Skip to main content

İsrailli işgalciler Batı Şeria’da zeytin üreticilerini yağmalıyor

Hamas’ın saldırısından bu yana İsrailli yerleşimciler ve askerler Filistinli çiftçileri hedef alan saldırılarını arttırdı. Hasadı Filistin ekonomisi ve kimliği için yaşamsal öneme sahip zeytin ağaçlarını tahrip ediyorlar.

« Yerleşimcilerin ve askerlerin saldırısına uğradık, ancak eve dönünce size yazma imkanı bulabildim ». Reporterre bu mesajı, 18 Kasım Cumartesi günü, yapmayı planladığımız telefon görüşmesinden az önce Gassan el-Naccar’dan aldı. Birkaç dakika sonra, 34 yaşındaki Filistinli çiftçi bize uzaktan çekilmiş sarsıcı bir video kaydı gönderdi. Görüntülerde üniformalı silahlı insanların, üzerinde bir tepe lambasının ışıldadığı bir kamyonete büyük boy beyaz çuval bezinden çantalar yüklediğini görüyoruz.

Görüntüler, işgal altındaki Batı Şeria'da Nablus yakınlarındaki zeytin bahçelerinde kayda alınmış. « Bizi çimlere oturttular, her biri 4.000 dolar değerinde olan sekiz zeytin hasat makinesi ve değeri 2.000 doların üzerinde olan yaklaşık 1.250 kg yağlık zeytin çaldılar » diyor. Kaydın sonunda « ama Tanrıya şükür biz iyiyiz, » diyerek bitkin bir şekilde iç çekiyor.

Batı Şeria'da 250 saldırı

Gassan el-Naccar artık buna alıştı. Ekilebilir tepelerin üzerinde yer alan Burin köyü, üç İsrail yerleşimi arasında sıkışmış durumda. Köy, on yıllardır düzenli olarak saldırıların, el koymaların ve yıkımların hedefi oldu. Ancak Hamas'ın İsrail tarafında1.200 kişinin ölümüne yol açan « El Aksa Tufanı » harekatından bu yana yerleşimcilerin ve askerlerin Filistinlilere yönelik intikam eylemleri istikrarlı bir şekilde artıyor.

BM, Gazze'deki 15.000 kayba ek olarak Batı Şeria'da 250'den fazla saldırıyı, binden fazla ailenin sınır dışı edildiğini ve toplam 200 Filistinlinin öldürüldüğünü belgeledi. İsrail'i Batı Şeria'daki Filistinlileri tecrit etmekle, hatta etnik temizlik yapmakla suçlayan Filistinli çiftçi, İsrailli ve uluslararası STK'ların yorumlarına göndermede bulunarak, « Apartheid'den soykırım sürecine geçtik » diyor.

Yerleşimcilerin ve askerlerin öncelikli hedefi zeytin hasadı ve tarımla geçinen köyler. El-Naccar, « topraklarımızdaki binden fazla zeytin ağacının meyvelerini toplamamızı engelliyorlar, hasadımın üçte ikisini kaybedeceğim » diye yakınıyor. Pek çok kişi için olduğu gibi onun için de bunun nedeni açık: Zeytinlikleri yok etmek, çok sayıda Filistinlinin ruhunu da yok etmek anlamına geliyor. Filistinli çiftçi « zeytin ağaçlarımız, onurumuz ve insanlığımızdan geriye kalanı temsil ediyor. Oysa onlar bizi insan yerine koymuyor » diyor.

Yerleşimcilere saldırı silahları

7 Ekim'den sonra İsrail ordusu yerleşimcilere 10.000 makineli tüfek dağıtmak niyetinde olduğunu açıkladı. Aralarından birçoğu bakanlık mevkiinde olan yerleşimciler aşırı sağcı İsrail hükümeti tarafından destekleniyor. « Bugün pek çok yerleşimci ordu [yedek asker] üniforması giyiyor ve askerlerle işbirliği içinde hareket ediyor; artık onları birbirinden ayıramıyoruz » diye anlatıyor.

Filistin-Ürdün STK'sı Arab Group of the Protection of Nature’ün (APN) yerel sorumlusu İbrahim Manasra, saldırganların geniş bir yelpazede farklı şiddet yöntemleri uyguladığını söylüyor. « Keserek, yakarak, sökerek ağaçlara doğrudan saldırmakla kalmıyor, köylerimizi işgal ediyor, evlerimizi yakıyor, su kuyularımıza el koyuyor, tarlalarımıza girip bize hakaret ediyor, vuruyor, aşağılıyor; Öldürülme tehdidiyle erişimimizi engellemek için ağaçlarımıza levhalar asıyorlar » diye anlatıyor.

« Eğer gerçekten topraklarımıza el koymak istiyorlarsa neden bu kadar ileriye gidip ağaçları yok ediyorlar ki? »

Ekim ayının sonunda Nablus yakınlarında Filistinli bir çiftçi göğsünden vurulmuştu. İbrahim Manasra, « fakat en kötüsü, su kuyularımızı ve topraklarımızı herbisitlerle veya endüstriyel kimyasal atıklarla zehirlemeleri. Eğer gerçekten topraklarımıza el koymak istiyorlarsa neden bu kadar ileriye gidip ağaçları yok ediyorlar ki? » diyerek isyan ediyor.

Zeytin hasadı aynı şekilde Filistin’in ekonomik döngüsünde yaşamsal bir anı temsil ediyor. Bu yıl gerçek bir felaket yaşanıyor. 7 Ekim'den bu yana 90.000 zeytin ağacı yakıldı, söküldü veya kesildi, bu da Manasra’ya göre 7 milyon dolarlık net kayıp anlamına geliyor.

