Dünya tarihini kim yazıyor?
Tarihe damgasını vuran sekiz sahte bayrak operasyonu
Rusya’nın Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) nezdindeki temsilcisi Aleksandr Şulguin, Pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında 7 Nisan’da Şam’ın banliyösündeki Duma’da gerçekleştirilen sözde kimyasal saldırıyı, egemen bir ülkeye karşı saldırıyı meşrulaştırmak için kullanılan « gerçek bir provokasyon » olarak niteledi. Nitekim Suriye Ordusunu Duma’da kimyasal silah kullanmakla suçlayan ABD, Fransa ve Birleşik Krallık 14 Nisan’da Suriye’ye 100’den fazla füze fırlattı. Üç kişi yaralandı. Söz konusu saldırı OPCW inceleme heyetinin daha Duma’ya varmasından bile önce gerçekleşti.
Batı’nın saldırısından önce Rusya’nın Suriye’deki çatışma halinde olan tarafların uzlaşması için çaba gösteren merkeze bağlı uzmanların sözde saldırı bölgesine gittiklerini ve yaptıkları incelemede toksik madde izine rastlamadıklarını hatırlatalım.
Böylesi provokasyonlar ağır sonuçlara yol açmaktadır. Size geçmişte savaşlara neden olan başka « olaylar » sunuyoruz.
Reichstag Yangını
28 Şubat 1933 tarihinde, Berlin’deki Alman Parlamentosu Reichstag sarayında çıkan yangında bina tamamen tahrip oldu. Olay yerine gelen polis komünist olduğunu söyleyen Hollanda asıllı Marinus van der Lubbe adında genç bir işsizi yakalar.
Nazi yetkilileri Reichstag yangınını Alman komünistlerinin eylemi olarak sunarak siyasi çıkarları için kullandılar. Süresiz olarak bireysel özgürlükleri kısıtladılar ve komünistlere yönelik bir zulüm kampanyası başlattılar.
Nazi komplosundan tek başına işlenen bir suça kadar bu konuda birçok varsayım öne sürülmüştür. Daha sonra düzenlenen bir soruşturma sonrasında Hollandalı komünistin olay yerine geldiğinde binanın birçok yerinde yangının çoktan başlatılmış olduğu ortaya konulmuştur. Özellikle Fransız tarihçi Jacques Delarue, yangının Hermann Göring’in talimatıyla Karl Ernst ve Edmund Heines yönetimindeki bir SA komando grubu tarafından gerçekleştirildiğini tahmin etmektedir.
Irak’a karşı savaş gerekçesi olarak şişecik
5 Şubat 2003’te Amerikan Dışişleri Bakanı Colin Powell Birleşmiş Milletler’de içerisinde anthrax olduğunu söylediği bir şişeciği sallıyordu. ABD’ye göre, içerisinde beyaz pudra olan bir şişeciğin sunulması o dönem Saddam Hüseyin tarafından yönetilen Irak’ın kitlesel imha silahları sakladığını kanıtlamaya yeterliydi.
Bununla birlikte Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri Irak’a yönelik bir askeri müdahaleye yeşil ışık yakmayı reddettiler. Ancak bir buçuk ay sonra Irak’ta « Amerikan-İngiliz harekatı » başlatıldı. Bu iki ülkeye ait beş tümen, Irak’a ait 23 tümenin büyük bir direnişiyle karşılaşmadı. Harekat süresince 9.200 asker ve 7.300 sivil Iraklı öldürüldü. Bugüne kadar Irak’ta biyolojik, kimyasal ya da nükleer silahların varlığına ilişkin hiçbir kanıt bulunamadı.
Irak’a yönelik savaşın başlangıcından bir yıl sonra Bay Powell hataya sürüklendiğini ve yayınlanan verilerin belirsiz ya da değiştirilmiş olduğunu kamuoyu önünde kabul etti.
Mukden Olayı
Mukden (bugünkü Şenyang) Olayı, Asya’da İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcına yol açmıştır. Guandong Japon Ordusunun askerleri, Güney Mançurya Demiryolları adlı bir Japon şirketine ait demiryoluna, 18 Eylül’ü 19 Eylül 1931’e bağlayan gece Mukden çıkışında bir bomba yerleştirdiler. Daha sonra Japonya, Çin’i bu saldırının arkasında olmakla suçladı ve böylece Mançurya topraklarına girişi için bir meşruluk gerekçesi oluştu. Mançurya’nın Japonya tarafından işgali 15 Ağustos 1945 tarihine kadar sürdü.
1945 Potsdam Konferansında varılan mutabakatı uyarınca Tokyo’da kurulan uluslararası Uzakdoğu askeri mahkemesi, çok sayıda üst düzey Japon subayının bu komploda görev aldığını ortaya çıkardı.
