Fransafrik’in Çad’da yeniden konuşlanması
Jean-Marie Bockel'in Fransız yeni-sömürgeciliğinin Afrika’daki iki kalesi olan önce Fildişi Sahili'ne, ardından da Çad'a gönderilmesi, Nijer, Mali ve Burkina-Faso'nun her türlü Fransız vesayetine karşı tavır almasından sonra Elysée’nin siyaseten yeniden konumlandığını gösteriyor. Macron, yaşananlardan en ufak bir ders bile çıkarmadan, Çad'ın köprübaşı olarak öne çıktığı Batı Afrika'daki geleneksel Fransız askeri varlığını sürdürmekte ısrarlı görünüyor.
2 Şubat'ta Jean-Marie Bockel, Emmanuel Macron tarafından « Cumhurbaşkanının Afrika özel elçisi » olarak görevlendirildi. Atama yazısına göre üstleneceği özel görev « Senegal, Fildişi Sahili, Gabon ve Çad'ı, bu ülkelerdeki Fransız askeri varlığının gelişimi bağlamında desteklemek »tir.
Fransız birliklerinin ülkelerinden geri çekilmesini talep eden ve Fransız askeri varlığına giderek daha fazla düşmanlık besleyen Afrika kamuoyuyla karşı karşıya kalan, Mali, Burkina Faso ve Nijer'deki Fransız başarısızlığını hesaba katmak zorunda kalan Emmanuel Macron, bu nedenle « uyarlamalar » adını verdiği şeyi uygulamaya karar verdi. Yeni özel elçisi, Fransa'nın askeri üslerinin bulunduğu ülkelerin devlet başkanlarına açıklama yapmakla görevli.
Fransa'yı bu ülkelerle buluşturan bağların yeni sömürgeci niteliği, benimsenen yaklaşımdan kaynaklanmaktadır. Müzakere ederek ortak bir politika geliştirmek değil, Paris'te tek taraflı olarak bir strateji belirlemek ve ardından bunu Afrikalı devlet başkanlarına anlatarak dayatmak söz konusudur. Yaklaşımın tek taraflı doğasının bilincinde olan görevlendirme yazısı, bu durumun aşağılayıcı yönünü hafifletmek için şunun altını çiziyor: « eğitim, işbirliği ve teçhizat alanındaki ihtiyaçlarını dinleyerek anlatmak. »
Elysée'nin başlattığı bu girişim, meşrulaştırmaya yönelik söylemlerin ötesinde, acil durumlarda hızla takviye edilebilecek önemli bir mevcudiyet ve altyapıyı korurken, personel sayısını azaltarak bölgedeki askeri varlığı daha az görünür hale getirmektir. Böylece, bir gizlilik stratejisi kapsamında, Fransız varlığına düşman olan Afrika kamuoyunun hassasiyetinin dikkate alınması söz konusu olacaktır.
Fransız-Afrikalı unsurlara güvence
Tabii ki, bu dört ülkenin devlet başkanları bu tek taraflı Fransız reformlarından endişe duymaktadır; çok sayıda Fransız askeri müdahalesinin de ortaya koyduğu gibi, Fransız ordusunun varlığı onlar için halklarıyla sorun yaşanması durumunda olası bir müdahalenin teminatıdır. Jean-Marie Bockel bu nedenle onlara güvence vermekle görevlidir.
Emmanuel Macron her zamanki gibi eylemlerini meşrulaştırmak için oyunu simgesel boyutta oynamayı tercih ediyor. Jean-Marie Bockel'in seçimi bu kuralın bozulmadığını ortaya koyuyor. Gerçekten de Bockel, 2008 yılında Fransız basınındaki tüm önemli başlıklar tarafından medyada « Fransafrik’in Kamçısı » olarak kurgulanmıştı.
Kendisi o dönemde Nicolas Sarkozy'nin İşbirliğinden Sorumlu Devlet Bakanıydı ve yeni yıl kutlamasında « Fransafrik’in ölüm belgesinin imzalanması » çağrısında bulunmuştu. Sözlerine şunları ekliyordu: « Başka bir dönemin uygulamalarına, bazılarının orada burada genel çıkar ve kalkınmanın aleyhinde kullandığı muğlak ve kayıtsız ilişkiler tarzına yeni bir sayfa açmak istiyorum ».
Hiçbir taahhüt içermeyen bu açıklama, Fransa-Afrika ilişkilerinin yeni vizyonunu oluşturacak « dönüm noktası » üzerine onlarca yazı yazılmasına yetti. Oysa yalnızca « değişmemek için değişmek », yani özü daha iyi korumak için biçimi değiştirmek formülüyle özetlenebilecek eski bir tahakküm mantığını ifade ediyor. Fransız Cumhuriyeti'nin tüm cumhurbaşkanları bu şekilde otuz yıldır Fransafrik’e son verme kararlılıklarını ilan edip duruyorlar...
