Skip to main content

İmam Rıza Türbesi

imam rıza türbesi ile ilgili görsel sonucu Astan Kuds-e Rızavi: Işık tapınağı

İmam Rıza’nın yaşamöyküsü

İmam Ali İbn Musa el-Rıza Peygamberin altıncı kuşaktan soyundan gelmektedir ve Müslümanların sekizinci İmamıdır. Şii inancına göre, aynı önceki imamlar için geçerli olduğu gibi, İmam Rıza da Tanrının birliği, dünyada adaletin ve faziletin sağlanması inancının pekiştirilmesine katkıda bulunan önemli bir manevi kişiliktir. İmam Ali ibn Musa el-Rıza Hicri takvime göre 11 Zilkade 148 tarihinde (766) dünyaya gelmiştir. Babası İmam Musa ibn-Cafer ve Annesi ise aynı zamanda Necmiye olarak da adlandırılan Toktam idi. Soyuna ilişkin bilgiler şu şekildedir: Tanrının elçisinin kızı Fatma el-Zehra’nın eşi Ali ibn Abı Tayyip’in oğlu, Hüseyin ibn-Ali’nin oğlu, Ali ibn Hüseyin el-Secat’ın oğlu, Muhammed ibn Ali el-Bekir’in oğlu, Cafer ibn Muhammed el-Sadık’ın oğlu, Musa ibn Cafer el-Kazım’ın oğludur. Ali ibn Musa el-Rıza Hicri 203’te (819) Horasan’da öldürülmüş ve Tus eyaletinde Nogan kenti yakınlarında Sanabad köyü topraklarında defnedilmiştir.

İmam Rıza gençlik yıllarından itibaren büyük fazilet ve bilgi sahibi bir insan olmuş ve döneminin insanları arasında ruhani bir başvuru kaynağı ve örnek olmuştur. Şii inancına göre bu bilim, dedesi, Tanrının elçisinin mirasıdır. Babası İmam Musa Kazım « o benim oğlum, kalemi benim kalemim, sözü benim sözümdür ve elçisi benim elçimdir. Söylediği her şey hakikattir » diyerek insanları danışmaları için ona gönderiyordu. Kendisi de bir bilim insanı olan Abbasi halifesi Mamun, İmam Rıza’nın düşmanıydı. Oysa İmam Rıza’yı « yeryüzünde onun kadar faziletli birini tanımıyorum » diye niteliyordu. İbn Anbeh olarak da anılan Cemalettin Ahmet ibn Ali Nasabeh onunla ilgili şunları söylüyor: « Abdül-Hasan diye adlandırılan İmam Rıza’nın, Ali ibn Abi Tayyip’in torunları arasında bir benzeri yoktu ». Özellikle ehlibeyte (Peygamberin soyundan gelenler) yönelik kiniyle bilinen Zahbi, İmam Rıza’nın « dönemin Haşemilerinin en iyisi, en sabırlısı ve en bilgesi » olduğunu belirtmiştir. Yine büyük bir bilgin olan Aba Salt Heravi « Ali ibn Musa el-Rıza’dan daha bilge ve daha bilgin bir insan tanımadım. Onu tanıma fırsatı bulan tüm bilginler tanıklığımı doğruluyorlar » demiştir. İmam Ali ibn Musa el-Rıza, dedesi Peygamber Muhammed gibi kişisel tavra ve toplumun törelerine büyük önem veriyordu. Diğer Şii imamları gibi sade bir yaşam sürdürüyordu ve cömertliği, sabrı ve adalet anlayışıyla ün salmıştı.

İmam Rıza kutsal türbesinin tarihçesi

Şiilik İmam Ali İbn Musa el-Rıza kutsal türbesini Tus kenti sakinleri ve insanlık için bir hayır ve iyilik kaynağı olarak kabul etmektedir. Buraya gömüldüğünden beri bu yer onun adını almış ve « Meşhed el-Rıza » (sözcük anlamıyla “Şehit el-Rıza’nın yeri”) olarak adlandırılmıştır. Zaman içerisinde ona bağlananlar bu kutsal türbe çevresinde toplandıkça Meşhed gelişmiş ve bugün Meşhed kentinin mahallelerinden biri haline gelen Nogan kentini hızla aşmıştır.

