Skip to main content

ABD Rusya'yı işgal ettiğinde

100 yıl önce Amerikan Ordusu Rusya’yı işgal ettiğinde

Bundan tam 100 yıl önce, 15 Ağustos 1918’de Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Amerikanlar Vladivostok’a çıktıktan sonra Rusya ile diplomatik ilişkilerini kestiğini resmen açıkladı. Bu, İtilaf ülkelerinin iç savaş içerisindeki bir ülkeye müdahalesi sürecinin başlangıcı anlamına geliyordu.

Amerikan askerleri Uzakdoğu’da hangi hatıraları bıraktı?

 

« Ulus diye bir şey yoktur »

 

Ekim Devrimi’nden hemen sonra Sovyet Rusya’sı savaştan çekilerek, Doğu Cephesinde Almanya ile ateşkes imzaladı. İtilaf Devletleri buna çok öfkelendiler. Eski imparatorlukta iktidarın bir « Alman taraftarı parti » tarafından ele geçirilmesinin kabul edilemez oluşu gerekçesiyle, Batılı güçler zaten iç ortasında olan Rusya’ya müdahale hazırlıklarına başladılar.

 

ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve müttefikleri Aralık 1917’de, eski Rus İmparatorluğu topraklarındaki menfaat bölgelerinin belirlenmesi ve milliyetçi-demokrat hükümetlerle temas kurulması kararının verildiği bir konferans düzenlediler. Başka deyimle « Batılı ortaklar » gezegenin en büyük devletini aralarında paylaşmayı öngörüyorlardı ve onlara bu konuda Beyaz Hareket’in (Beyaz Ordu) temsilcileri yardımcı olacaktı. İşgalden önce aracılar yardımıyla onlarla temas kuruldu.

 

Ukrayna, Besarabya ve Kırım, Fransa’nın etkinlik alanı içerisindeydiler. İngiltere « Kazaklara ait bölgeler ve Kafkasya », Ermenistan, Gürcistan ve Kürdistan üzerinde hak iddia ediyordu. Sovyet iktidarının ilk yıllarında tarafsızlığını koruyan ABD, sonuç olarak Birleşik Krallık ve Fransa’ya, Rus Primorskiy Krayı’nı « fethetmeleri » konusunda yardımcı olmayı kabul etti. Amerikalılar bir taşla iki kuş vurmak, kendisi gibi « henüz vurulmamış ayının derisine » göz koyan Japonya’yı buraya yerleşmekten alıkoyarak Uzakdoğu’nu zengin kaynaklarına erişmek istiyorlardı.

 

Rusların olası direnişi hesaba katılmamıştı. Müdahale çağrısında bulunan Washington Eyaleti Cumhuriyetçi Senatörü Miles Pointdexter açıkça şunları söylüyordu: « Rusya sadece coğrafi bir kavram haline gelmiştir ve bundan bir adım daha fazlası olmayacaktır. Birlik, örgütlenme ve yeniden düzelme gücü sonsuza kadar kaybolmuştur. Ulus diye bir şey kalmamıştır… » Amerika’nın Rusya Büyükelçisi David Francis de aynı şekilde Rusya’nın işgal edilmesi çağrısında bulunuyordu:

 

« Murmansk ve Arkhangelsk’in Birleşik Krallık ve Fransa’ya bırakılarak, Vladivostok’un kontrol altına alınmasının gerekliliği konusunda ısrarcıyım.»

 

İşgal

 

Daha 3 Ağustos 1918’de ABD Savaş Bakanlığı, General William Graves’e Vladivostok’a 13 ve 62nci Alayları gönderme emri vermişti bile. Ayın ortasında Amerikalılar Uzakdoğu’ya toplamda 8.000’e yakın asker çıkarmıştı. Sefer güçleri içerisinde Kanadalılar, İtalyanlar ve İngilizler de bulunuyordu. Birliğin görevi görünürde Çekoslovak birliklerinin Rusya’nın ortasından geçişini güvence altına almaktı. Gerçekte ise amaçları daha çok ticariydi.

 

« Müdahalede bulunanlar Rus topraklarında sermayelerinin çıkarlarını koruyorlardı, diyor askeri tarihçi Boris Lulin. Altın madenleri, orman, kömür, bütün bunlar için tasarıları mevcuttu. Ülkedeki iç savaşın, sadece dış güçlerin müdahil olması yüzünden bu kadar uzun süreli ve kanlı olduğundan eminim. Çek birliklerinin ve müdahillerin yokluğunda, daha 1918 yılında kan dökülmeden tamamlanırdı. Beyaz Hareket liderleri Amerikan, İngiliz ve Fransızların imtiyazlarını teminat altına alıyor ve imparatorluğun borçlarını ödeme taahhüdünde bulunuyorlardı. Fiili olarak ülke topraklarının kontrolünü yabancılara veriyorlardı ».

