Skip to main content

Fort Hood

http://tlaxcala-int.org/upload/gal_14174.jpg Ağustos 1968, Fort Hood, Teksas: siyahi G.I.’ler (deniz piyadeleri) çatışmaları bastırmayı reddeder

1nci Zırhlı Tümen’deki siyahi askerler çatışmaları bastırma göreviyle Chicago’ya gitme emri aldıklarında koğuşlarda öfke yayıldı.

23 Ağustos 1968’de, G.I.’ler Teksas’taki Fort Hood üssünün tümüne mesajı yaydılar: Gece boyunca tartışmak üzere üssün ana kavşağındaki çimenlik üzerinde toplanıyoruz. Yüzden fazla G.I. alacakları tavrı tartışmak üzere buluşmaya katılırlar. Bu boş sözlerin edildiği bir ortam değildi. Bir protesto söz konusuydu.

Verdikleri emirlerin reddedilmesini kabul edemeyen general ve albaylar için bu açık bir isyandı.

 

G.I.’lerin bir bölümü kahramanlık madalyası sahibiydi. Bazıları yaralanmıştı. Vietnam’da bir yıl süren çetin çatışmalardan sonra patlama noktasına gelmiş olan siyahi birlikler, Chicago’daki Afro-Amerikalı mahallelerini işgal etme emri karşısında öfkelendiler.

Askerler, hükümetin bir siyahi ayaklanmadan korktuğunu ve kendi kardeşlerini ezmek üzere ABD ordusunu kullanmayı öngördüğüne inanıyorlardı ki bu da doğruydu.

Siyahi G.I.’lerin bazıları, Nisan 1968’de, Dr.Martin Luther King’in öldürülmesinden sonra patlayan kitlesel siyahi isyan karşısında « düzeni sağlamak » üzere Chicago’ya gönderilenler arasındaydı. Chicago Valisi Richard Daley onlara o zaman « her türlü bozguncuyu öldürmek ve yağmaya girişen herkesi sakatlamak ya da felç bırakmak üzere ateş etmeleri » gerektiğini söylemişti. (chicago68.com)

Şimdi artık Chicago 1968 Ulusal Demokratik Konvansiyonunun gerçekleştiği yerdi. Binlerce genç isyancı Vietnam savaşını protesto etmek üzere buraya akın ediyordu. « Boss » Daley, savaş karşıtı gösterilerin siyahi halk kesimlerine yayılması olasılığına karşı Siyahileri infaz etmek için burada federal birliklerin bulunmasını istiyordu.

Gece yarısı toplantısı sonrasında, siyahi G.I.’ler « Gitmeyeceğiz! » diyorlardı.

27 Nisan 1967’de, Harlem’deki ırkçı baskılara son verilmesi talebiyle düzenlenen barış yürüyüşünde bir genç gösterici elinde boksör Muhammed Ali’nin savaşa karşı açıklamasını dile getiren bir döviz taşıyor: « Bana hiçbir Vietnamlı zenci diye hitap etmedi ».   (Fotoğraf Builder Levy)

http://tlaxcala-int.org/upload/gal_14178.jpg

15 Ocak 1971’de, Vietnam’daki Long Binh ABD askeri üssünde, 30 siyahi asker Martin Luther King’in doğum gününü kutluyor. (Fotoğraf UPI, Bettman Arşivi)

Vietnam ve ABD’de G.I. isyanları

Bir hafta önce, 13 Ağustos’ta, Vietnam Danang’ta bir brick-prison’da tutuklu olan siyahi Deniz Piyadeleri burayı alt üst ederler ve bir cezaevinin bir bloğunu ateşe verirler. 228 silahsız insanın isyanını ezmek için bir manga askeri inzibatın ateş etmesi gerekti.

