını ve Avrupalı yurttaşları korumak. Tarihte hiçbir zaman Yemen’in kaderi bizimkiyle bu kadar bağlantılı olmadı.
Suudi Arabistan, 2013 yılındaki 750 milyar dolarlık GSYİH’yla Arap dünyasının en zengin ülkesidir.
Yemen, 2013 yılındaki 35 milyar dolarlık GSYİH’yla Arap dünyasının en fakir ülkesidir.
Bu iki ülkenin aralarındaki ekonomik uçurum, birinci ülkenin ikincisi üzerinde uyguladığı yoğun şiddeti daha iyi anlamamızı sağlayan bir başka karşıtlıkla ikiye katlanıyor.
Suudi Arabistan, Arap Yarımadası’nın kültürel alanda en fakir ülkesidir. Suudi Arabistan’ın son yüzyıllarda tanışma imkanı bulduğu kısıtlı medeniyet iktidardaki hanedanlık tarafından yok edildi. Suudi Ailesinin resmi ideolojisi olan Vahhabilik, insan dehasını yansıtan her türlü sanatsal ifade biçimini reddediyor.
Tek geçerli olan ilke yavan gösteriş merakı ve aşırı lüks tutkusudur. İnanç dahi bir tüketim nesnesine dönüştürülmüş durumdadır.
Tersine Yemen, Arap Yarımadası’nın kültürel açıdan en zengin ülkesidir.
Bu ülkede keşfedilmeyi bekleyen sayısız antik saray ve ev, cami ve kale, bahçe ve müze vardır.
Ülkede yaşanan aşırı yoksulluğa rağmen, zarafet bir yaşama sanatı haline gelmiştir.
Sanaa antik kentindeki toprak ve beyaz renkli evlerin mimarisi, pişmiş tuğladan ve kerpiçten kuleleri karşısında hayran kalmamak mümkün mü?
Yemen’deki birçok kent UNESCO’nün dünya mirası listesindedir.
Bundan bir yıl önce, Suudi Arabistan ciddi siyasal çalkantılarla sarsılan bu ülkeye karşı savaş ilan etti.
Riyad rejiminin askeri müdahalesi için öne sürdüğü gerekçe, Şii eğilimli isyancıların ve ülkenin eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’e bağlı birliklerin, korkulukları Abdel Rabo Mansur el-Hadi’ye yönelik oluşturduğu tehdit idi.
Aslında Riyad her şeyden önce Yemen’de denetimi kaybetmekten korkuyor ve dolayısıyla da Arap Yarımadasının mikro Devletlerinin sadakatini sağlamak için İran işgali efsanesini işliyor.
« Yemen’in Cumhurbaşkanı » el Hadi Suudi yanlısı koalisyona öylesine itaatkar ki, bugün Yemen’in gerçek bir jeolojik, zoolojik, botanik ve arkeolojik incisi olan Sokotra takımadalarını Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) 99 yıllığına armağan etmeyi önermektedir (El Meyadin Tv, 11 Şubat 2016).
Suudi Arabistan Yemen üzerindeki vesayetini korumak için Kral Selman ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) kapsamında ona biat edenler, isyan taraftarı ya da karşıtı olsun Yemen halkına karşı olağanüstü şiddet uyguluyorlar.
Köprüler ve yollar, cami ve müzeler, hastane ve mezarlıklar, fabrika ve bostanlar dahil, Suudi işgalciler Yemen’de hiçbir altyapıyı ve kaynağı, ne de insan hayatını bağışlamamıştır.
Suudi harekatı on bir aydan beri savaşa dair tüm kural ve yasaların ihlal edilmesiyle sürdürülmektedir. Düğünler dahi Suudi bombardıman uçaklarınca hedef alınmıştır.
Vahhabi Krallığı zaten kuraklığın, açlığın ve sefaletin kavurduğu bir toprakta yakıp yıkma taktiği izlemektedir. Bütün bu suçlar kameralarımızdan uzakta her gün işlenmektedir.
Avrupa Devletleri uzun süre Suudi müttefiklerinin yaptıklarına müdahale etmediler. Dolayısıyla yakın bir gelecekte savaşın sona ermesi için çok az umut vardır.