İmam Rıza türbesinin bulunduğu yerdeki ilk yapıda, İmam Rıza’nın şehit edilmesinden onlarca yıl önce Hicri 193’te (808) inşa edilen Harun el-Reşit’in mezarı bulunuyordu. Ali ibn Musa el-Rıza’nın bu mezara gömülmesinden sonra, burası çok sayıdaki Müslümanın saygı duyduğu kutsal bir yer haline gelmiştir ki bu da bu mekanın gelişmesine yol açmıştır. Horasan birçok şiddetli olaya ve yabancı istilalara sahne olmuştur. Meşhed aynı zamanda birçok kez yabancıların ve Müslüman olmayan toplulukların tehdidi altında kalmıştır. Öte yandan bu kutsal mekan çok nadiren ihmal edilmiştir.

İmam Rıza’nın tüm İslam mezhepleri tarafından saygı gördüğü göz önünde bulundurulduğunda, Müslümanlar –tüm mezheplerden- bu kutsal türbenin geliştirilmesine ve bakımına katkıda bulunmuşlardır. Böylece İmam Rıza Türbesindeki tarihi ve mimari eserler, yüzyıllar içerisinde tüm sanat dalları ve sanatsal ve mimari beceri alanında bir hazineye dönüşmüştür. Bu gerçeği daha iyi kavrayabilmek için buranın tarihine bir göz atmak yeterli olacaktır.

Horasan’ın Abbasi Valisi Hamit ibn Kohtabe Tai buraya, Sanabad Köyü ve Nogan kenti arasında kendisi için bir saray ve bahçe yaptırmıştı. İsyanları bastırmak üzere Horasan seferine çıkan Abbasi Halifesi Harun el-Reşit Hicri 193 yılında (808) bu sarayda ölmüş ve buraya defnedilmiştir. Oğlu Ma’mun gömüldüğü yere Harun adıyla anılan bir türbe yaptırmıştır. On yıllar sonra Hicri 203’te (818) İmam ibn Musa El-Rıza aynı yere gömülmüş ve buraya « Meşhed el-Rıza » adı verilmiştir. Burası kısa süre içerisinde Müslümanlar ve özellikle de Şiiler için bir kutsal ziyaret mekanına dönüşecektir. Zamanla Şiiler bu türbenin çevresine yerleşecek ve Meşhed, Nogan kenti yanında küçük bir kente dönüşecektir.

Hicri 300’den itibaren (912), İmam Rıza Türbesi ve Meşhed kenti, aralarında özellikle Hicri IV. yüzyıldaki Samani ve Büveyhi hanedanlıklarının şahları olmak üzere daima Müslüman hükümdarların ilgisine mazhar olacaktır. Daha sonra Gazneli, Selçuklu ve Harezmi hükümdarlar Meşhed’in ve İmam Rıza kutsal türbesinin gelişmesi için büyük çaba gösterdiler. Hatta İran’ın birçok kentini yerle bir eden Moğollar bile, Peygamberin torununun türbesine saygı göstermelerini buyuran Hanlarının sözünü dinlemiş ve Meşhed’e ve dolayısıyla da İmam Rıza Türbesine saldırmaktan kaçınmışlardır. Timur İmparatorluğu Meşhed yakınlarındaki Tus kentini yıkar ama kutsal türbeye dokunmaz ve herhangi bir zarar vermez. Bu dönemden itibaren Meşhed Horasan’ın merkezi haline gelecektir.

Hicri 821’de (1418), İmam Rıza Türbesinin yanında, Timur’un oğlu Şahruh’un eşi Güherşad’ın emriyle Güharşad Camii inşa edilir. Aynı yüzyıl içerisinde, İmam Rıza Türbesi yakınında Parizad, Do-Darb ve Bala-Sar din okulları yapılır. Bugün « İslam Devrimi Avlusu » (Sahneyi İnkilap) olarak adlandırılan türbenin birinci avlusu, Timur hanedanlığının bir bakanı olan Emir Alişir Navai’nin komutası altında inşa edilmiştir. Safevi hanedanlığı türbenin gelişmesine büyük önem vermiş ve dünyada ilk kez olmak üzere, Safeviler türbenin kubbesini altınla kaplamışlardır. Eş zamanlı olarak buraya gelen hacıların esenliği için geniş araziler tahsis edilmiştir.