Yine Vietnam’da, ABD Ordusunun Long Binh’teki cezaevinde, 20 Ağustos’ta bir grup mahpus, güvenlik bölgesiyle çevredeki ana idari bölüm arasındaki kapıyı kırar. Dosyalarının bulunduğu binayı ve diğer dokuz büyük binayı ateşe verirler. Bu isyanın başında siyahi askerler bulunuyordu.

http://tlaxcala-int.org/upload/gal_14166.jpg

101nci Hava İndirme Tümeni 1nci Tugayına bağlı askerler, Güney Vietnam’da Haziran 1966’da « Hawthorne » harekatı sırasında Vietkonglara ait eski mevzilerde ateş açıyorlar.

http://tlaxcala-int.org/upload/gal_14165.jpg

101 Hava İndirme Tümenine bağlı askerler, Temmuz 1967’de Detroit’e giriyorlar.

ABD’ye geri dönersek, Fort Hood’taki siyah G.I.’ler ayaklanıyorlardı. Chicago’ya gönderilmeleri durumunda kendilerine benzeyenlere ateş etme emri alacaklarını biliyorlardı. Temmuz 1967’de Detroit’teki siyahi toplumun kitlesel isyanı sırasında, Michigan Valisi George Romney Michigan’daki Ulusal Muhafızları göreve çağırmış ve Başkan Lyndon Johnson 101nci Hava İndirme Tümenini harekete geçirmişti. Yaklaşık 17 000 asker halka 155 000 mermi sıktı ve mücadele sırasında 43 kişiyi öldürdüler.

http://tlaxcala-int.org/upload/gal_14171.jpg

Newark, New Jersey, Temmuz 1967

Aynı ay, New Jersey Newark’ta, Ulusal Muhafızlar kente girer ve burada ölen toplam 26 kişinin birçoğunun katili olur.

Fort Hood’ta, siyahi G.I.’ler bütün gece boyunca emirlere direnmek için toplandığından, 1nci Zırhlı Tümen Komutanı Tümgeneral John Boles, onları koğuşlara girmeye ikna etmeye çalışır. Ama başarısız olur. Yarbay Edwin Kulo sabah saat 03.00 ve 06.00 arasında, kendi kendilerine koğuşlara geri dönmeleri “talimatı” vermek için birçok kez askerlerin yanına gider.

G.I.’ler öfkeyle yanıt verirler: bir subayın vereceği hiçbir emir onların kendi halklarını öldürmeyi reddetme kararını değiştiremezdi. Saatler geçer. Askeri inzibata “şafakta hepsini tutuklayın” emri verilir.

Saat 06.00’da, iki askeri inzibat bölüğü askerlerin üzerinde toplandığı çimenliği temizleme emri alır. 43 askeri yakalayıp onları askeri cezaevine götürürler. Askerler cezaevine girme emrine karşı çıkınca, askeri inzibatlar onlara saldırarak döver ve aralarından bazılarını yaralarlar. Vietnam’da yaralanmış bir askerin böbreklerindeki dikişler patlar.

Ortalık sakinleştiğinde, 43 siyahi G.I. tutuklanmıştı. Aralarından 31’i en çok altı ay hapis cezasıyla özel askeri mahkemeye çıkarılmayı bekliyordu. Diğer 12 asker ise çok daha ağır cezalar verebilecek olan genel askeri mahkemede yargılanacaklardı. Subaylar bu 12 kişinin altısının « elebaşı » olduğunu düşünüyorlardı. Uzun yıllar hapiste kalabilirlerdi.

Tümendeki üst düzey subayların komutası altındaki subaylar tarafından yargılanacaklardı. Kara kuvvetlerinin normal harekatlarında, generaller mahkumiyet çıkmasını istediklerinde, eğer sanıkların arkasında kimse yoksa bunu mutlaka elde ederlerdi. Ama bu durumda, sanıkların destekçileri vardı.

American Servicemen’s Union, ABD’li askerlerin sendikası

1968 yazında, savaş ve ırkçılık karşıtı alt rütbeli G.I.’lerin örgütü, ABD’li askerlerin sendikasının aylık gazetesi The Bond’un dağıtımından sorumluydum. 1968 ortalarında sendikanın aktif görevde olan 4 000 üyesi ve gazetenin her sayısını bunun en az üç misli insan okuyordu.

ASU’nun kurucusu ve Başkanı Andy Stapp ve ben, o 24 Ağustos 1968 Cumartesi günü sabahı, evrakları düzenlemek ve Chicago’daki savaş karşıtı gösteriye gidip gitmeyeceğimizi tartışmak üzere sendikanın bürosundaydık. O gün New York’tan arabaların gitmesi gerekiyordu.

Telefon çaldı. Stapp ahizeyi kaldırdı. Birkaç saniye sonra, diğer ahizeyi kaldırmamı işaret etti. Hattın ucunda Texas Fort Hood’tan arayan bir asker vardı. Bize sabah gerçekleşen tutuklamaları anlattı.

