Skip to main content

Hizbullah yeni bir savaşa hazırlanıyor

Hezbollah bird

Hizbullah Suriye’de üstlendiği görevi tamamlamış ve artık savaş alanında varlık göstermesine gerek kalmamıştır. Böylece Hizbullah Suriye hükümetiyle eşgüdüm içerisinde güçlerinin büyük bölümünü Lübnan’a kaydırırken, Suriye Ordusu askeri gücüne yeniden kavuşmuş ve savaş yeteneğini arttırmıştır. Ancak ABD’deki müesses düzen İsrail’i yeniden Hizbullah’a saldırmaya cesaretlendirebileceği için (2006’da yaşadıkları kötü maceraya karşın), savaşın hayaleti Lübnan’ı hala tehdit etmekte ve güney cephesindeki tedirginlik sürmektedir. Dolayısıyla hangi tehlikeler söz konusudur ve gerçekten de bir savaşın patlak verme olasılığı var mıdır?

 

Lübnan’ın başkentindeki güvenilir kaynaklara göre, Lübnan Hizbullah’ı Suriye’ye istikrar getirmeyi, rejimin yıkılmasını ve yerine tekfirci liderlerin geçmesini ya da çürümüş bir Devletin kurulmasını önlemeyi başarmıştır. ABD, bazı Avrupa ülkeleri ve Ortadoğu’daki başka devletler (Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gibi) Levant bölgesinin denetimini ele geçirmek üzere Suriye’ye gitmeleri için binlerce tekfirciye boş yere yardım etmişlerdir. Hizbullah, Suriye Ordusu, İran ve müttefikleri Rusya ile birlikte hareket edip yıllarca savaşarak ve cihatçılara karşı etkin bir müdahalede bulunarak bu planı bozmayı başarmışlardır.

Dolayısıyla Hizbullah Suriye’deki güçlerinin büyük bölümünü geri çekmiş ve bugün itibariyle jeopolitik koşulların çok da umut vermediği, öngörülerin hiç de iyi olmadığı Lübnan’da konuşlandırmıştır.

Temas kurma imkanı bulduğum kaynaklar, ülkenin kuzeyinde yüz binden fazla cihatçının varlığına karşın artık Suriye’de büyük oranda güç bulundurmanın gerekli olmadığını düşünmektedirler. Öte yandan IŞİD, Suriye’nin Badiya (step) bölgesinde, Fırat’ın Doğu kıyısındaki El-Bukemal yerleşiminin tam karşısında ve ABD işgal kuvvetlerinin koruması altında olduğu Haseke eyaletinde hala büyüklüğü Lübnan topraklarına yakın bir coğrafi bölgeyi denetimi altında tutmayı sürdürmektedir.

Üstelik ABD ve İsrail Suriye’deki işlerini bitirmedikleri ve ülkeyi bölme tasarılarından vazgeçmedikleri için Deraa’da (Suriye’nin Güneyinde) bir tampon bölge dayatılması tehlikesi hala mevcuttur.

Öte yandan Levant bölgesindeki askeri dengeyi değiştirme amaçlı oyun kağıtlarının yeniden dağıtımına yönelik her girişim, ancak başat aktörlerin (ABD, Türkiye, Rusya ve İran) siyasi kararıyla olabilecektir:

1. Cihatçıların yaktığı ateşi « körüklemek » ya da « söndürmek » için gerekli olan kaldıracı elinde bulunduran Türkiye, Rusya ve İran’la açık kart oynuyor gibi görünmektedir.

2. Badiya bölgesinde IŞİD’in denetimi altındaki bölge çöldür (Amerika’nın değil Suriye Ordusunun etkinlik alanı içerisinde bulunan) ve tamamen kuşatılmış durumdadır. Yarmuk ve Hacer-el Esved kampında IŞİD’e saldırma ve ortadan kaldırmaya yönelik planlar tamamlanmak üzeredir ve önümüzdeki aylarda Badiya’yı da içermesi beklenmektedir.

3. Deraa’da, ABD’nin girişimlerine karşın, onlar ya da İsrail tarafından geliştirilen her türlü askeri taktik planın, Suriye’nin siyasi-askeri haritasında bir değişiklik yaratması ya da Şam’daki Suriye hükümetinin iktidar merkezini tehdit edecek boyutta bir tehlike doğurması söz konusu değildir.

Suriye Ordusu İdlib kırsalında, Halep ve Hama illerinde ve Guta’da olduğu kadar, Yarmuk ve Hacer el-Esved kamplarında da zafer üstüne zafer kaydetmektedir. Savaşın son yılında hiç geri çekilmemiş ve yenilgiye uğramamış ve tüm cihatçıları, askeri güç kullanarak ya da siyasi müzakereler yoluyla Türkiye’nin denetimi altındaki Kuzeye sürmeyi başarmıştır. Suriye Ordusu artık rejimin korunması ve varlığını sürdürmesi için değil ama otoritesini genişleterek başarılarına eklenen yeni toprakların kurtuluşunu sağlamak için savaşmaktadır.