 

Amerikan müdahaleciler « davetten » fazlasıyla yararlandılar. Uzakdoğu’dan kereste, kürk ve altın ihraç ediyorlardı. Amerikalı şirketler, Citibank ve Guaranty Trust’ın verdiği krediler karşılığında Kolçak Hükümetinden ticari faaliyetler gerçekleştirme izni aldılar. Bir Amerikan şirketi tek başına Vladivostok’tan ABD’ye 15.700 puds (1 puds = 16,38 kg) yün, 20.500 koyun derisi, 10.200 büyük boy kurutulmuş deri göndermişti. En küçük değeri olan her şey ihraç ediliyordu.

 

İşgalciler, kızıl direnişçileri destekleyen yerel halka karşı acımasızca davranmaktan çekinmiyordu. Uzakdoğu Rus ulusal tarih arşivlerinde « 1918-1920 yıllarında Olga Bölgesinde işkence görev ve infaz edilen köylülere ait tanıklıklar » muhafaza edilmektedir. Bu belgeden bir bölümde şu satırlar yer alıyor:

 

« Amerikalılar I. Gonevtçuk, S. Gorçkov, P. Oparin ve Z. Muraşko adlı köylüleri yakaladıktan sonra, yerel direnişçilerle bağlantılarından ötürü canlı canlı toprağa gömdüler. Direniş E. Boitçuk’un karısına süngüyle vurdular ve bir kanalizasyon çukurunda boğdular. Botçkarev adlı köylünün suratı süngü ve bıçak kullanılarak paramparça edildi: burnu, dudak ve kulakları kesildi, çenesi kırıldı ve yüzü ve gözleri süngülerle delindikten sonra tüm vücudu kesildi. Sviaguino köyü yakınlarında N. Miasnikov adlı köylüye de aynı şekilde işkence edildi ve bir tanığın ifadesine göre canlı canlı önce kulakları, sonra burnu, kolu ve bacakları kesildi ».

 

19 ay

 

Tarihçi Fedor Nesterov « çağlar arasındaki bağ » adlı son kitabında şunları yazdı: « Tüm Sovyet taraftarları, gruplar halinde büyük aşkla “Rusya’nın kurtarıcıları”nın süngülerinin ucunda dövülmüş, kurşunlanmış, asılmış ve suda boğulmuşlardı. Toplama kamplarında açlıktan ölmek üzere ölüm trenleriyle nakledilmişlerdi ». Ona göre, başlangıçta Sovyet iktidarını desteklemeyen çok sayıda köylü, sonunda direnişçilerin saflarına katılarak « ziyaretçilere » karşı ayaklanmışlardı.

 

İşgalcilere karşı direniş yayılıyordu Vladivostok yakınlarında Romanovka Köyü yakınlarında 25 Haziran 1919’da yaşanan çatışma tarihe geçti: İakov Triapitsin komutasındaki Bolşevik birlikler, Amerikan mevzilerine saldırarak 20’den fazla düşman askerini öldürdüler.

 

Kolçak güçlerinin bozguna uğramasından sonra, Rusya’ya yönelik yabancı müdahalesi anlamını yitirdi. Ülkede 19 ay süren varlıkları boyunca Amerikan birlikleri yaklaşık 200 asker ve subayını yitirdi. Son Amerikan askeri 1 Nisan 1920’de ülkeyi terk etti.

 

İç savaşın sona ermesi ve SSCB’nin Amerikalılar ve Avrupalı büyük güçlerin çoğu tarafından tanınmasından sonra bile, hiçbir Batılı siyasetçi Rusya’ya yönelik kanlı seferi mahkum etmemiştir. Egemen bir devletin topraklarının işgali karşısında gösterilen bu ikiyüzlü tavır, « Dünya Krizi » adlı dört ciltlik kitabında Winston Churchill tarafından  ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır.

 

« Müttefikler Sovyet Rusya’ya karşı savaş durumunda mıydılar? » Tabi ki hayır, ama gördükleri yerde Sovyetleri öldürüyorlar, Rus topraklarında fetihçi sıfatıyla bulunuyorlar, Sovyet hükümetinin düşmanlarına silah tedarik ediyorlar, limanlarını ablukaya alıyorlar ve savaş gemilerini batırıyorlardı. Sovyet hükümetini etkin bir şekilde yıkmaya çalışıyorlar ve yıkılması için planlar hazırlıyorlardı. Ama savaş ilan etmek, müdahale etmek ayıptı! Rusların kendi iç sorunlarını nasıl çözeceklerinin hiçbir önemi olmadığını sürekli olarak yineliyorlardı. Tarafsız görünmek istiyorlar ve darbe üstüne darbe indiriyorlardı ».             

(www.fr.sputniknews.com sitesinde 15.08.2018 tarihinde yayınlanan Fransızca yazıdan Türkçeleştirilmiştir https://fr.sputniknews.com/international/201808151037674840-armee-americaine-intervention-russie-histoire/ )