Birbirimize göz atmamız yeterli oldu: bu konuya öncelik vermemiz gerektiğini biliyorduk. Stapp, ilerici avukatların örgütü olan sivil özgürlükler ulusal komitesini acilen toplantıya çağırırken, ben daha fazla detay toplamaya devam ettim. Stapp’tan yakalanan G.I.’lerin isimlerini öğrenmesini istediler.

Yoğun emek veren örgüt için bu büyük bir şanstı. Üstte yaşayan G.I. bizi aramıştı çünkü daha yeni Esquire Magazine’nin Ağustos 1968 sayısında Stapp ile yapılan bir mülakat temel alınarak yazılmış bir makaleyi okumuş ve « bu sendikaya hemen katılması gerektiğini anlamıştı ». Kendisi gibi siyahi olan askeri inzibat arkadaşı isimleri eşine iletecek, o da bunu bizi telefonla iletecekti.

Hafta sonu biterken, G.I.’ler için sivil avukatlarımız oldu ve ilk basın açıklamalarımızı göndermeye başladık.

7 Eylül’de altı « elebaşını » ziyaret etmeyi ve askeri inzibat, Stapp ve beni üstten kovmadan tanıklıklarını almayı başardık. Stapp’in üste girişi emirle yasaklandı.

Dört gün sonra, Stapp ve ASU personeli iki G.I., Bill Smith ve Richard Wheaton, Texas Killeen’de bir yerel şerif tarafından gözaltına alındılar. « Serserilikten » suçlu bulunarak, kendilerine 600 Dolarlık (bu tutar 2016 yılında yaklaşık olarak 4 000 Dolara eşdeğerdir) bir ceza kesildi. Bu para üzerilerinde mevcuttu.

Altı « elebaşının » davası

Ford Hood Üssünü yöneten subaylar, gözaltına alınan 43 siyahi G.I.’nin kendileri için büyük bir sorun olduğunun farkındaydılar: herkesi serbest bıraksalar, bu daha çok kişiyi direnişe geçmeye cesaretlendirebilirdi. Ama ağır bir bastırma hareketi harekete sempati duyulmasına, daha çok reklamının yapılmasına ve direnişin daha çok yayılmasına neden olabilirdi.

Dolayısıyla örtük bir ödün verdiler. Fort Hood Askeri Mahkemesi, tasfiyelerinde sorun yaşamamak için, çok sayıda askerin bundan sıyrılabilmesi için savunmaya bir hukuksal kurnazlıktan yararlanma izni verdi. Bazıları ise üç ila on bir ay arasında değişen mahkumiyetler aldı.

Hukuksal kurnazlık gereği bazı G.I.’lerin bir araçta bulunduklarını ve dolayısıyla da dağılmaları yönünde verilen emri duyamadıklarını söylemelerine dayanıyordu. Askeri mahkemedeki çeşitli duruşmalar sırasında, yaklaşık yirmiye yakın G.I. bu aynı arabanın içerisine « yerleştirildi ».

Stapp, gözaltına alınma ve altı ay hapiste yatmayı göze alıp Ford Hood’a gidemezdi. Vietnam au Bond’un sorumlu yazı işleri müdürü Bill Smith, yine Bond’ta gazeteci olan Ellen Catalinotto ve ben Ekim sonunda,, Stapp ile birlikte Eylül ayında ziyaret ettiğimiz altı askerin (Ernest Bess, Guy Smith, Albert Henry, Ernest Frederick, Robert Rucker ve Tollie Royal) davasını izlemek üzere buraya gitmiştik.

ASU savunma için, o dönem siyasi davaların en iyi savunma avukatı olan Michael Kennedy’yi yetkilendirdi. 1960 ve 1970 yılları boyunca, Kennedy, Kara Panterler önderi Huey Newton’u ve aynı zamanda da 1973 yılında Güney Dakota Wounded Knee’de ki destansı mücadeleyi veren American Indient Movement’ün üyelerini savundu.

Killeen şerifiyle karşılaşmamak için heyetimiz G.I.’lerin üssündeki ve karısının isimleri ASU’ya ilettiği evde kaldı. Bu konukseverlik üste bulunan aralarında beyazların da olduğu diğer askerlerin siyahi askerlere verdiği desteğin bir işaretiydi.

