Almanya bir kez daha soykırımı destekliyor
Namibya, Almanya'nın İsrail'in Gazze'de yürüttüğü soykırımı Uluslararası Adalet Divanı önünde savunma kararına sert tepki gösteriyor.
Afrika’nın Güney Batısındaki Namibya’nın Devlet Başkanı Hage Geingob, « Almanya 20. yüzyılın ilk soykırımını, 1904-1908 yılları arasında onbinlerce masum Namibyalının insanlık dışı ve acımasız koşullarda öldüğü Namibya topraklarında gerçekleştirdi » dedi.
« Alman hükümeti bugüne kadar Namibya topraklarında gerçekleştirdiği soykırımın kefaretini tam olarak ödemiş değil. »
Hage Geingob, « Almanya'nın korkunç geçmişinden ders alma konusundaki yetersizliği göz önüne alındığında », Berlin'in « Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere karşı soykırım yaptığı yönündeki ahlaki açıdan sağlam temellere dayanan suçlamayı » reddeden « şok edici kararını » sert bir şekilde kınadı.
Namibya lideri, « Alman hükümeti, Uluslararası Adalet Divanı önünde, İsrail hükümetinin Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki masum sivillere karşı gerçekleştirdiği soykırımsal ve oldukça korkunç eylemleri savunmayı tercih etmiştir » dedi. Hage Geingob, « Almanya, Gazze'deki soykırım ve Holokost’un eşdeğerini desteklerken, Namibya'daki soykırımın kefaretini ödeme taahhüdü de dahil olmak üzere, ahlaki açıdan BM Soykırım Sözleşmesi'ne bağlılığını ifade edemez » diye ekledi.
Berlin'in desteği diplomatik ve hukuki olmanın çok ötesinde. İsrail'in Gazze'de soykırıma başlamasından bu yana Almanya, Tel Aviv'e silah ihracatını on kat artırdı.
Devlet Başkanı Geingob'un açıklaması Namibya devlet başkanlığının resmi web sitesiyle bağlantılı Facebook ve X hesaplarında yayınlandı.
Benzeri görülmemiş ölçekte bir katliam
Geçtiğimiz perşembe günü Güney Afrika Cumhuriyeti, Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı’nda (Dünya Mahkemesi olarak da bilinir) görülen kamuya açık duruşmada çok güçlü dosyasını sundu.
İsrail, Cuma günü, bugüne kadar 23.000'den fazla insanı öldüren, on binlerce kişiyi yaralayan ve Gazze'nin sağlık sisteminin ve diğer birçok sivil altyapısının sistematik olarak yok olmasına yol açan Filistinlilere yönelik kitlesel imhası suçlamasına bir dizi yalan, çarpıtma ve bahaneyle karşılık verdi.
Bunun dışında, enkaz altında binlerce kişinin daha kayıp olduğunu biliyoruz.
Oxfam geçen hafta yaptığı açıklamada, « İsrail ordusu günde ortalama 250 kişi olmak üzere Filistinlileri öldürüyor; bu, son yıllardaki herhangi bir büyük çatışmada günlük ölüm sayısını çok çok üzerinde » dedi.
Merkezi Birleşik Krallık'ta bulunan hayırsever STK’nın tahminine göre, Gazze'de günlük ortalama ölüm sayısı, Suriye'de (günde 96,5 ölüm), Sudan'da (51,6), Irak'ta (50,8), Ukrayna'da (43,9), Afganistan'da (23,8) ve Yemen’de (15,8) olduğu gibi yakın zamanda yaşanan diğer büyük silahlı çatışmalardan önemli ölçüde daha yüksektir.
Oxfam, « zaten korkunç olan bu ölü sayısının üstüne, çok daha fazla insan açlıktan, önlenebilir hastalıklardan, ishalden ve soğuktan ölebilir » diye ekledi.
Oxfam, « uluslararası toplumun, ateşkes çağrılarını engellemeye devam ederken, 21. Yüzyılda bir çatışmadaki en kötü ölüm oranına tanık olması hayal edilemez » dedi.
Almanya bir kez daha soykırımı destekliyor!
Ve yine de İsrail temsilcilerinin, UAD yargıçları önünde kararlılıkla ustaca kurgulanmış olan bu gerçeği reddettiği gün, Almanya, Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı soykırım davasını « temelsiz » olduğu gerekçesiyle reddetti ve Tel Aviv’i desteklemek üzere mahkemeye müdahil olma talebinde bulundu.
Namibya Devlet Başkanı Geingob, Berlin'i « Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'in soykırım eylemlerini savunmak ve desteklemek üzere üçüncü taraf olarak müdahil olma yönündeki rahatsız edici kararını yeniden gözden geçirmeye » çağırdı.
Namibya'nın, Almanya'nın kendisine göstermekten kaçındığı saygıyı Uluslararası Adalet Divanı'na göstermesi için başka iyi nedenleri de var.
Mahkemenin 1971'de Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Namibya'yı işgalinin yasa dışı olduğuna ilişkin kararı, Namibya'nın Avrupalı sömürge yönetiminin barbarlığından kurtuluşu için yürüttüğü ve en sonunda 1990’da İsrail’in müttefiki olan Pretoria’daki beyaz üstünlükçü rejim karşısında elde edilen bağımsızlık ile sonuçlanan uzun mücadelede bir dönüm noktası olarak kabul edildi.
