Skip to main content

Filistin, halkı açlıktan ölmeye mahkum edilen « kaybedilmiş bir dava » mı?

Haziran ayının başında 200.000 Filistinli, Dünya Gıda Programı'nın yaşamsal yardımlarından mahrum bırakıldı. Ağustos ayına kadar, BM ajansı büyük olasılıkla Filistin'deki faaliyetlerini tamamen sona erdirmek zorunda kalacak. Bu durum, gün geçtikçe unutmaya başladıkları bir halka gıda yardımı yapmak yerine Kiev hükümetini ve Ukrayna'daki savaşı diplomatik kaynaklardan finanse etmeyi tercih eden Batılıları çok da fazla harekete geçirmiş gibi görünmemektedir.

Geçtiğimiz Mayıs ayıydı. BM Dünya Gıda Programı’nın (WFP) Filistin temsilcisi Samir Abdülcabir tehlike çanları çalıyordu: « Umutsuz zamanlar, umutsuz önlemler gerektirir. En korunmasız ailelerin ihtiyaçlarını karşılamak için sahip olduğumuz sınırlı kaynakları kullanmaktan başka seçeneğimiz yok. Gıda yardımı olmazsa aç kalacaklar. » Sonuç olarak WFP, Batı Şeria ve Gazze'de gıda güvencesizliği içinde yaşayan Filistinlilere verilen gıda yardımı miktarını %20 azaltmaya karar verdi.

BM temsilcisi ayrıca şu uyarıda da bulundu: Haziran ayında WFP, kasasını yeniden toparlayamazsa, yararlanıcılarının %60'ına sağlanan yardımı tamamen kesmek zorunda kalacak.

Bu aşamaya gelmiş durumdayız. BM Güvenlik Konseyi üyeleri tarafından iki hafta sonra bir çözüm bulunması yönünde dile getirilen sofu dileklere rağmen, para kesesinin ipleri geri dönüşü olmayan bir şekilde bağlandı.

Sonuç olarak, ay başından bu yana 200.000 kişi programın dışına çıkarıldı. Kimin hala uluslararası yardıma hak kazanıp kazanmayacağını belirleme tercihi oldukça zor olmuş olmalı, çünkü bundan yararlananlar kendilerini aşırı derecede savunmasız durumda buluyor. Artık Ağustos ayında ortaya çıkmayacak bir ikilemdir bu, çünkü herhangi bir sürpriz olmazsa, WFP Filistin'deki faaliyetlerini tamamen durduracak ve geride toplam 350.000 kişiyi sıkıntılarıyla baş başa bırakacaktır.

Gazze nüfusunun üçte ikisi aç

Yine de bugün Batı Şeria'da ve hatta daha fazla Gazze'de insani durumda yaşanan çöküş uzun zamandır tahmin ediliyordu.

İlk olarak, küresel bağlamın etkisi var: küresel gıda krizlerinin derinleşmesi genele yayılmış durumda ve kamusal ve özel bağışlar bunlar karşısında yetersiz kalıyor. Sebepler arasında, hasadı etkileyen giderek artan aşırı iklim koşulları, aynı zamanda Kovid-19 salgınından bu yana yükselen gıda fiyatları, ardından Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı (yani gezegendeki ekmeklik buğday ambarlardan ilk ikisi) yer alıyor.

İkinci olarak ise yerel bağlamın etkisi: Tsahal'ın askeri saldırıları, yerleşimcilerin ekinleri yok etmesi ve devlet düzeyinde örgütlenen topraklara el konulması süreci yanı sıra Filistin ekonomisindeki çöküş, yeni aşırı sağcı hükümetin kurulmasından sonrasında ortaya çıkmış yeni bir durum değil. Buna, elbette İsrail'in Gazze'ye 16 yıldır uyguladığı ve ekonomisini tamamen boğan sık sık yinelenen bombardımanları ve acımasız ablukayı da eklememiz gerekir.

Gıda yardımının son bulmasının üstüne bir de bombardımanlar

Gıda fiyatları bir yılda %20 artarken, bugün Filistinlilerin %35'i (yani 1,84 milyon kişi) temel gıda ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumdadır. Gazze'de durum daha da korkunç, çünkü BM tahminlerine göre her üç kişiden ikisi düzenli beslenemiyor ve aç kalıyor (Gazze nüfusunun neredeyse yarısının işsiz olduğu düşünülürse bu şaşırtıcı bir durum değil).

