Skip to main content

Oligarşinin ve medyaların yenidili (III.Bölüm – yenidil ve sınırları)

 Bütün kurnazlıklarına ve sahip olduğu güçlü imkanlara rağmen, medyatik dezenformasyon gibi yenidil de bugün artık vadesini doldurmaya başlamıştır.

* gerçeklikle dil arasındaki giderek artan kopuş

Eski SSCB’deki Marksizm gibi, yenidilin dinamiği kurumsaldır: Gücünü aldığı iktidarın ve kurumların dilidir, ancak artık sadece İktidarın dilidir ve gittikçe de bu şekilde algılanmaktadır.

SSCB’de olduğu gibi, gerçeklikle siyaseten doğruluk söylemi arasındaki kopuş derindir ki bu da yenidilin güvenilirliğini sarsmaktadır. Bunu örneğin göç ve cihatçılığa ilişkin gerçekler konusunda görüyoruz: anketler kamuoyunun görüşünün siyaseten hiç de doğru olmadığını gösteriyor (özellikle yeni göçmenlerin istenmemesi, İslam’a karşı güvensizlik, suç işleyenlere karşı daha adaletin daha sert önlemler almasının istenmesi v.b.gibi). Ve artık herkes yenidilin söylemini artık deşifre edebiliyor: cihatçıların gerçekten « Belçikalı » ya da « Fransız » olmadığını ama özellikle Sistemin bizden gizlemeye çalıştığı başka niteliklere sahip olduklarını biliyoruz. 

SSCB’de olduğu gibi, yenidilin ve siyaseten doğrunun yaşamını sürdürmesini sağlayan çıkar (mesleki) ve baskıdır (hukuki ya da mesleki: bkz. France 2’nün Bay Meteo’su Ph.Verdier’nin görevden uzaklaştırılması) –yani giderek azalan onay yerine zorlamanın-. 

Tabii ki, muhalefetin elinde sadece internet (ki bu internet sanki rastlantısal olarak terörizme karşı mücadele gerekçesiyle oligarşinin hedefindedir) varken, siyaseten doğrunun yenidil ifadesi, medyaları dize getirmeye yarayan çok güçlü propaganda medyalarına ve reklam kaldıracına sahiptir.

Siyaseten doğrunun medyatik yenidile indirgenmediğini de unutmamamız gerekir: başta reklamlar (örneğin, günümüzde reklamların melez « aile » ve çiftleri sahneye koyma eğilimi), sinema (özellikle de Amerikan blockbusters’lar –gişe rekorları ç.n.-; aynı şekilde « iyiler » ve « kötüler » olarak tanımlananlar; holywood sineması eşcinselliğin özendirilmesine hizmet etmiştir), ve tabi ki Milli Eğitim (türlerin teorisi, ulusal tarihin yapı bozumu ve « ırkçılık karşıtı » eğitim) olmak üzere başka birçok kanaldan da yararlanmaktadır.

İdeolojik konformizm sadece medyatik olmayan farklı özelliklere de boyun eğmektedir: Siyaseten ve ideolojik olarak doğru olan vardır ama aynı zamanda da tarihsel olarak doğru, kültürel olarak doğru, bilimsel olarak doğru, iklimsel olarak doğru, pedagojik ya da cinsel olarak doğru olan vardır!

Dolayısıyla da güçsüzün güçlü karşısındaki mücadelesinin kolay olacağına inanmamak gerekir.

*Muhalif söz özgürleşmeye başlıyor

Olgular ideolojinin önüne geçtiği ve liberal/liberter/kozmopolit ideolojinin uygulanmasının sonuçlarından gittikçe daha çok insan acı çektiği için, muhalif söz özgürleşmeye ve dolayısıyla da, örneğin Büyük İkame ya da Ailenin korunması konusunda olduğu gibi resmi siyaseten doğru söylemi yalanlamaya başlıyor. Bu zaten geçen 21 Kasım’da Polemia Vakfı tarafından organize edilen Birinci Muhalefet Gününün de temasıydı.

Öte yandan, başarı şansı sınırlı da olsa, Sistemin siyaseten doğru yenidiline karşı bir mücadele yürütmek mümkündür. Bugün yaşadığımız da budur.

Zaten girişilen eylemlerin ilk başarısı, yenidil ve siyaseten doğru kavramının bugün kullanılan siyaset diline girmiş olmasıdır (orman dili ya da pamuk dili deyimlerinin yerini almış olması [F.B. Huyghe(1)]). Bu bir başarıdır çünkü yenidil gücünü, haber (info) ve nesnellik görüntüsü altında maskeli bir şekilde ilerlemesinden alıyordu. Bu dilin ideolojik olarak dolambaçlı yollara başvurduğunun ve militan olduğunun bilincine varmamız etkinliğini büyük oranda azaltıyor.

Dolayısıyla siyaseten doğrunun yenidil ifadesine karşı etkili bir tavır almak mümkündür :

1- Yapılacak ilk iş yenidili olduğu gibi teşhir etmektir: şeylerin gerçekliğini bizden gizlemeye yarayan militan bir ideolojidir. Böylece, gazetecilerin batılı medyaları yöneten mali güçlerin hizmetinde çalışan taraftarlarolduğunu (ve egemenlikten vazgeçen politikalara baskın çıktıklarını) göstermektir.