Türbenin gelişimi hiçbir zaman kesintiye uğramamıştır. İslam Devriminin zafere ulaşmasından sonra, yeni bir kalkınma ve gelişme dönemi başlar. Bu gelişme sadece hızla yükselen yapıların mimarisiyle sınırlı kalmaz ama aynı zamanda Türbeye bağlı olarak oluşturulan bilimsel merkezler, araştırma enstitüleri ve dinsel ve kültürel etkinlikler olağanüstü bir gelişme kaydederler ve artık bu yapılar bütünü sadece basit bir türbe olarak kabul edilemeyecek bir hale dönüşür. Kutsal türbenin yanında, türbenin kubbesi, minareleri, altın eyvanı ve avlusu yanında, kendi aralarında bağlantılı olan 27 revak ve Şabestan, beş cami, bir üniversite, bir büyük İslam araştırmaları merkezi, tarihsel hazineleri barındıran onlarca müze, birçok kütüphane, mutfaklar, hastane ve oteller yer almaktadır. Bu büyük dinsel, kültürel ve bilimsel komplekste binlerce kişi gece gündüz çalışaktadır. İslam Devriminin zafere ulaşmasından sonra bu yapılar bütününün yüzölçümü 37 000 m2’den 260 000 m2’ye yükselmiştir.

Işığın zarih’i                       

Zarih (ya da demir kafes) Astan Kuds-e Rızavi’nin tinsel ve sanatsal simgelerinden biridir. Bugüne kadar üst üste beş kez bu süsleyici kafesler üretilerek İmam Rıza Türbesinin mezarı çevresine yerleştirilmiştir.

Kubbe

Kutsal İmam Rıza Türbesinin en tanınmış simgesi çok uzaklardan hatta kentin dışından dahi fark edilebilen altın kubbesidir. Türbenin ilk kubbesi, Hicri IV. yüzyılda (X. Yüzyıl) Semani ve Gaznevi hanedanlıkları döneminde inşa edilmiştir. Selçuklu Sultanı Sencer ve veziri Şerafeddin Komi, Hicri VI. Yüzyılın başlarında kubbeyi onarmış ve üzerine süslemeler yaptırtmıştır. Safeviler, özellikle de Şah Tahmasp (1523-1576) döneminde kubbe altınla kaplanmıştır. Hicri 1009-1016 yılları sırasında (1600-1607) I. Şah Abbas’ın emriyle kubbenin silindirik temeli de aynı şekilde altın tuğlalarla kaplanmıştır. Aynı zamanda bu yapı içerisinde bazı değişiklikler de yapılmıştır. Bugün İmam Rıza Türbesinin kubbesinde iki kaplaması bulunmaktadır: birinci kaplama bundan yüzyıllar öncesinde yapılmış olan iç kaplamadır. İçeriden izlenebilen yüzeyi mukarnaslarla kaplanarak süslenmiştir. Dış kaplama ise altından yapılmıştır ve kubbeyi örtmektedir. İmam Rıza Türbesinin kubbesi yapının tavanından itibaren 31 metre yüksekliğindedir.

Minareler

Astan Kuds-e Rızavi’nin eski kompleksinde biri kubbeye daha yakın konumda olan iki minare bulunmaktadır. Diğer minare ise diğer tarafta, Abbasi İhvanının (Devrim Avlusu) üzerinde yükselir. Her iki minare de altınla kaplıdır ve etrafa yaydıkları ışıltı mekanın güzelliğini arttırmaktadır.

İki minare arasında bir hayli mesafe olmasına karşın Türbeye Güney yönünden (İmam Rıza Caddesi) bakanlar, minarenin kubbenin iki yanında yer aldığı izlenimine kapılır. Günümüzde kutsal mekanda bundan başka on minare daha bulunmaktadır.        

Sakkane (Çeşme)

Devrim avlusunun orta yerinde tepesinde altın bir kubbe bulunan ve İsmail Talai adı verilen bir çeşme bulunmaktadır. Türbeyi ziyaret edenler sekizgen biçimli çeşmeden su içmenin kutsallığına inanmaktadırlar. Tarihçilere göre bu çeşme Nadir Şah’ın emriyle İsmail Talai adlı biri tarafından inşa edilmiştir. Çeşmenin yapıldığı büyük mermer bloğu Nadir Şah’ın emriyle Herat kentinden getirtilmiştir.