Tonkin Körfezi olayları
2 ve 4 Ağustos 1964’te Tonkin Körfezinde yaşanan olaylar Vietnam Savaşının başlamasına neden oldu.
Resmi söyleme göre 2 Ağustos 1964 günü Vietnamlılara ait hücumbotlar, Tonkin Körfezinin uluslararası sularında bulunan Amerikan USS Maddox destroyerine saldırdı. Öte yandan tarihçiler USS Maddox’un kasıtlı olarak Vietnam karasularına girmiş olduğunu tahmin etmektedirler. Olay üzerine F-8 Crusader avcı uçakları USS Maddox’un yardımına gelmiş ve Vietnam hücumbotları tahrip edilmiştir.
Bu olay sonrasında Başkan Lyndon Johnson bir başka destroyere, USS C.Turner Joy’a Maddox’a destek olma görevi vermiştir. 4 Ağustos gecesi Tonkin Körfezine doğru yol alırken, bir fırtına sırasında torpil saldırısına uğradıklarını düşününce çok güçlü bir şekilde karşılık vermişlerdir. Bölgeye acilen sevk edilen uçakların hiçbir düşman gemisine rastlamamış olmasına karşın Washington sözde « saldırı » konusunda bilgilendirilmiştir. 2005 yılında gizliliği kaldırılan NSA belgelerine göre, soruşturmanın başlangıcından itibaren « Tonkin saldırısına » şüpheyle bakılmaya başlanmıştır.
Olay sonrasında Amerikan Kongresinde bir oylama yapılmış ve 7 Ağustos 1964’te Başkan Johnson gerekli görmesi durumunda Vietnam’a yönelik bir askeri harekatı başlatma konusunda yetkilendirildi. ABD 1965 yılında Vietnam’a 200.000’den fazla ve 1966’da bir 200.000 asker daha gönderdi. Howard Zinn’in Amerika’nın halk tarihi adlı eserine göre 1968 başında bölgedeki Amerikan askerlerinin sayısı 500.000’e ulaşmıştı. Savaş on yıl sürdü.
Maine Kruvazöründeki patlama
15 Şubat 1898’de Havana açıklarında bulunan Amerikan Kruvazörü Main, gerçekleşen patlama sonucunda battı. Mürettebatının üçte ikisi (260’dan fazla denizci) öldü. ABD, Küba’yı denetimi altında bulunduran İspanya’yı gemiyi batırmakla suçladı. Bu konuda elde hiçbir kanıt olmamasına karşın çok sayıda gazete İspanya’yı suçlu ilan ettiler.
19 Nisan’da Amerikan Kongresi İspanya’yı Küba’yı terk etmeye çağıran bir karar tasarısını onayladı. 22 Nisan’da Amerikan filosu Havana’yı bombaladı ve 3 Temmuz 1898’de bu savaşta bozguna uğratıldı. İki ülke İspanya’nın Asya ve Latin Amerika’daki sömürgeleriyle (Filipinler, Guam, Porto-Riko ve Küba) olan bağlarını koparan bir barış anlaşmasına imza attılar. Üç eski İspanyol sömürgesi ABD’nin eline geçmiş oldu.
1976’da Amerikan Deniz Kuvvetleri Amirali Hyman Rickover, gerçekleştirilen yeni bir soruşturma sonrasında Maine Kruvazörünün kömür ambarlarında çıkan bir yangın nedeniyle batmış olabileceğini açıkladı.
Mainila Olayı
Ertesinde SSCB ve Finlandiya arasında savaşın (1939-1940) yaşandığı Mainila Olayı 26 Kasım 1939 tarihinde yaşandı. O gün Sovyet yönetimi, saat 16.00 sularında Sovyetlerin 68nci Alayına bağlı dört askerin ölümüne ve dokuz askerin yaralanmasına yol açan yedi adet top ateşini protesto etmek için Helsinki’ye nota gönderdi. SSCB, Finlandiya’dan askeri birliklerini sınırın 20-25 kilometre gerisine çekmesini istedi. Helsinki ise Sovyet birliklerinin de aynı uzaklığa geri çekilmesini talep etti. SSCB, birliklerini Leningrad’a (bugünkü Sen Petersburg) kadar çekmek anlamına geleceği için bunu reddetti. Sovyet askerlerine sınırda gerçekleşecek her türlü saldırıya karşılık verme emri verildi. 8 Kasım’da SSCB Finlandiya ile varılan saldırmazlık paktını feshetti ve dört gün sonrasında Kış Savaşı patlak verdi.
