Şehit Samir Kantar
SAMİR KANTAR Spice füzesiyle vuruldu. İsrail onu neden infaz etti?
İsrail zindanlarında uzun süre tutuklu kalmış Lübnanlı direnişçi Samir El Kantar, Şam’ın banliyösü Ceramana’daki binada, İsrail’in yerden havaya SPICE-2000 tipi füzesiyle vurularak öldürüldü.
Resmi kaynaklarca teyit edilmeyen ama Lübnan gazetesi Assafir’de Lübnanlı emekli General Elias Ferhat tarafından bildirilen haberde Ferhat varsayımını neye dayandırdığını açıklamadı. Aynı şekilde ölümcül saldırının yaşandığı yerde yapılan araştırmalara ilişkin henüz herhangi bir resmi bir bilgiye de ulaşılmadı.
İsrailli Rafael şirketi tarafından üretilen Amerikan-İsrail ortak yapımı füze, Lübnanlı askeri uzmana göre, 3 metrelik sapma hassasiyetiyle mükemmele ulaşan isabet oranıyla ünlü. Bu nedenle çoğu zaman büyük hassasiyet gerektiren saldırılarda kullanılmaktadır.
Optik teknolojisi hedeflerin belirlenmesini kolaylaştırırken, uzaktan kumanda yeteneği, GPS sorunlarının üstesinden gelinmesini ve her türlü hava koşullarında kullanımı imkanı tanımaktadır.
60 km menzilli bu model ve ilk olarak F-15 ve F-16 uçakları tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Sığınakların içerisine girdikten sonra patlama yeteneğine sahiptir.
Öte yandan bu füzeyle yapılan bir atışın isabetli olabilmesi için iki veriye ihtiyaç vardır: Birincisi, sahada hedefin konumunu tam olarak belirleyebilmek için istihbarat işlevini görecek olan insan istihbaratıdır. İkincisi ise taşınabilir aygıtıyla, GSM, internet, What’s up, Instagram, Twitter, Facebook ya da diğer kanallardan hedefin yerini belirleme teknikleri kullanarak elde edilen bilginin hızlı bir şekilde aktarımı.
Elias Ferhat, bu silahın başka direnişçiler için de kolaylıkla kullanabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Hizbullah, Kantar’ı İsrail’in öldürdüğünden şüphe etmiyor. İsraillilerin resmi olarak üstlenmemiş olması Siyonist devletin rakiplerini yok etmek için işledikleri cinayetlerde hep kullandıkları bir yoldur. Kantar’ın durumunun bir istisna oluşturmaması gerekir.
Ayrıca, Siyonist devlete gerekçe oluşturan ve cezasız kalmasını sağlayan girişimlerden biri olarak, Kantar ilginç bir şekilde geçen Eylül ayında ABD tarafından yayınlanan teröristler listesine eklenmişti. Öne sürülen gerekçe ise ilginçti: « İran ve Suriye’nin yardımlarıyla, Golan platosunda bir terörist altyapısının oluşturulmasına kilit rol oynamıştır ».
Bunu gerçi Kantar da gizlemiyordu: 2008’de serbest kaldığından beri sürekli olarak, kıvançla « Filistin’i bir gün geri dönmek üzere terk ettim » diyordu.
Geçen ay, El Mayadeen televizyonuna verdiği son röportajda, 1967’den beri Siyonist Devletin işgali altında olan Suriye’ye ait Golan platosunun kurtuluşuna yönelik olarak, Suriye bir direnişçi birimin kuruluşuna katkıda bulunduğunu açıklamıştı. O dönemde, İsrail’in kendisini ortadan kaldırmayı başarması durumunda bile kimsenin bu birimin oluşumunu engelleyemeyeceğini bildirmişti.
Lübnanlı Dürzi Şehit Samir Kantar öldürüldüğünde 53 yaşındaydı. 14 yaşında FKÖ saflarına katıldı. 22 Nisan1979 yılında, dört FKÖ gerillası tarafından lastik botla İsrail topraklarına sızarak düzenlenen Nahariye gerilla harekatına katıldığında henüz 16 yaşındaydı. Harekatın amacı İsrailli askerleri kaçırıp örgütün tutsak gerillalarıyla değiş tokuşunu sağlamaktır. Siyonist devletin güvenlik birimlerinin plaja yaptığı baskında, gerillanın aldığı rehinelerin ikisi, bir İsrail polisi ve iki FKÖ gerillası ölür. Samir Kantar ve Ahmet El Barass tutsak düşerler.
1980 yılında görülen davada Samir Kantar beş kez müebbet ve 47 yıl hapse mahkum edilir. İsrail zindanlarında geçirdiği süre içerisinde onlarca kez açlık grevine gitti. 19 gün sürdürdüğü bir açlık grevi sonrasında uzaktan eğitim hakkını elde etti. 1992 yılında Tel-Aviv Üniversitesi’ne kayıt olur ve edebiyat ve sosyoloji bölümünden mezun olur.
Hizbullah Direniş Örgütüyle Siyonist İsrail devleti arasında yıllar süren müzakereler sonucunda bir esir değişimi gerçekleşir. Kaçırılmaları 2006’da İsrail-Lübnan çatışmasının başlamasına neden olan iki İsrail askerinin cesetleri karşılığında 200 Filistinli ve Hizbullah savaşçısının cesedi ve aralarında Kantar’ın da olduğu dört tutsak Hizbullah direnişçisi serbest bırakılır. Kantar’ın dönüşü sırasında 18 Temmuz 2008’de El Cezire televizyonundan naklen yayınlanan büyük bir kutlama düzenlenir. Hatta birkaç gün sonra El Cezire televizyonu İsrail’den özür dilemek zorunda kalır.
Kantar cinayetinde bir diğer çarpıcı bulgu da emperyalist saldırıyı Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Suriyeli bir tugayın üstlenmesidir. Suriye’deki isyanın başlangıcından beri, saçma sapa kuramları, You Tube’a yükledikleri görüntülerle dikkat çeken örgüt inandırıcı görünmüyor.
Bununla birlikte, batılıların desteklediği ve Suriye’nin güneyinde, işgal altındaki Filistin’le sınırı olan önemli bir bölgeyi El Kaide’nin kolu El Nüsra Cephesi ile birlikte denetiminde tutan, Suriyeli isyancılardan oluşan milislere yüklenen rolü tüm açıklığıyla bize göstermektedir: düşman İsrail Devletini korumak.
ÖSO (İng.ASL), kısaltmasında aynı harfleri taşıyan ve Lübnan’ın güneyinde aynı görevi üstlenen ve mensuplarına « kum torbaları » denilen bir başka milisi, Güney Lübnan Ordusunu (ALS) aklımıza getiriyor.
(www.almanar.com.lb sitesinde Fransızca yayınlanan Fransızca yazıdan ve farklı kaynaklardan derlenerek Türkçeleştirilmiştir http://www.almanar.com.lb/french/adetails.php?eid=274965&cid=18&fromval=1&frid=18&seccatid=37&s1=1)