Goharşad Camii

Görkemli Goharşad Camii İran’ın en güzel ve en muhteşem camilerinden biridir. Hicri 821 yılında (1418) İmam Rıza Türbesinin yanında inşa edilmiştir. Prenses Goharşad’ın siparişiyle dönemin en yetenekli mimar ve sanatçıları –Gavameddin Şirazi’nin yönetiminde- teknik ve sanatsal tüm bilgi ve tecrübelerini kullanarak bu muhteşem camiyi yaparlar. Böylece benzersiz güzelliği ve özgünlüğü ile göz kamaştıran bir eseri gelecek kuşaklara kazandırmış olurlar. Cami dört eyvandan ve sekiz küçük ve büyük şabestan’dan oluşmaktadır. Kabenin yönünü gösteren eyvanın yanında iki salon yer almaktadır. Bu salonlar Timur tarzında kemerlerle kaplı kırk sütundan destek almaktadır. Doğu yönündeki eyvan tarafında başka iki salon daha bulunmaktadır ve başka iki küçük salon da Kuzey yönündeki eyvana açılmaktadır.

Goharşad Camii İran sanat ve mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Bu cami, özellikle Maksure olarak adlandırılan büyük eyvanıyla, İslami dönemin geleneksel mimarisinin tüm özelliklerini barındırmaktadır. Bu eyvanın süslemeleri, bir iç dinginlik ve mutluluk duygusu yaratarak müridi tinsellik evrenine sürüklemektedir.

Avlular

Avlular revakların çevresindeki açıklık alanlardır. Toplam dokuz tane avlu vardır. Birçok büyük eyvan aracılığıyla revaklarla ve diğer binalarla bağlantıyı sağlamaktadırlar. Dini takvimdeki özel günlerde hacılar geceleyin ya da gündüz toplu namaz kılmak ya da dini törenlere katılmak üzere bu avlularda toplanmaktadırlar.        

Astan Kuds-e Rızavi

Günümüzde Astan Kuds-e Rızavi, İran İslam Cumhuriyetinin en büyük hükümet dışı kuruluşu olarak kabul edilmektedir. Yüzyıllar kadar eskidir ve İran ve dünyanın en eski idari ve örgütsel yapısından birini içermektedir. Bu kuruluş İmam Rıza Türbesindeki malların, dini eserlerin (vakıflar) ve gelirlerin idaresinden sorumludur.

Bu kutsal yerin oluşumun başından beri, İmam Rıza’nın dostları ve müritleri, dindarların ve inançlı insanların yardımıyla bu kuruluşun işlerini yönetmektedirler. Başlangıçta türbenin işleri halk tarafından devletin müdahil olmadığı bir yönetim biçimiyle yürütülmüştür. Ancak zaman içerisinde bazı mallar vakıf olarak buraya devredilmiş ve bu da kuruluşun giderek büyümesine yol açmıştır. Safevi Şahı Tasmasp döneminde bu kutsal mekanın işlerinin yönetimini devlet üstlenmiştir. Şah Tasmasp tapınağın yönetimi için bir yetkili görevlendiren ilk hükümdar olmuştur. Bu tarihten itibaren devletin en üst yetkilisi Astan Kuds-e Rızavi’nin yöneticisi olmuştur. İslam Devrimi zaferinden itibaren İmam Rıza Türbesinin yönetimini ruhani rehber (veli fakih) üstlenmektedir. 1979 yılında Ayetullah Vaiz Tabassi, Astan Kuds-e Rızavi’nin yönetimini vekaleten yürütmek üzere görevlendirilmiştir ve bugün bu görevi hala sürdürmektedir.

Astan Kuds-e Rızavi bugün, tümü İmam Rıza Türbesine adanmış, altı genel müdürlük, sanayi, tarım ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren elli şirketi bünyesinde barındıran bir ekonomik örgütlenmeden oluşan hükümet dışı bir kuruluştur. Halen Astan Kuds-e Rızavi’ye bağlı olarak 15 adet kültürel araştırma ve yayın enstitüsü faaliyet göstermektedir. Yirmi eğitim kurumunda 12 000 öğrenci eğitim görmektedir ve Astan Kuds-e Rızavi Araştırma Enstitülerine bağlı araştırmacılar tarafından her yıl yüzlerce kitap yazılmakta, derlenmekte ve yayınlanmaktadır.

İranlı olmayan hacı işleri Genel Müdürlüğü

İranlı olmayan hacıların İslami iletişimi ve işleri müdürlüğü 1989 yılında kurulmuştur. 2012 yılında, İletişim ve Hacı İşleri olmak üzere iki alt birime sahip bir Genel Müdürlüğe dönüştürülmüştür. Bu Genel Müdürlük, İmam Ali ibn Musa el-Rıza Türbesini ziyarete gelen yabancı hacılara yönelik hizmetler sunmaktadır. Her yıl çok sayıda Müslüman ve gayrimüslim hacı ve turist bu müdürlüğün hizmetlerinden yararlanmakta ve yurtdışında yaşayan binlerce kişi bu birimlerle yazışmaktadır.