Başka ülkeler bunun Finlandiya’ya saldırmak için kullanılan somut bir kışkırtma olduğunu düşünürken, Sovyet tarihçileri olayların bir Finlandiya saldırısıyla başladığından hiç şüphe etmediler. SSCB’nin yıkılmasından sonra bu konuda Rusya’da başka varsayımlar öne sürüldü. Kimi tarihçiler 68nci Alayın NKVD’ye bağlı bir birimin saldırısına uğradığını düşünürken, bazıları 26 Kasım 1936’da hiçbir topçu ateşinin gerçekleşmediğini ve kimsenin ölüp yaralanmadığını değerlendirmesinde bulunmaktadırlar. Bugüne kadar hiçbir varsayım kanıtlanamadı.
Glewitz Olayı
1939 yılında Naziler tarafından Gleiwitz’te (bugün Polonya sınırları içerisinde, Çekya sınırında yer alan Gliwice) örgütlenen kışkırtmanın İkinci Dünya Savaşını başlattığı düşünülmektedir.
31 Ağustos’u 1 Eylül’e bağlayan gece, tümü Polonya askeri üniformaları giymiş altı Alman askeri serbest bırakılma sözü verilen on iki suçlu eşliğinde Gleiwitz’teki radyo vericisini ele geçirdi. Bunu Alman Nasyonal-Sosyalist İşçi Partisinin Alman üyesi ve Sturmbannführer-SS Alfred Naujocks’un 1945’teki Nüremberg Davasındaki itiraflarından öğreniyoruz.
Himmler Operasyonu olarak adlandırılan sahte saldırının amacı Nazi Almanya’nın Polonya’ya yönelik saldırıyı başlamasını meşrulaştırmaktı.
Saldırganlar Silezya’daki Polonyalı azınlığa Şansölye Adolf Hitler’i devirmek üzere silahlanmaları çağrısında bulunan bir mesaj yayınladılar. Mesaj sadece yerel olarak yayınlanabilmiş, ama bu durum başta sözde Polonyalı saldırganları temsil eden suçluların infazı olmak üzere planın devamının uygulanmasına engel olamadı. « Polonyalıların saldırısına » tanıklık etmek üzere bölgeye gazeteciler taşındı.
Nazi Ordusu, İkinci Dünya Savaşını başlatarak 1 Eylül 1939’da Polonya’ya saldırdı. Alman saldırısı ardından, 3 Eylül’de Fransa ve 4 Eylül’de Büyük Britanya savaşa dahil oldu.
Büyük Roma yangını
Antik çağın en büyük metropollerinden biri olan Roma’yı Miladi 18 Temmuz 64’te vuran yangın, tüm kente yayılarak altı gün yedi gece kadar sürdü. Şehri oluşturan on dört mahallenin üçünün tamamen yıkımına ve yedi mahallede ise çok ağır hasarlara yol açtı. Binlerce insan yaşamını yitirdi.
Daha sonra İmparator Neron şehri yeniden inşa etmek üzere önlemler aldı ancak bu çabaları İmparatorun yangını çıkarttığına ilişkin şüpheleri ortadan kaldırmaya yetmedi. Bu nedenle Neron, Romalı tarihçi Tacitus’e göre Hıristiyanlar tarafından suçlandı. Tacitus ünlü yıllıklarında yangın sonrasında Hıristiyanlara yönelik uygulanan zulme dikkat çekmektedir.
Bu kitap, daha sonra bu olayla Havari Petrus ve Paulus’un ölümünü ilişkilendiren Hıristiyan geleneğine damgasını vurmuştur. Romalı bilgin Suetonius (121 dolayları) bu zulme Neron tarafından alınan önlemler listesinin ortasında yer vermiştir. Tacitus ve Suetonius’un yazdıklarına kimi zaman karşı çıkılmakla birlikte Hıristiyanlara zulüm uygulandığı konusunda kimse şüphe duymamaktadır.
Tarihte yaşanan kışkırtmalar ve günümüzde tanık olduğumuz olaylar arasındaki benzerlikle şaşırtıcı değildir. Büyük Roma yangını sivil halka karşı zalimce uygulamalara yol açtığı gibi, aynı büyüklükteki herhangi bir kışkırtmanın her zaman şiddet eylemlerine ve hatta savaşa yol açabileceği unutulmamalıdır. Hiçbir modern ülkenin kendi ulusal çıkarları uğruna insanlığa bu bedeli ödetmeyeceğini umarız.
İrina DMİTRİEVA
Özgün Kaynak: http://www.entelekheia.fr/huit-faux-drapeaux-qui-ont-marque-lhistoire/
(www.arretsurinfo.ch sitesinde 25 Nisan 2018 tarihinde İrina Dmitreiva imzasıyla yayınlanan Fransızca yazıdan Türkçeleştirilmiştir)