Afrika'da Alman soykırımı
Almanya, İkinci Dünya Savaşı sırasında milyonlarca Avrupalı Yahudi’ye, Roman’a ve diğerlerine uyguladığı soykırımla bilinse de, Devlet Başkanı Geingob'un Almanya'ya hatırlattığı gibi, bu onun ilk soykırımı değildi.
20. yüzyılın başlarında Alman yerleşimci sömürgeciler Afrika'nın çeşitli yerlerinde imha kampanyaları yürüttüler.
Columbia Üniversitesi profesörü Joseph Massad, « Almanlar, 1891 ile 1898 yılları arasında Tanganyika'da, Alman sömürgeciliğine karşı ayaklanan 150.000 kadar Wahehe'yi öldürdüler ve Namibya'da 1904 ile 1907 arasında en az 65.000 Herero'yu (Herero nüfusunun yüzde 75 ila 80'i) ve yaklaşık 10.000 Nama’yı öldürdüler » diyor.
Almanya, silah sağlamak ve milyarlarca dolar önermek de dahil olmak üzere İsrail'e verdiği koşulsuz desteği kimlikçi ve devletçi politikasının merkezi bir unsuru haline getirdi ve Berlin, Filistinlilere yönelik en ufak bir destek ifadesini dahi şiddetle bastırmayı sürdürüyor.
Almanya'nın, İsrail'in o dönemde var olmamasına ve bunun kurbanı olmamasına rağmen, İsrail'e verdiği önemli desteği Holokost'un « tazmini » olarak değerlendirdiğini belirtmekte fayda var. Soykırımcı Alman hükümetinin ve onun II. Dünya Savaşı sırasında işbirlikçi Avrupalı ortaklarının gerçek kurbanları Avrupalı Yahudilerdi.
Almanya'nın 1950'lerden bu yana İsrail'e verdiği « tazminatlar » ve silahlar, İsrail'in Filistinlileri topraklarından mülksüzleştirmeye ve sömürgeleştirmeye devam etmesine ve bugün onlara karşı soykırıma girişmesine olanak sağladı.
Ancak Tel Aviv'in Filistin'in yerli halkına karşı işlediği suçlarla Almanya'nın suç ortaklığının, Avrupalı Yahudilere karşı işlediği suçların « kefareti » olarak sunulmasına izin veren, Alman devletinin tüm Yahudileri İsrail'le özdeşleştirmesinden başka bir şey değildir.
Gecikmiş ve güçsüz bir tanıma
Almanya, Namibya'daki suçlarının soykırım oluşturduğunu gecikmiş de olsa kabul etti. Bir « özür» biçiminde dile getirilen bu itiraf, olaylardan bir asırdan fazla bir süre sonra, Mayıs 2021'de yapıldı.
Ancak, 30 yıl boyunca « kalkınma » projelerine 1,3 milyar dolar gibi gülünç bir harcama yapmasına rağmen Almanya, Namibya'ya tazminat ödemeyi inatla reddediyor. Alman soykırımının kurbanları olan Herero ve Nama halklarının torunları hukuk önünde bu duruma karşı çıkıyor.
Almanya'nın Namibya'ya yapmayı taahhüt ettiği sözde kalkınma yardımının tutarı yılda yaklaşık 43 milyon ABD dolarıdır ve bu, Berlin'in 2022'den bu yana Ukrayna’ya verilen silahlar için harcadığı 8 milyar ABD doları ile karşılaştırıldığında çok cüzi bir tutar oluşturmaktadır.
Almanya'nın Namibya'ya karşı uyguladığı ırkçı çifte standartların ve Filistin'deki Siyonist soykırıma verdiği koşulsuz desteğinin muhtemelen iyi açıklaması, Aimé Césaire'in Sömürgecilik Üzerine Söylev'inde yazdıklarıdır.
Césaire, Avrupalıların Nazizmin kurbanı olmadan önce « onlar onun suç ortaklarıydı; ve ona maruz bırakılmadan önce bu Nazizm’i hoşgörüyle karşıladılar; onu akladılar, görmezden geldiler, meşrulaştırdılar çünkü o zamana kadar sadece Avrupalı olmayan halklara uygulanıyordu » diye yazar.
Massad, « Césaire'e göre Nazi savaşlarının ve soykırımının içe dönük Avrupa sömürgeciliği olduğu gerçeği çok doğru » diye belirtiyor. « Fakat Nazi kurbanlarının beyaz olarak rehabilitasyonundan bu yana, Avrupa ve onun Amerikalı suç ortakları, Kore'de, Vietnam'da ve Çinhindi'nde, Orta ve Güney Amerika'da, orta ve güney Afrika'da, Filistin'de, İran'da, Irak'ta ve Afganistan'da olmak üzere dünyanın hemen her yerinde beyaz olmayan halklara dehşet yaşatan Nazi politikalarını sürdürdüler. »
Bu nedenle Almanya, Avrupalı Yahudilere yönelik endüstriyel ölçekteki cinayetlerden oluşan geçmişinden dolayı sürekli olarak kendi kendini kırbaçlaması ile bugün İsrail'in Filistinliler üzerinde gerçekleştirdiği endüstriyel ölçekli cinayetlere tam destek vermesi arasında en ufak bir çelişki görmüyor.
Ali Abunimah
(www.investigaction.net sitesinde 156 Ocak 2024 tarihinde Ali Abunimah imzasıyla yayınlanan Fransızca yazıdan Türkçeleştirilmiştir https://investigaction.net/lallemagne-soutient-le-genocide-une-fois-de-plus/ )