« Buna, erişimi engellenen veya el konulan 166.000 zeytin ağacının gelir kaybını da eklemeliyiz. Hasadın yaklaşık %35'inin kaybedileceği tahmin ediliyor » diye ekliyor. Bu, sayılarla ifadesi zor olan bir kayıptır, çünkü İsrail onlara topraklarına erişim izni vermezse, birkaç nesil boyunca yüz binlerce Filistinliyi etkileyecektir.

Tecrit ve aşağılama

İbrahim Manasra, Beytüllahim yakınlarındaki tarım köyü Vadi Fukin'de yaşıyor. İngiliz mandası (1920-1948), ardından 1948'deki « Nakba » (İsrail Devleti'nin kurulması ve « felaket ») sırasında ve sonrasında yine 1967 savaşında üç kez sınır dışı edilen bu bölgenin sakinleri nihayet 1972 yılında orduyla anlaşmaya varıldıktan sonra ata topraklarına geri dönebildiler. İsrail'in 2000'li yıllardan bu yana ördüğü « ayrım duvarı » ile resmi olarak İsrail sınırını belirleyen « yeşil hat » arasında kalan köyün dünyayla bağlantısı kopmuş durumda.

BM'ye göre, 7 Ekim'den önce Filistinli çiftçilerin yolları neredeyse 700 barikat ve kontrol noktasıyla kapatılmıştı. İsrail askerlerinin denetiminden geçmek, onların sorularına ve aşağılamalarına maruz kalmak çoğu zaman üç dört saat sürüyor. İbrahim Manasra içini çekerek, « Köylerimiz birbirinden tecrit edilmiş hapishanelere dönüştü » diyor. « 7 Ekim'den sonra İsrail bize on gün boyunca tam tecrit uyguladı. Sadece kendi topraklarımızda yetişen ürünleri yemek zorunda kaldık, hamile kadınlar doğum yapmak için hastaneye gidemedi » diye devam ediyor.

Batı Şeria'nın büyük bir bölümü İsrail’in askeri işgali altında. Filistin Tarımsal Çalışma Komiteleri Birliği (UAWC) başkanı ve koordinatörü Muayyad Bşarat, « dolayısıyla çiftçilere diledikleri gibi çalışma izni verenler de İsrailliler oluyor » diye açıklıyor. « Oysa yetkililer genellikle onlara hasat için günde yalnızca iki saat ve yılda iki gün veriyor ve bu da işlerinin yürütülmesini fiilen imkansız hale getiriyor. »

« Zeytin ağaçlarımız ruhumuzun bir parçası »

İsrail yasalarına göre, toprak üç yıl boyunca işlenmezse devlete iade ediliyor ve devlet de onu yerleşimcilere dağıtıyor. « Amaç Filistinlileri topraklarını işlemekten caydırmak ve onları sürgüne zorlamaktır. Zeytin ağaçlarımız ruhumuzun bir parçasıdır; onları kaybettiğimizde oğlumuzu, kızımızı kaybetmiş gibi ağlarız » diyor. Bu idari güçlüklerin bir sonucu olarak zeytinyağının fiyatında patlama yaşandı ve litre başına 30 şekele (7,4 €) yükseldi. Muayyad Bşarat, « Filistinlilerin çoğunun artık zeytinyağı almaya gücü yetmiyor, bu çok saçma » diye yakınıyor.

UAWC, çiftçileri yerleşimci şiddetinden korumak amacıyla özellikle uluslararası gönüllüleri davet ederek yıl boyunca kampanyalar düzenliyor. « Biz caydırıcı bir etki yaratmak için devriyeler düzenleyip hasada katılıyoruz. Bu, insani turizm olmaktan çok uzaktır. Gönüllüler düzenli olarak yerleşimcilerin saldırısına uğruyor ya da İsrail'e girişleri yasaklanıyor » diye açıklıyor Muayyad Bşarat. « Bu, ordu içinde ordu anlamına gelmektedir. Tehlike karşısında bu yıl kampanyayı iptal etmek zorunda kaldık » diye yakınıyor.

Ölüme karşı birlik olmak

Durum böyle olunca Filistinli çiftçilere meşru müdafaadan başka hiçbir yol kalmıyor. Peki, makineli tüfeklere karşı ne yapmalı? Gassan el-Naccar, « bu yıl, kurşun yemeden onlara taş atmamız mümkün değil » diye ekliyor. Ona göre önlerinde tek bir seçenek var. « Burin'deki tüm çiftçiler bir araya geleceğiz, yaklaşık otuz kişiyiz ve her birimizin hasadını hep birlikte yapacağız » diye açıklıyor. Yerleşimciler tarafından çalınan zeytin hasat makineleri, çiftçilerin birbirlerine destek olduğu Burin tarım kooperatifine aitti.

UAWC yeni makinelerin satın alınmasına yardımcı olabilecek ve APN de yok edilen ağaçları yeniden dikebilecektir. Kendi kendini finanse eden ve bağımsız olan dernek, « Milyonlarca Ağaç » kampanyası kapsamında yakılan, sökülen ve kimyasallarla zehirlenen 3 milyondan fazla meyve ve zeytin ağacını yeniden dikti. Bu büyük yıkımı engellemek için yeterli değil ama şiddetin ortasında bir umut tohumudur.

Philippe PERNOT

(www.reporterre.net sitesinde 29.11.2023 tarihinde Philippe PERNOT imzasıyla yayınlanan Fransızca haberden Türkçeleştirilmiştir https://reporterre.net/En-Cisjordanie-les-colons-israeliens-pillent-les-cultivateurs-d-olives?utm_source=newsletter&utm_medium=email&utm_campaign=nl_hebdomadaire )