Skip to main content

Paris’te Komünün izleri

18 Mart’tan 27 Mayıs 1871’e dek 73 gün dalgalanan kızıl bayrağıyla Paris Komünü 19ncu yüzyıl sonlarının ve hatta insanlık tarihinin en önemli olaylarından biridir. Paris’te hala ayakta olan birkaç mekan bu dönemin, özellikle de ayaklanmanın son haftası olan ve yaklaşık 50.000 Komünarın ölümüyle sonuçlanan « Kanlı Hafta »nın, yani Versay’a bağlı hükümet birlikleriyle komüncülerin arasındaki kanlı çatışmanın izlerini taşımaktadır.    

Rue Haxo: Rehineler Villası

21 Mayısta Paris’in batıdaki şehir duvarlarındaki bir kapı yıkıldı (ya da olasılıkla ihanete uğrayarak açıldı) ve Versay’a bağlı hükümet birlikleri şehrin işgaline başladı. Öncelikle zengin batı mahallelerine girdiler ve ateşkesten sonra burayı terk etmeyen zengin mahalle sakinleri tarafından sevinçle karşılandılar. Komüncülerin sıkışıp kaldığı çember iyice daralmaya başlamıştı. 1793 Fransız Devrimi sırasında dar sokaklarda direnebilen barikatlar, daha sonra Baron Haussmann’ın planlarına göre yıkılarak genişletilen bulvarlarda hükümet birliklerinin top destekli saldırısı karşısında direnemiyordu. Son Komüncüler de çarpışa çarpışa can vermekteydi. Ele geçirilen tutsaklar kurşuna diziliyor ya da Babylone sokağındaki kışlada kısa bir yargılama sonrasında idam ediliyordu. 23 Mayıs’ta Versay birlikleri birer birer barikatları aşıyor, düzgün kıtalar uzun ve dar sokaklardan Monmartre’a doğru ilerliyordu. Kentin Seine ırmağına göre sağ yakarı direnmeyi bırakmış gibiydi. 24 Mayıs günü Versay birlikleri Louvre’u, Palais Royal’ı tutmuş, sağ yakada bazı sokakları ele geçirmiş, bir süre sonra Panthéon da düşmüş ve Saint-Jacques sokağında acımasız bir kıyıma girişmişlerdi. Kentin sol yakası bütünüyle boşalmıştı. Sağ yakada ise III. Bölgenin bazı noktaları dışında, artık son anlarını yaşamakta olan Komünün son direniş noktası olarak XI. Bölge direnmekteydi. Öte yandan Versay birlikleri önlerine gelen Komüncüyü kurşuna dizmekte, kitlesel infazlar uygulamaktaydı. Komün milletvekillerinden Millière’i Panthéon’un basamaklarında diz çöktürüp kurşuna dizdiler.

11. Bölgede bugün Rue de la Croix-Faubin ve Rue de la Roquette’in kesiştiği noktada yer alan ve idam mahkumlarının kapatıldığı Roquette Hapishanesinde (ki 1851 yılından itibaren Giyotin bu hapishanenin kapısı önüne yerleştirilmiş ve iki yüzü aşkın mahkum burada infaz edilmiştir, bugün yaya geçidinin hemen arkasında asfaltla kapatılmamış, giyotinin yerleştirildiği beş temel taşını görmek mümkündür) rehine olarak gözaltında tutulan 52 kişi, XX. Bölgede Rue Haxo 85 numarada bulunan ve Komünarların karargahı olarak kullanılan bir yapıya getirildi. 34 jandarma, sivil işbirlikçilerin ve 11 rahibin de aralarında bulunduğu 52 rehinenin tamamı, halk mahkemesince suçlu bulundu ve Versay’ın katliamlarına yanıt olarak infaz edildi.  

Daha sonra öldürülen bu rehinelerin anısına 81 rue Haxo'da Notre-Dame-des-Otages kilisesi inşa edildi. Buraya çok yakın olan Belleville mezarlığında infaz edilen rehinelerin gömüldüğü yerde bulunan plaket de görülebilir.