İran güçlerine gelince, Suriye hükümetinin iradesine uygun olarak ABD işgal güçleri Suriye topraklarını terk edinceye kadar ülkede bulunmayı sürdüreceklerdir. Bu da ülkedeki İran varlığının ya da İran güçlerinin geri çekilmesi konusunu Hizbullah’ın durumundan daha karmaşık bir duruma sokmaktadır çünkü bu konu İran’la ABD’yi karşı karşıya getiren anlaşmazlığa, Türkiye ile kurulmuş olan dengenin sürdürülmesine ve Rusya’nın Suriye’deki savaşa müdahalesi devam ettikçe Rus Hava Kuvvetlerine destek için kara birliklerinin gönderilmesine bağlıdır.

Hizbullah deneyimli savaşçılarının ve seçkin güçlerinin büyük bölümünü, İsrail’in Lübnan’a yönelik öngörülemez ama olası bir saldırısına karşı önderleri tarafından kritik öneme sahip olduğu değerlendirilen mevzilerde yeniden konuşlandırmak üzere geri çekmiştir.

Güvenilir kaynaklara göre İsrail, Suriye arenasındaki yıldırım hava saldırılarından daha genel topyekun bir savaşa sürüklemek üzere, sürekli olarak İran ve Hizbullah’ı kışkırtma arayışındadır. Yine aynı kaynaklar ABD’deki konjonktürün İsrail’e gerektiğinde savaşa girmesi için yeşil ışık yaktığını düşünmektedirler. Savaşa gerekçe olarak hiçbir zaman belli bir sorunun oluşması beklenmemiştir ve tüm taraflar hazır olduğunda çekmeceden aniden çıkarılması mümkündür. Bir olası savaş senaryosunda, kaynaklara göre ABD, Hizbullah’a karşı saldırıya katılacak olan İsrail unsurlarına uçak gemisi ve destroyer desteği vermeye, Hayfa ve Tel-Aviv’i korumak için bir çelik kalkan oluşturmaya, İsrail’e fırlatılan füzeleri yok etmeye, gizli istihbarat sağlamaya ve hedeflere ilişkin bilgi bankalarını paylaşmaya hazırdır.

Kaynaklara göre Başkan Trump (her türlü askeri saldırıyı finanse etmeyi kabul eden Arap ülkeleri liderlerinin yardımıyla) İran’ı ve onun Hizbullah gibi müttefiklerini bölgede dize getirme konusunda kesin kararını vermiş gibi görünmektedir.

İsrail, Tel-Aviv her ne kadar örgütün Lübnan’daki silahlarını ve askeri gücünü ortadan kaldırma nihai hedefine hiçbir zaman ulaşamayacağını iyi bildiğinden Hizbullah’a karşı açık bir savaşa girmek istemese de, bölgeyi geri dönülemez bir maceraya sürükleyebilir.

Lübnan’ın iç siyasi bağlamı, Fuat Sinyora’nın (ABD ve Suudi Arabistan yanlısı) iktidarda olduğu 2006 yılındaki gibi elverişli değildir. Bugünkü hükümet ve Cumhurbaşkanlık Hizbullah’a karşı değildir ve onu tecrit etmeyi reddetmektedir. Üstelik Başbakan Binyamin Netanyahu, Hizbullah’a karşı kendi siyasi geleceğini ortadan kaldırma olasılığı olan uzun süreli bir savaşa girişmeyi göze alacak bir maceracı olarak tanınmamaktadır. Netanyahu daha çok kışkırtıcı özel harekatlar, güvenlik önlemleri ve blitzkrieg’ler düzenleme heveslidir. Ancak Hizbullah Netanyahu’nun geçmiş uygulamalarına yönelik değerlendirmelere güvenerek hareket ederek risk alamaz. Hiçbir zaman gerçekleşmeyecek ya da hemen yarın patlayıverecek İsrail’e karşı bir savaşa yönelik olarak sahadaki güçlerini hazırlamaya büyük önem vermektedir.

Eliah J.MAGNİER (Beyrut)

(www.ejmanier.com sitesinde 1 Mayıs 2018 tarihinde Eliah J.Magnier imzasıyla yayınlanan Fransızca yazıdan Türkçeleştirilmiştir https://ejmagnier.com/2018/05/01/le-hezbollah-a-accompli-sa-mission-en-syrie-et-se-prepare-maintenant-a-une-guerre-lancee-par-israel-contre-le-liban/ )