
Dans: devrimlerin kıvılcımı
Eylemciler çevreci direnişçilerin buluşmalarına nasıl dans edileceğini öğrenmek için gittiler. Kendini mücadeleye adamış koreograflar, bunun mücadelelere yeniden neşe ve enerji kazandırmak için eşsiz bir uygulama olduğunu söylüyor.
La Couvertoirade (Aveyron), röportaj
Buz gibi rüzgar büyük çadırın brandasından içeriye sızıyor. Ancak kubbenin altında atmosfer oldukça sıcak. « Corps & Graphie 2028 » kolektifinden Tiniou, fütüristik gözlüklerle yaklaşık elli seyircinin önünde kalçalarını sallayarak salınıyor.
« Çok basit bir adım atacağız, diyerek yarı meraklı yarı mahcup bir şekilde karşısında duran kalabalığa öneride bulunuyor. Sağ ayak ileri, geri geliyoruz; sol ayak ileri ve geri geliyoruz. »
Müzik yavaş yavaş kasları gevşetiyor. Yüzler rahatlıyor, omuzlar dönüyor, kalçalar oynuyor. En utangaçlar bile kendilerini oyuna kaptırıyor, kazaklarını çıkarıp oturdukları yerden kalkarak kendilerini sahneye atıyor.
Tiniou bir züppenin yürüyüşünü taklit ediyor, diğerleri hemen onun ardından geliyor. « Bu cake-walk: Kölelerin menuet dansı yapan efendileriyle dalga geçmek için kullandıkları bir dans, diye açıklıyor el sallayarak. Dans siyasettir! »
Kendisine « öfkeli ve endişeli » olarak tanımlayan 30 yaşındaki bu adam « Resis'dance » gösterisini 2022'de, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden kısa bir süre sonra yarattı. Düşüncesi, mümkün olduğu kadar çok insanı zihniyetleri ve siyasi rejimleri tarihsel olarak değiştiren adımlarla tanıştırmaktı.
Direnişçilerin Ağustos ayı başlarında Larzac platosunda düzenlenen çevre toplantılarındaki sunumu sırasında gösteri büyük ilgi gördü.
Genç ve yaşlı, kendine güvenen şovmenler veya Pazar valsçıları, herkes ABD’deki sivil haklar aktivistlerinin dansında kullandığı birkaç twist adımını ya da 2019 yılında Şilili Lastesis tarafından ataerkil şiddeti kınamak için oluşturulan « Un violador en tu camino»nun (« yoluna çıkan tacizci ») koreografisini öğrenebildi.
Tiniou ve hempalarına göre bu sevinç anları aktivizm için yaşamsal önem taşıyor. Gösterinin sunucularından biri olan Manon, « dans, yalnızca güncel olayların ağırlığı altında ezilmemeyi değil, militan çevrelere yeniden neşe getirmeyi de sağlıyor » diyor. Yoldaşı Clara, « yeniden motive ediyor » diye doğruluyor.
Tiniou, « Mücadele süreci sıkıntılıdır, diyor. Ama dansla, neşeyle inanılmaz anlar yaşarız. » Genç adam, örnek olarak, Sainte-Soline'de polisin sert müdahalesinin damgasını vurduğu mega su göletlerine karşı yürütülen mücadele sırasındaki deneyimini anımsatıyor: « Ağzımızı burnumuzu kırdılar. Akşam büyük bir reggaeton [bir Latin Amerika dansı] partisi düzenledik. »
«Travma geçirmiş olmama rağmen yine de mutluydum » diyor. « Bu parti çok önemli. Kantin veya parti düzenlenmediği için yolunda gitmeyen mücadeleler var. »
« Dans edemiyorsam, bu benim devrimim değildir »
Dans ve militanlık arasındaki bağ yeni değil. Gazeteci İris Deroeux'nun La Déferlante dergisinin konuyla ilgili yaptığı araştırmasında dile getirdiği Emma Goldman'ın hikayesi buna tanıklık ediyor. 1931'de, düzenlenen bir partinin tadını sonuna kadar çıkarırken, bu Rus entelektüel ve anarşist, bir yoldaş tarafından çağrılır ve kulağına « uçarılığının davaya zarar verdiği » fısıldanır.
Goldman, « anarşizm gibi güzel bir idealin hayatın, neşenin reddini gerektirmesinin akıl almaz » olduğu söyleyerek yanıt verir. Bu anekdottan, bugün kortejlerde akla geldiğinde yinelenen bir slogan türetilir: « Dans edemiyorsam, bu benim devrimim değildir. »
Bu düşünce, diğerlerinin yanı sıra, 2019'da Attac derneği bünyesinde kurulan ve kadın direnişçilerin toplantılarında da yer alan feminist bir kolektif olan Rosies tarafından somutlaştırıldı. Amerikan ikonu Rosie the Riveter'ın kıyafetini anımsatan işçi tulumlarından tanınan kolektifin üyelerinin, farklı şarkılar ve akılda kalıcı koreografilerle gösterileri ateşlediği biliniyor.