Hedefler

-İmam Rıza Türbesinin manevi değerini, yabancı turistlere İslami kültür ve sanatla yakınlaştırarak sunmak;

-Hac ziyaretlerini gerçekleştirmeleri için hizmet ve kolaylıklar sunarak İranlı olmayan hacıları gerektiği şekilde karşılamak;

-Dinsel ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayarak hacıların dini bilgilerinin artmasına katkıda bulunmak;

-Diğer İslami ve Şiilik merkezleri ve ünlü Müslüman kişiliklerle ve Peygamber Hz. Muhammed’in kutsal ailesi ehlibeyt dostlarıyla kültürel ilişkiler kurmak.

İranlı olmayan hacı işleri müdürlüğü çeşitli dinsel ve kültürel etkinlikler de düzenlemektedir. Bunlar arasında:

1. Toplu namaz kılınması ve dinsel törenlerin düzenlenmesi;

2. Bilimsel ve kültürel toplantı, konferans ve yuvarlak masa toplantılarının düzenlenmesi;

3. Bilimsel ve dinsel sorulara yanıt vererek, bilimsel, dinsel ve gündelik yaşama ilişkin öneriler verilmesi;

4. Kültürel kitap ve dergilerin hazırlanması, tercümesi ve yayınlanması;

5. Hacılara ve diğer turistlere kültürel ürünlerin armağan edilmesi;

6. Bilim ve eğitim atölyelerinin düzenlenmesi;

7. Türbe içerisinde turların düzenlenmesi

8. Hacılarla, turistlerle ve yurtdışındaki İmam Rıza dostlarıyla elektronik posta, sosyal ağlar ve kültürel ürünlerin gönderilmesi yoluyla sürdürülebilir bağların kurulması;

9. Bu dine yeni yönelenlere özel hizmetler sunulması gibi hizmetler yer almaktadır.

İletişim Müdürlüğün faaliyetleri

1. Kültürel armağanlar (kitaplar, Kur’an, Mafatih el-Canan, DVD…): Kültürel armağanlar – Yıl boyunca bayram ya da yas günleri dolayısıyla abonelere çeşitli dillerde kitaplar, kartpostallar, DVD’ler gönderilmektedir.

2. Film gösterimleri: Hacıları ve turistleri İmam Rıza’nın yaşamı ve kişiliği, kutsal yerler, kütüphaneler ve müzeler hakkında bilgilendirmek için düzenli olarak çeşitli dillerde belgeseller yayınlanmaktadır,

3. Astan Kuds-e Rızavi’ye bağlı müze ve kurumların gezilmesi: Her gün, İranlı olmayan hacılara yönelik olarak Astan Kuds-e Rızavi’ye bağlı müze ve kurumlara yönelik rehberli geziler düzenlenmektedir. Böylece Hacılar Kur’an Müzesi, İran İslam Cumhuriyeti Rehberinin Bağışladığı Eserler Müzesi, Halı Müzesi, Meşhed Tarihi Müzesi, Madalya ve Madeni Paralar Müzesi, Kabuklular Müzesi, Resim Müzesi, Silah Müzesi, Astronomi Müzesi ve Deri, porselen ve kristal eşya Müzesi.

Yazın ayrıca Astan Kuds-e Rızavi’ye bağlı diğer kurum ve fabrikaların ziyareti gibi hizmetler de düzenlenmektedir.

4. Urduca konuşan hacılara yönelik özel programlar: Bu programlar Şeyh Hor Ameli Türbesi ve Dar el-Rahman revakı için Pakistan, Hindistan, Bangladeş ve diğer ülkelerden gelen Urduca konuşan hacılar için düzenlenmektedir.

5. Toplu dua ve namazlar: İranlı olmayan hacılar Meşhed’te kaldıkları süre boyunca hacılığın ruhani yönlerinden yararlanmaktadır. Buna paralel olarak onlara bilimsel ve dinsel bir eğitim sunmak için, Dar el-Rahman ve Şeyh Hor Ameli Türbesinde her gün Arapça ve Urduca dillerinde vaaz ve dualar düzenlenmektedir (öğle, ikindi, yatsı ve akşam namazları sonrasında). Azeri dilini kullanan ve diğer milliyetlerden hacılar için de benzer dinsel törenler de düzenlenmektedir.