Life Magazine ve New York Times davaya muhabirlerini gönderdiler ve heyetimiz ise The Bond ve Workers World gazetesi için mahkemeyi izledi.

Ellen Catalinotto Workers World’un 10 Kasım 1968 tarihli nüshasında şunları yazıyordu:

« [Duruşmada verilen ifadelerde] Guy Smith isimli asker… mahkemeye şöyle seslendi: “Ordunun yurtiçindeki ve Vietnam’da izlediği siyasete karşı gösteri yaptım… Burada ırkçılar ve önyargılı insanlar bulunuyor. General Boles bir şeyler yapmak gerektiğini söyledi, ama hiçbir şey yapılmadı… Killeen’de (üssün yer aldığı yerleşim) siyahi G.I.’lerin giremediği kulüpler var… Siyah adam renginden dolayı nefes alamaz duruma getirildi. Mahkumiyetleriniz varolan adaletsizliğe eklenecektir.»…  

 “Irkçılığa ve çatışmalara karşı ilan edilen seferberliğe karşı gösteri yapan 100 diğer askerle birlikte sltı siyahi G.I. için açılan askeri mahkeme, dört gün sonra bu akşam sona erdi. İki asker suçsuz bulunup, ikisi üç ay zorunlu çalışmaya mahkum edilirken diğerleri disiplinsizlik suçundan ordudan ihraç edildi. Öngörülen azami cezalardan çok daha düşük olan cezalar, ordunun verilecek ağır cezaların kendisine karşı tavır alınmasına ve bu kez açık bir isyana dönüşmesinden çekindiğini ortaya koymaktadır…”

“Duruşma salonunu terk eden ve Henry’yi cezaevine taşıyacak olan cipin etrafında toplanıp el sıkışan askerlerin moralleri yüksekti. Görece olarak düşük gelen cezalar, adaletin değil ama siyahi askerlerin kendi kardeşlerine karşı kullanılmama yolundaki güçlerinin ve kararlılıklarının bir zaferiydi”.

Keneddy, altı G.I. ve ASU heyeti başarılarını kutladılar. Hatta birkaç ay hapiste kalacak olan G.I.’ler bile zafer kazandıkları hissi içerisinde olduklarını söylüyorlardı.

Pentagon için, siyahi G.I.’lerin yaptıkları komuta zincirine karşı açık bir meydan okumaydı.

ASU’nun kurucularının amacı, rütbesiz askerleri temsil eden bir örgüt oluşturarak komuta zincirini kırmaktı. ASU’nun örgütleyicileri, dünyadaki ulusal kurtuluş mücadelelerine destek veren Kara Panterler ya da diğer siyahi kurtuluş örgütleriyle kendilerini özdeşleştiren siyahi G.I.’ler arasında, 1968 yılında, komuta zincirine karşı kitlesel meydan okuma tutumlarıyla muhtemelen karşı karşıya kalacaklarını biliyorlardı.

ASU sadece siyahi askerlerin isyanını sorumluluğunu üstlenmekle kalmadı. Komuta zincirindeki altlık üstlük bağlarını daha da kırabilmek için, ASU aralarında beyaz G.I.’ların da bulunduğu diğer askerleri Siyahların direnişiyle dayanışmalarını göstermeye ikna etmeyi başardı.

Pentagon ise, özellikle de halka karşı olmayan savaşlar için siyasallaştırılan profesyonel olmayan bir yoklama ordusunun, ABD’deki Afrika kökenli toplulukların isyanı karşısında kullanıldığında güvenilir olamayacağını görmüş oldu.

Devrimciler ise, emperyalist devletinin önde gelen baskı organı olan ABD silahlı kuvvetlerini zayıflatmanın mümkün olabileceğini öğrendiler.

Bu metin, Catalinotto’nun yakında yayınlanacak Turn the Guns Around: Mutinies, Soldier Revolts and Revolutions olan kitabının bir bölümünden alıntılanmıştır.     

John Catalinotto

(www.tlaxcala-int.org sitesinde 29 Ağustos 2016 tarihinde John Catalinotto imzasıyla Fransızca yayınlanan yazıdan Türkçeleştirilmiştir http://www.tlaxcala-int.org/article.asp?reference=18746