Onlardan biri olan İleana Berteau, « Sadece acı çekerek değil, şarkı söyleyerek de mücadele edebiliriz » diyor. İnançlarımızın cenazesini kaldırmak zorunda değiliz. Rosies’lerle birlikte, umutlarımızın dansını yaparız. »
Remikslenmiş mısralar
Düzenli olarak yağmurun süpürdüğü kum rengi bir çadırın altında, kolektifin Aveyron şubesi otuz kadar meraklı insanı kendi yöntemleriyle eğitmeye çalışıyor. Bir ses sisteminden Rita Mitsouko'nun « Marcia Baïla » şarkısı duyuluyor. Saman üzerinde bağdaş kurarak oturan küçük gruplar, çağrıştırıcı hareketler ekleyerek sözleri yeniden yazmaktan sorumlu.
Altı kadın bir köşede gülüşüyor. Şarkının ilk mısrası kalemlerinin altında, bir darağacının taklit ettiği, ataerkilliye karşı neşeli bir yergiye dönüşüyor. 41 yaşındaki Elsa, « Bunun mısraya en uygun hareket olduğu konusunda hemfikirdik, » diye gülüyor.
Etrafındakiler zıplıyor, ayağını yere vuruyor, kolları havada dalgalar çizerek dönüyor. Atmosferde bir sevinç bulutu uçuşuyor. Yavaş yavaş ortak bir koreografi şekilleniyor.
“Dans ettiğimizde birlikteyiz. İşte mücadele budur, diyor gülümseyerek, kocaman sarı kalplerle süslenmiş kulaklarıyla içi içine sığmayan bir yetmişlik olan Jo. Sahip olduğumuz tüm öfkeden sıyrılmamızı ve devamına izin vermek için onu pozitif enerjiye dönüştürmenizi sağlıyor. »
« Bir şeyi, iyimserliği harekete geçirmem gerekiyordu »
Bazıları için Rosies'in koreografileri, aktivizme doğru ilk adımı atmayı mümkün kıldı. Örneğin, Larzac atölyesinin kolaylaştırıcılarından biri olan Nathalie, onları keşfettikten sonra Attac'a katıldığını söylüyor; Manuela gibi diğerleri de, umutsuzluklarını gömmek için bundan enerji aldıklarını açıklıyor. « Emeklilik yasasına karşı oluşan hareketin ilk gösterileri, bir cenaze törenine benziyordu ve bu da benim içimi karartıyordu. Bir şeyi, iyimserliği harekete geçirmem gerekiyordu » diye hatırlıyor.
Yine Rosies atölyesinde bulunan 26 yaşındaki Louise, burada militan bir aile bulmuş gibi hissettiğini söylüyor: « Sık sık gösterilere tek başıma giderim. Yanlarından geçerken onlara ait olduğumu hissettim. Dans insanları güçlü bir şekilde bir araya getirir. »
Kanıtı: İki saat boyunca senkronize bir şekilde şarkı söyleyip, ellerini çırpıp, ayaklarını yere vurduktan sonra, atölyede bulunan insanlar arasında yavaş yavaş bir bağ kurulur. Elsa, "Yeni tanıştığım Louise ile harika bir öğleden sonra geçirdim," diyerek gülerek ona dostça bir omuz darbesi vuruyor.
« Dans eden bir beden değil, bir topluluktur »
Ileana Berteau, « dans etmek, iş ortamına göre daha az kısıtlanmış bağlar yaratır » diyor. Tek başına mücadele etmek çok zordur, özellikle de bir kadın olarak. Birlikte kendimizi daha güçlü, daha meşru hissediyoruz. Dans eden bir beden değil, bir topluluktur. »
Öyle ki provaların sonunda dansçıları ayırmak birbirinden ayırmak zor görünüyor. Çadırın altında, koreografiler çimleri havada uçuşturarak birbirini izliyor. Bedeni bir coşku duygusu kaplıyor. Müziğin sesi kesilir kesilmez aynı ses yankılanıyor: « Hadi, yeni baştan alıyoruz! »
Hortense CHAUVİN
(www.reporterre.net sitesinde 8 Ağustos 2023 tarihinde Hortense Chauvin imzasıyla yayınlanan Fransızca yazıdan Türkçeleştirilmiştir https://reporterre.net/La-danse-l-etincelle-des-luttes)