Çad cumhurbaşkanına duyulan hayranlık
7 Mart Perşembe günü Macron'un özel elçisi, görevini hakkıyla yerine getirmek üzere Çad'a resmi bir ziyarette bulundu. « Cumhurbaşkanı Macron benden, Çad'ın kendine özgüllüğünü dikkate alarak yakın istişarede bulunmak ve güven ortamında uyum sağlamak için çalışmamı, Çad'ın savunmasının egemenlik boyutunun güçlendirilmesinin devamı konusunda Cumhurbaşkanı'nın vizyonundan yana tavır almamı istedi. Belli sayıda beklenti, belli ihtiyaçlar olacaktır, daha iyisini yapabiliriz. Elbette kalmalıyız ve kalacağız da » diye açıklamada bulundu Jean-Marie Bockel.
« Açıklamalar yapmaktan » söz eden misyon mektubu ile Çad basınına « Çadlı yetkililerle birlikte çalışmaktan » söz eden açıklamalar arasındaki söylem değişikliğine dikkatinizi çekerim. Bu ziyaret sırasında Fransız elçi ayrıca « Emmanuel Macron ve ben Çad'ın sivil yönetime geçişini hayranlıkla izliyoruz » ifadesini kullandı. Çad Cumhurbaşkanı General Mahamat Déby Itno, babası İdriss Déby'nin Nisan 2021'de ölümünün ardından darbeyle iktidara geldi.
İdriss Déby, otuz yıldan fazla bir süredir Çad'ın cumhurbaşkanıydı ve Jean-Marie Bockel'in anayasayı ihlal ederek iktidara gelen oğluna hayranlık duyarak uğruna savaştığını iddia ettiği Françafrik'in bir simgesiydi. Daha da kötüsü, bu hayranlığın, Çad cumhurbaşkanının 6 Mayıs'taki başkanlık seçimlerindeki bir numaralı rakibi Yaya Dillo Djerou'nun, Macron'un özel elçisinin ziyaretinden yalnızca bir hafta önce suikasta kurban gitmesiyle ifade edilmiş olmasıdır.
Yaya Dillo Djerou, 28 Şubat'ta partisi Sınır Tanımayan Sosyalist Parti'nin genel merkezine düzenlenen saldırıda hayatını kaybetti. Çadlı yetkililer, güvenlik güçlerinin parti merkezine düzenlediği saldırıyı, Şubat ayı ortasında yüksek mahkeme başkanına düzenlenen suikast girişiminin faillerine karşı düzenlediğini belirterek meşrulaştırmaya çalıştı. Djerou suikast girişiminden beri güvenlik güçlerince aranmaktaydı. Aynı muhalifin daha önce Şubat 2021'de evine düzenlenen saldırıda annesini ve oğullarından birini de kaybettiğini anımsatalım.
Afrika diktatörlükleri Paris'in hizmetinde
Senegalli ana muhalefet lideri Ousmane Sonko'nun tutukluluğunun devam etmesiyle de kanıtlandığı gibi, tehlikeli bir muhalifi suçlama veya hapsetme uygulamasının bölgede yaygın olduğunu da anımsayalım. Bu skandal gerçeklere rağmen Macron ve Bockel, Çad’taki söz konusu geçiş sürecine hayranlık duymaya devam ediyor.
Macron'un özel elçisi Çad'a yaptığı ziyaretten önce, bu kez Allasane Ouatara'ya Fransa'nın yeni talimatlarını bildirmek üzere 21 Şubat'ta Fildişi Sahili'ne bir ziyaret gerçekleştirdi.
Yine, Ouattara’nın 2010 yılında Fransız ordusunun Laurent Gbagbo'ya müdahalesi ve tutuklanmasının ardından iktidara geldiğini anımsatalım. Ouattara o günden bu yana, çeşitli Afrika oluşumlarında Fransız çıkarlarının ateşli bir savunucusu oldu. Özellikle Burkina Faso ve Mali'deki yurtsever darbelere karşı tehditleri ve bu ülkelerin halklarına yönelik skandal yaptırımlarla öne çıktı.
Fildişi Sahili'nde Macron'un özel elçisi « yeniden şekillendirme » terimini kullanmayı tercih ediyor: « ‘Yeniden şekillendir’ terimi bana doğru terim gibi görünüyor. Buradaki düşünce, önerilerle gelmek, karşı tarafı dinlemek ve ardından iki taraf için kazan kazan anlamına gelecek bir anlaşmayla sonuçlanan bir diyalogdur. »
Çad'da 1000, Fildişi Sahili'nde ise 900 Fransız askeri barındıran bu iki ülke, bölgedeki Fransız varlığının askeri altyapısını oluşturuyor. Fransız üsleri bulunan diğer iki ülke olan Senegal ve Gabon'daki toplam asker sayısı ise yalnızca 600’dür.
Paris'in önerdiği reformlar, Fransafrik'ten kopuş ya da doktrin değişikliği anlamına gelmekten daha çok, bölge halkının reddettiği askeri varlığın sürdürülmesine yönelik bir makyaj yenileme girişiminden başka bir şey değildir.
Saïd BOUAMAMA
(İnvestigaction sitesinde 14 Mart 2024 tarihinde Saïd BOUAMAMA imzasıyla yayınlanan Fransızca yazıdan Türkçeleştirilmiştir https://investigaction.net/redeploiement-de-la-francafrique-au-tchad/)