Bu, en güzel dezenformasyonun ya da en çarpıcı sansürün yazarlarının ödüllendirildiği, Polémia Vakfının Altın Asparagas ödül töreniyle yapmak istediği şeydir.

Zaten muhalif politikaların artık medyatik sınıfa (zaten onlara hiçbir armağan sunmayan) doğrudan saldırmaktan çekinmediğini gözlemlemek ilginçtir. Bu da suçlayıcı ve dogmatik duruşunun zayıflamasına katkıda bulunmaktadır. Örnek: N.Dupont-Aignan’ın Canal+’teki Grand Journal (Ana Haberler)’indeki gazetecilerin aldığı ücretlere ilişkin 14 Nisan 2012 tarihinde yönelttiği suçlama, Marine Le Pen’in Kasım 2015’te bir tartışma programının düzenlenmesine yönelik emirlere boyun eğmeyi reddetmesi v.b.-bu tutum da resmi siyaset sınıfının medyalar karşısındaki köleliğinin bir parçasıdır-.

Siyaseten doğruyu zayıflatmak için kullanılacak bir başka yöntem de gazetecilerin (ki araştırmalarda bunların çoğu sol ya da aşırı sol eğilimli olarak ya da Fransız çoğunluğunun kanaatiyle belirgin bir şekilde uyumsuz olarak sınıflandırılıyor) büyük çoğunluğunun yan tutma niteliğini teşhir etmektir. Propaganda medyalarında çalışan gazeteciler, liberal/liberter egemen ideolojinin özünü temsil etmektedirler. Medyaları ellerinde tutan büyük ekonomik ve mali grupların ücretli çalışanları olmalarına rağmen kendileri solda konumlandırmaktadırlar. Bu alanda OJIM’in (Gazeteci ve Medyatik Haber Gözlemevi) yürüttüğü çalışmalar yararlıdır.

2- Yenidilin aksayan yanlarını ve gülünç yönlendirmelerini de teşhir etmeliyiz: Bu, Novlangue Sözlüğü’nün ve aynı zamanda Polémia forumundaki birçok iletişimin konusudur. Yenidil’e yönelik sürek avı başlatılmıştır ve yararlıdır: dizinin gelecek dördüncü bölümü için siz de katkıda bulunun!

3- Ardından şeyleri tanımlamak için doğru sözcükleri seçmeliyiz: Bu, olguları yeniden düzelterek yeniden haberleştirmenin, Sistemin gizlemeye çalıştığı şeyleri olabildiğince daha çok insanın bilgisine sunma ve medyatik yalan haberleri teşhir etmenin konusudur.

Televizyonu kapatmalı ve genel olarak sadece bir haber kaynağıyla yetinmemeli, muhalif ve yabancı medyalar (özellikle muhalif basın, Radio Courtoisie, TV-Libertés) üzerinden yeniden bilgi almalıyız: çünkü Avrupa’nın diğer yerlerine oranla, Fransa’da basın özgürlüğü daha az teminat altındadır (Sınır Tanımayan Gazeteciler RSF’nin yaptığı sıralamada Fransa basın özgürlüğü alanında Yeşil Burun Adaları ve Güney Afrika arasında 38nci sıradadır…). Aynı özgür yani reklam almadan faaliyet yürütebilmeleri için muhalif basını desteklemeliyiz.

İnternet üzerinden yeniden bilgilendirme, resmi dezenformasyonu hızlıca etkisizleştirme imkanı tanımaktadır. Ama uyanık da olunmalıdır: ancak sadece doğruluğu kanıtlanmış olgular dikkate alınmalı ve yayınlanmalıdır (çoğu zaman sahte olan ve zincirleme olarak yayınlanan haberlere dikkat edilmelidir).

İnternet üzerindeki yeniden bilgilendirme, Sistem üzerinde baskı oluşturulması imkanı da tanımaktadır (örneğin: Sarkozy’nin oğlunun EPAD’a tayin projesinin ortaya çıkarılması, göçmenlerin Macaristan’da neden olduğu olaylar gibi, propaganda medyalarının gizlediği görüş ve olguların açığa çıkarılması).

4- Son olarak, tabu sözcükleri yeniden kullanmaktan çekinmemeliyiz, yani her şeye rağmen muhalif bir söylem kullanmaktan çekinmemeliyiz. Çünkü dilimizden silinen bu sözcükler, Sisteme karşı durmak için yeni sözcüklerdir ve kamuoyunda geniş bir etki yaratmaktadırlar.

Bunun çok da kolay olmayacağının farkındayız ama nihai zafer gerçeğin olacak!

Michel Geoffroy

(1) İktidarın dilleri http://www.huyghe.fr/actu_202.htm

(www.polemia.com sitesinde 22 Aralık 2015 tarihinde Michel Geoffroy imzasıyla yayınlanan Fransızca yazıdan Türkçeleştirilmiştir http://www.polemia.com/la-novlangue-la-langue-de-loligarchie-et-notamment-des-medias-troisieme-episode-la-novlangue-et-ses-limites-2/ )