WFP, tüm bu insanlar arasında yalnızca en kritik durumda olanlara yardım edebildi. Bu yararlanıcılar için dağıtılan gıda kuponları zaten asgari düzeyde olan gıda harcamalarının ancak yarısını karşılıyordu.

Ay başından bu yana, bunların çoğu yardımdan yararlanamıyor. El Cezire'nin mikrofonuna konuşan Gazzeli anne, geçtiğimiz ay WFP'den yedi çocuğunu doyurmasını sağlayan aylık 108 dolarlık yardımın durdurulduğuna dair bir mesaj aldığını anlattı. Birkaç gün sonra, bir İsrail füzesinin komşularının evini havaya uçurması üzerine o ve ailesi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Hayatlarını kurtarmayı başardılar ama nihayetinde evleri de harabeye döndü.

Batı’nın kinizmi

Gün geçtikçe daha da ağırlaşan bir acil durum içerisinde olmasına karşın Filistin halkının kaderinin daha fazla ilgi uyandırmıyor olması nasıl açıklanabilir? Haaretz gazetesinde yayınlanan röportajda verdikleri yanıtlarda, Batılı diplomatlar ülkelerinin tutumunu Ukrayna'daki savaş üzerinden haklı çıkardılar: Bundan böyle, Avrupa sınırlarını terk eden para, üye devletlerin kendi askeri yeteneklerini artırmak için kullanılmadığında, öncelikli olarak Kiev'e gidiyor…

Yine de yaşamsal öneme sahip olan gıda yardımı, zararına savaşı finanse etme tercihine ek olarak, Batılıların ilgisizliğinin kinizmden başka bir anlama gelmeyen başka bir nedeni daha var. Görüşülen diplomatlardan birine göre, tutumları esas olarak « bölgedeki siyasi gerçeklik ve İsrail ile Filistinli liderler arasında anlamlı bir diplomatik sürece yönelik umutsuzlukla » açıklanıyor. Şunu anlamamız lazım: Kısa veya orta vadede « barışı kolaylaştırıcı » rolünden yararlanma konusunda en ufak bir umudumuz yoksa, Batı Şeria ve Gazze'de olup bitenler bizi ilgilendirmiyor (ve bu da herhangi bir insani nedenden dolayı daha fazla harcama yapmamıza neden olmaz).

Bu arada, WFP’nin Filistinli yetkilileri, önümüzdeki Ağustos ayına kadar işsiz kalmamak için çağrıda bulunmaya devam ediyor. Yıl sonuna kadar dayanmak için 51 milyon doları bulmaları gerekecek.

Amaç: Filistin direnişini kırmak

Bu zorluğa bir de Filistinli mültecilere yardım eden ve mali çöküşün eşiğinde olan BM kuruluşu UNRWA da ekleniyor. Ay başında, önümüzdeki Eylül ayında 140 okul ve 70 sağlık ocağından hizmet sürekliliğini sağlayamayacağını duyurdu.

Bu durum, sadece bazı bağışçıların, özellikle de yaklaşık 153,7 milyon doları dağıtmak için UNRWA'dan « ABD’nin yardımının hiçbir bölümünün askeri eğitim alan ya da bir terör eylemine karışan bir mülteciye yardım etmek üzere kullanılmamasını sağlamak için mümkün olan tüm önlemleri almasını » talep eden Amerika Birleşik Devletleri’nin isteklerini karşılamak için taviz verildiği için yaşanmıyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nin, İsrail'in « terör eylemi » kavramına ilişkin son derece geniş tanımını ne kadar yürekten paylaştığını bildiğimizde, ABD parasının her şeyden önce Filistin direnişiyle yakından veya uzaktan bağlantılı sayılan herhangi bir kişiyi insani yardımdan mahrum bırakmak için bir bahane olarak kullanılacağını anlıyoruz.

Candice Vanhecke

(www.investigaction.net sitesinde 14 Haziran 2023 tarihinde Candice Vanhecke imzasıyla yayınlanan Fransızca yazıdan Türkçeleştirilmiştir https://www.investigaction.net/fr/le-peuple-palestinien-une-cause-perdue-qui-na-qua-mourir-de-faim/ )