Yazın, hacıların sayısı arttığında, Kadir Avlusu Arapça dilini kullanan hacılara ayrılmaktadır. Burada vaazlar, dinsel ve toplumsal öneri dersleri ve Kur’an tefsir, Kur’an okuma, İmam Rıza’nın hadisleri ve Farsça eğitimleri verilmektedir.

Astan Kuds-e Rızavi’ye bağlı Kültür Enstitüleri

1. Kütüphane, müze ve arşiv kurumu

2. Malik Ulusal Müzesi (Tahran)

3. İslam Araştırmaları Vakfı

4. Rızavi Kültür Vakfı

5. Kuds Kültür Ensitüsü

6. Sanatsal yaratım ve görsel-işitsel medya Enstitüsü

7. Rızavi İslami Bilimler Üniversitesi

8. İmam Rıza Üniversitesi

9. Beden Eğitimi ve Spor Enstitüsü

10. Halkla ilişkiler genel müdürlüğü

6. Çevrimiçi faaliyetler: Bu müdürlük çevrimiçi diyalog siteleri üzerinden (www.iroimamrezashrine.com), dinbilimi, Kur’an, sosyal işler v.d. konularda uzman ve ustaları davet ederek düzenli programların yürütülmesinden de sorumludur.

7. Abonelerin mektup ve iletilerinin yanıtlanması: İmam Rıza’nın dostları arasındaki bağları daha da pekiştirmek üzere, abonelerin bilimsel ve dinsel sorularını yanıtlamak üzere bir elektronik posta hizmeti oluşturulmuştur.

8. Turist ve hacılara yönelik rehber ve tercümanlar: İslam bir gönül yüceliği ve merhamet dinidir. Bu anlamda İmam Rıza Türbesi bir cömertlik ve dostluk merkezi olmalıdır. Dolayısıyla Astan Kuds-e Rızavi’nin personeli gayrimüslim turist ve ziyaretçilerin de hizmetindedir. Rehberler gayrimüslim ziyaretçilere Astan Kuds-e Rızavi’nin izin verilen alanlarında ve müzelerinde eşlik etmektedir. Bu rehberli geziler sırasında rehberler ziyaretçilere İran ve İslam kültür ve sanatını tanıtmakta ve aynı zamanda bu kutsal yerin manevi yeri hakkında bilgi vermektedirler. Rehberli gezi hizmeti ziyaretçilere İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, Türkçe ve Arapça dillerinde ve ziyaretçilerin İmam Rıza Türbesi içerisindeki tüm ziyaret süresince ücretsiz olarak sunulmaktadır. Uluslararası dillerin çoğuna hakim tercümanlar, hacılara yerinde ya da telefonla hizmet sunmak üzere her zaman hazırdırlar. Bu müdürlüğe bağlı dinsel uzmanlar İranlı olmayan hacıların dinsel yaşama dair farklı sorularına da yanıt vermektedirler.

9. İletişim:

a) Kitap bağışları: Müdürlük kitapların yayınlanması ve tercümesinin yanı sıra, İmam Rıza Türbesi’ni ziyaret eden hacılara armağan etmek üzere kitaplar da satın almaktadır. Bu kültürel ürünler, iletişimi sürdürmek ve bilimsel ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak üzere aynı zamanda abonelere de gönderilmektedir.

b) Medya faaliyetleri: İletişim Müdürlüğü, dinsel yayınların yapımı alanında basın dahil uluslararası radyo televizyon kuruluşları ve uydu yayını yapan kuruluşlar gibi farklı medyalarla işbirliği yapmaktadır.

c) Sergiler: Müdürlük İranlı olmayan hacılara yönelik Türbe içerisinde olduğu gibi yurtdışında da çeşitli sergiler düzenlemektedir.

d) Kolokyum ve konferanslar: İletişim müdürlüğü özellikle bilimsel konularda uzmanlaşan kolokyum ve konferanslar düzenlemektedir.

Kaynak:

İslami İletişim ve İranlı olmayan Hacı İşleri Müdürlüğü

Adres: İslam Cumhuriyeti Avlusu – İmam Rıza Türbesi – Meşhed – İran

Elektronik posta: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Babak Erşadi

(La Revue de Teheran dergisinin Mayıs 2017 tarih ve 138 nci sayısında Babak Erşadi imzasıyla yayınlanan Fransızca yazıdan Türkçeleştirilmiştir)