Père-Lachaise Mezarlığı: Federeler Duvarı

Père-Lachaise mezarlığındaki Komünarlar duvarı, özgürlük mücadelesinin simgesi olan Paris Komünü'nün hiç şüphesiz en önemli anma yerlerinden biridir. Rue Haxo'daki olaylardan sonra Komünarlar, ellerinde kalan son toplarla birlikte ayaklanmanın son kalesi olan Père-Lachaise mezarlığına sığınmak zorunda kaldılar. 27 Mayıs'ta mezarlık, federasyonun (Komün askerlerine verilen isim) cephane eksikliği nedeniyle mezarların ortasında bıçaklı silahlarla savaştığı devasa bir savaş alanına dönüşmüştü. Versay askerleri kazandıkları zafer sonrasında 147 direnişçiyi duvar dibinde infaz etti, savaşta ölen diğer komünarlarla birlikte bir toplu mezara gömdü. Olaylardan ancak on beş yıl sonra bu adı alan Federeler Duvarı, bu infazın yapıldığı yerdir. Anı plaketi 1908'de yerleştirildi.

Duvarın karşısında, Paris Komünü sırasında 18. Bölgeden temsilci seçilen ve ünlü Le Temps des Cerises şarkısının yazarı Jean-Baptiste Clément'in mezarı görülebilir. Komün dönemini anlatan ünlü « Kiraz Mevsimi » şarkısının yazarı Jean-Baptiste Clément’ın mezarında kirazlı bir seramik ve açıklayıcı yazılar var. 1866’da yazılmış olan şarkı daha sonra komün sırasında ölen hemşire yurttaş Louise’e adanmış. Mezarlıkta ayrıca Kendisi de komün taraftarı olan ve o kısacık kurtuluş düşünde Paris komününün sanatçılar federasyonunun başına getirilen Gustave Flaubert’in göreve çağırmasıyla, Louvre Müzesinin geçici yöneticisi olan Jules Dalou’nun eseri, komünün fikri önderi Blanqui’ye ait çarpıcı mezar heykeli de görülebilir.

Saint-Paul-Saint-Louis Kilisesi

Marais'te, Saint-Paul-Saint-Louis kilisesinin içinde, binaya girerken sağdaki ikinci sütunda ilginç bir yazı görebilirsiniz: « Ya Fransız Cumhuriyeti ya ölüm! ». Bu devrimci mesaj hakkında çok az şey biliniyor, bunun Versay'ın Paris'e girdiğini duyan ve cumhuriyetçi inançlarını kilise içinde paylaşacak olan bir Komünar'ın işi olduğu sanılıyor. Ayrıca sütun yüzeyinin yazıt seviyesinde daha temiz olduğunu fark edeceksiniz. Bunun nedeni, taştaki mesajın silinmesi için harcanmış olan çabadır. Bütün bu çabalara rağmen Cumhuriyet aşkının bu cenaze ilanı hiçbir zaman ortadan kalkmadı.

Sacré-Coeur Bazilikası

18 Mart 1871'de Adolphe Thiers hükümeti 130 metre rakımlı Montmartre tepesinde, Belleville ve La Villette’de bulunan ve isyancıların elindeki 400 adet topu kurtarmak için orduyu seferber etti. Bu toplar, işçilerden toplanan paralarla Paris kuşatması sırasında dökülmüştü. Birkaç hafta önce Almanlarla imzalanan barış ön hazırlıkları tarafından aşağılanmış hisseden Parisliler, savaş ve şehrin kuşatması sırasında halkın bedelini ödediği silahları teslim etmeyi reddettiler. Hükümet kuvvetleri sabaha doğru, gün ağarmadan, boş sokaklardan geçip Montmartre’e vardı. Bu açık bir kışkırtmaydı, topları korumakla görevli isyancılar yenilince toplar askerlerin eline geçti ve nöbetçilerin bir bölümü öldürüldü. Hükümet birliklerinin bazı gecikmelerden ötürü topları götüremeyişleri işçilerin Montmartre’de toplanması için gereken zamanı sağladı. Hükümet askerleri, halka ateş emri veren General Vinoy’un emirlerine uymadı, general komüncüler tarafından tutuklandı. Yaşanan bu ilk çatışmayla birlikte, burası Paris Komününün başlangıç noktası olmuştur.

Ayaklanmanın patlak verdiği bu yerde, Paris Komünü sonrasında yeni bir « ahlaki düzenin » tesisi için 1873'te Ulusal Meclis’teki muhafazakar ve kralcı bir çoğunluk tarafından oylanan bir kararla Sacré Coeur Bazilikası inşa edildi. Komünün Kızıl bayrağının göndere çekildiği ve komünarların kanının aktığı yere yapılan bu devasa yapıyla Komünün kötü anıları silinmeye çalışılmıştır.

https://www.unjourdeplusaparis.com/paris-reportage/traces-commune-de-paris sitesinden derlenmiştir.