Öte yandan önümüzdeki 25 Şubat’ta, yıkımların büyüklüğü karşısında, Avrupa Parlamentosunun, Suudi Arabistan’a silah satan ülkeleri kınayan bir karar üzerinde karar vermesi gerekecek.
Geçen yıl, İngiltere Vahabbi rejimine 3 milyar Sterlin tutarında silah sattı (Danief Boffrey, Guardian, 13 Şubat 2016).
Suudi rejimi Belçika’nın Valon Bölgesinin de bir numaralı silah müşterisidir. 2014’te Suudi Arabistan’a 4,3 milyar Euro’luk Valon silah üretim lisansları verildi. İz bırakmamak için, hafif zırhlı araç üretiminde kullanılan Valon yedek parçalarının bir bölümü Suudi Arabistan’a Kanada üzerinden gönderildi (Le Soir, 7 Ocak 2016).
Fransa’da bu konuda geri kalmış sayılmaz zira 2015’te ülkenin aldığı askeri malzeme siparişi 16 milyar Euro’ya ulaştı ki bunun %75’i Suudi Arabistan’a yönelikti.
Uluslararası toplumun terörizmle mücadeleyi küresel çapta bir öncelik haline getirdiği bir dönemde Avrupa, askeri etkinliği cihatçı terörizmi besleyen bir rejimi desteklemeye devam edemez.
Yemen’de Suudilerin hava bombardımanlarının başlıca hedefi gerçekten de Arap Yarımadası El Kaide’si (AQPA) ve IŞİD’tir.
Bu tespiti birçok basın organı teyit etmektedir.
Reuters haber ajansına göre, « El Kaide ve cihatçı grup İslam Devleti (IŞİD), Aden’deki varlıklarını yaymak için Yemen’de on aydır devam eden iç savaştan yararlandı » (Reuters, 16 Şubat 2016).
Gerçekten de, 330 günden beri, Kral Selman’ın uçakları ülkenin batısındaki Huti’lerin kontrolü altındaki bölgelere, IŞİD ve AQPA güçlerini özenle vurmamaya çalışarak her gün misket bombaları atıyor.
İki terörist grup, ABD insansız hava araçlarının nadir nokta hedefli atışlarını önlemeyi başarmaları kaydıyla arada gelişmelerini sürdürmektedirler.
Başka deyimle, Suudi Arabistan’ın Yemen’deki silahlı eylemi, Krallığın aynı Şii karşıtı nefreti paylaştığı terörist grupların fazlasıyla işine yaramaktadır.
Ve acı bir şekilde tespit ettiğimiz gibi, Yemen’deki etkin terörist gruplar sadece İslam’ın « sapkınlarını » ortadan kaldırmakla yetinmiyorlar.
Başta 13 Kasım 2015 Paris saldırıları olmak üzere, Avrupa’da gerçekleştirilen birçok sivil katliam, IŞİD imzasını taşımaktadır.
Charlie Hebdo katliamına gelince, somut bir şekilde özelikle Yemen El Kaide’si (AQPA) tarafından üstlenildi.
Katliamı gerçekleştiren Kuaşi Kardeşlerin her ikisi de Yemen El Kaide’si saflarında silah eğitimi almıştır.
Eğer kendimizi terörizmden korumak istiyorsak, The Independent gazetesine göre Savunma Bakanı Muhammet Bin Salman’ın dünyanın en tehlikeli adamı olduğu Suudi Arabistan rejiminden yalıtılmamız gerekir.
Daha dün, Suudi gazeteci Dahham el-Annazi Russia Today’de Vahabbi rejiminin atom bombasına sahip olduğunu ve bir nükleer denemenin hazırlıklarının yapıldığını duyurdu.
Dolayısıyla uluslararası terörizmi besleyen bir rejimin suç ortağı olan hükümetlerimizin ve silah tüccarlarımızın mahkum edilmesi bir zorunluluktur.
Özgürlüğümüz ve güvenliğimiz buna bağlı.
Bahar Kimyongür
(Investig’Action www.michelcollon.info sitesinde 18 Şubat 2016 tarihinde Bahar Kimyongür imzasıyla yayınlanan yazıdan Türkçeleştirilmiştir http://www.michelcollon.info/La-paix-au-Yemen-garantie-de-notre.html?lang=fr)