Golan duvarını yıkmak

Osman Soysal tarafından tarihinde yazıldı. Kategori: Muhtelif.

  Geçtiğimiz günlerde Berlin Duvarı’nın çöküşünün 25nci yılını kutladık: bundan on beş yıl önce, Berlinliler kentlerinin süper güçler tarafından bölünmüşlüğüne son verdiler ve böylece Demokratik Almanya Cumhuriyetinin başkentini Batı Berlin ile birleştirdiler. Berlin duvarının yıkılışı, 21nci yüzyılın gezegenimizde özgürlüğün önünde engel oluşturan tüm duvarların yıkılacağı bir yüzyılın müjdecisi olmalıydı.

 

 

Ama bunun tam olarak tersinin yaşandığını gördük: yüzyılımız ne yazık ki duvarların ve birçok insanın yollarını kesen ve milyonlarca kişiyi hapseden sınırların, engellerin hızla arttığı ve yaygınlaştığı bir dönem oldu.

Kanlı Sicilya (Lampedusa) ya da Cebelitarık boğazı olsun, utanmadan “Avrupa Kalesi” adını verdikleri yer, yöneticilerinin yıkım ve sefaletten kaçanlar için aşılmaz özellikte olmasını istedikleri engellerle çevrildi.

Hayır, 21nci yüzyıl duvarların yıkıldığı değil ama tam tersine, sermaye ve malların değil insanoğlunun serbest dolaşımına yönelik engellerin arttırıldığı bir dönem.

Bu duvarlardan biri de, Filistin topraklarını bölen ve aileleri birbirinden, köylüleri topraklarından ve binlerce yurttaşı ihtiyaç duydukları yaşamsal kamu hizmetlerinden ayıran duvarıdır. Sadece duvar olarak 8 metre yüksekliğinde olmasına karşın güvenlik yolları, çit ve tel örgü sistemiyle birlikte 100 metre genişliğinde bir alanı kaplayan « utanç duvarı » ya da « ayrımcılığın duvarı » işgal altındaki Batı Şeria’nın her yerinde mevcut.

Bu kez, çoğunlukla unuttuğumuz ama yine aynı şekilde tel örgü, elektronik çit, mayın tarlaları ve askeri devriyelerle korunan, Golan bölgesini Suriye’nin geri kalanından ve sakinlerini de vatanlarından ve çoğu zaman ailelerinden ayıran, daha farklı bir duvardan söz etmek istiyoruz.

Golan yaylasının 1967’de işgali ve 1981’de İsrail topraklarına katılması süreci yaklaşık 16.000 Suriyeliyi topraklarından etti. Ama işgalci güçlerin çok istemesine karşın bu insanların aralarındaki bağlar hiç kopmadı.

Bunun kanıtı, « çığlıklar tepesi » adı verilen yerde, Majd-el-Şam, Massade, Buqata ve Eyn Kiniye sakinleri, Suriye tarafında kalan yakınlarıyla megafonlarla haberleşiyor, düğünlere ve diğer aile kutlamalarına -uzaktan- katılıyor ve son gelişmeleri birbirilerine bu şekilde aktarıyorlar. Bazen, Suriye’ye arazisini işgal edilen topraklardan ayıran “no man’s land” yasak bölgeye giren bir İsrail devriyesi, birkaç dakikalığına bu temasa engel oluyor.

Dinlerini kimlik olarak referans alarak İsrail’de onlara « Dürzi » dense de, onlar inatla yüksek sesle Filistinli kimliklerine sahip çıkıyor ve İsrail işgali altında geçen 45 yıldan sonra, kendilerini vatanlarından ayıran bu duvara aynı kararlılıkla karşı çıkıyorlar. Bunun için 1981 yılında zorla İsrail uyruğuna geçirilmeleri girişimine karşı gerçekleştirdikleri ve zaferle sonuçlanan genel grevi anımsamak yeterli olacaktır.

Bugün daha çok Suriye’yi parçalara bölen iç savaşla ve IŞİD işgaliyle meşgul olmalarına karşın, Golan’daki Suriye vatandaşları da İsrail varlığına en az diğer işgalciler kadar karşı çıkıyor ve yeniden anavatanlarıyla birleşmek üzere mücadele ediyorlar.

Berlin Duvarının yıkılışının 25nci yıldönümünü kutladığımız bugünlerde, Suriye topraklarını bölen bir duvarın varlığını unutmamalıyız ve tüm Suriyelilerin, özellikle de Golan Tepesi sakinlerinin İsrail’in oluşturduğu duvara karşı ve Kuzey Golan halkının anavatanları Suriye topraklarına yeniden katılmaları için yürüttükleri mücadeleyi desteklemeliyiz!

Özgün kaynak : Alternatif Bilgi Merkezi (Alternativenews.org) 

(Investig’Action www.michelcollon.info sitesinde Michel Warschawski imzasıyla 10 Kasım 2014 tarihinde yayınlanan yazıdan Türkçeleştirilmiştir www.michelcollon.info/Demanteler-le-Mur-du-Golan.html?lang=fr )