Darbe karşıtı demokratlar
Erdoğan’ı darbecilere karşı destekleyen « demokratlar » kimdir?
Türkiye’de 15 Temmuz askeri darbesinin başarısızlıkla sonuçlandığının açıklanmasından sonra, birçok seçilmiş Belçikalı, darbeci tanklara karşı « yurttaş seferberliğini », « mertliğini » ve « Türk halkının kahramanlığını » selamlamak üzere tavır aldı. Peki ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemek için sokağa inen « Türk halkı » tam olarak kimlerden oluşmaktaydı? Bunu anlamak için, RésistanceS.be gazetesi Türk asıllı gazeteci Bahar Kimyongür’le bir mülakat gerçekleştirdi. Kimyongür’e göre sokaktakiler, İslamcıların ve aşırı sağ eylemciler tarafından desteklenen iktidar partisinin eylemcileri. Hıristiyan kiliseleri, Müslüman Alevi azınlığın ve Suriyeli sığınmacıların yaşadığı mahalleler darbe karşıtlarının hedefi oldu. Bunlar gerçekten de demokrasi taraftarları mı?
« Bu sabah darbecilerin başarılı olamadığını görünce rahatladım » diye yazıyordu, ECOLO’nun belediye danışmanı Facebook hesabının « günlüğünde ». Bu pazartesi, bu sosyal ağ üzerindeki « arkadaşlarından » biri aşağıdaki yorumu yazıyordu : « Erdoğan, eğer gerekirse ülkesinin istikrarını. hukuk Devletini zor kullanarak sağlar. Türk halkı Erdoğan’ı destekliyor, Avrupalı yurttaş ile Türk yurttaşının hukuk önünde eşit olması için mücadele eden Erdoğan’a aferin diyorum.» Aynı ilçede görev yapan, ama bu kez Sosyalist Parti (PS) üyesi olan bir başka belediye danışmanı, darbe girişiminin duyurulmasından birkaç dakika sonra, Facebook hesabında, bir tankın önüne yatan bir Türk vatandaşının fotoğrafını, kendi yorumuyla birlikte yayınladı: « Türk halkının darbeciler karşısındaki kahramanlığını ortaya koyan arşiv fotoğraflarından biri ». Erdoğan’ın devrilmesine yönelik askeri darbe girişiminin başarısız olmasından birkaç saat sonra da aynı kişi yine Facebook’ta şunları yazar: « Bu ne mertlik! Türk halkına saygı duyuyorum. Dünyanın diğer yerlerinde de görmeyi çok arzu ettiğimiz bir yurttaş seferberliği » .
Limburg ilinden CD&V (Flaman Hıristiyan Demokrat) üyesi bir genç yazar, Cumartesi sabahı Facebook hesabında şunları yazıyordu: « Bir grup isyancı askerin askeri darbe girişimi başarısızla sonuçlandı. Türkler kitlesel olarak karşılık verdi ve demokrasi zafer kazandı! ».
Türkiye’de aile ziyaretinde olan, Brüksel’in Saint-Josse ilçesinin Sosyalist Partili Belediye Başkanı Emir Kır’a, « Le Soir » gazetesine verdiği ve Cumartesi günü gazetenin internet sitesinde yayınlanan mülakatında şunları söylüyordu: « Darbe olduğunda, insanlar demokratik kurumları hep birlikte korumak için her yerde sokağa indi. Türkiye zorlu bir dönemeci aştı, bu bunun işareti, kendini demokratik yollardan ifade etti, bu bence önemli. Cuma akşamı ve gece boyunca halkın gösterdiği tepki beni çok etkiledi. Ve hala da devam ediyor. Halk demokratik teyakkuz durumunda. Sırasıyla Başbakan, Cumhurbaşkanı ve muhalefet lideri tarafından yapılan çağrılara mükemmel bir tepki verdi. Düzen içerisinde, inançla tepki verdi.»
Özetlersek, Belçika’daki seçilmişlerin kamuoyu önünde yaptıkları bu beyanatları temel alırsak, Türk demokrasisini kurtaran halk olmuştur. Tabii ki burada somut olayların ideolojik olarak okuması söz konusudur. Bir başka bakış açısını öğrenebilmemiz için RésistanceS.be gazetesi Bahar Kimyongür ile bir mülakat yaptı. Türk asıllı ilerici gazeteci ve militan Kimyongür, medyalarımızda, örneğin « Le Soir » ve « L’Echo » gazetelerinde, Türkiye’deki siyasi durum ya da Suriye’deki savaşla ilgili olarak sık sık görüşlerine yer verilen biri.
Bahar Kimyongür, bu Pazar günü yaptığımız mülakatta, esas itibariyle Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) militanları olduğu gibi, Müslüman Kardeşler, IŞİD’e bağlı selefiler, aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve paramiliter örgütü Bozkurtlardan oluşan darbe karşıtlarının kulislerinin ayrıntılarını ortaya koyuyor.
Bunlar gerçekten de demokrat mı? Tespitimiz şu ki, Erdoğan taraftarlarının gerçek siyasi niteliğine ilişkin bilgiler, Türk demokrasisini korumaya gelen halka hayranlıklarını ifade etmeyi tercih eden Belçikalı PS, ECOLO ve CD&V seçilmişleri tarafından gölgeleniyor.
Bahar Kimyongür’ün mülakatı
RESİSTANCES.BE : 15 Temmuz’daki askeri darbenin başarısızlığından ve darbecilerin yakalanmasından sonra, Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha, silahlı kuvvetler ve adalet teşkilatı içerisindeki her eğilimden muhaliflerini tasfiye etmek için bunu fırsat olarak kullanıyor. Bastırma hareketi de aynı şiddette olacak ve sendikacılar, sol partiler, gazeteciler ve aleviler gibi diğer rejim muhaliflerine de saldıracak mı?
BAHAR KİMYONGÜR: Askeri darbenin duyurulmasının üzerinden birkaç dakika geçmişken, Süper Cumhurbaşkanı Erdoğan, taraftarlarınca ulusun « Başkomutanı » olarak ilan edildi. Cuma akşamı, Face Time uygulamasıyla halka seferberlik emrini verdiğinde, « Allahu ekber » diye bağıran Cumhurbaşkanının çapulcu takımı « hain kafir » avı için sokağa indi.
Darbenin başarısız olmasından sonra, resmi olarak « ulusal demokrasi gününü » kutlamak ama gerçekte mevcut iktidarın muhalifleriyle hesaplaşmak için sokakları işgal etmeyi sürdürmüşlerdir.
Böylece, Erdoğan taraftarı gruplar, itaatsizlikleriyle bilinen, solcu Alevilerin yaşadığı Gazi gibi mahallelere saldırmayı denediler. Mahalle sakinleri İslamcıların ve aşırı sağcı « bozkurtların »saldırılarını engellemek için barikat kurmak zorunda kaldılar. Okmeydanı, İkitelli ya da Armutlu gibi İstanbul’daki diğer ilçelerde de benzer baskın girişimlerine tanık olundu.
Moda gibi daha lüks mahallelerde, Erdoğan taraftarları masada oturan gençlere bira içtikleri için saldırdılar.
Ankara’da, Suriyeli sığınmacılar yabancı düşmanı saldırıların kurbanı oldular. Bu Vandalizm eylemleri, Bozkurtların saldırılarından korunmak için bazı esnafların vitrinlerine « bu dükkanın sahibi Türktür » gibi daha önce görülmemiş duyurular asmalarına neden oldu.
Yine başkent Ankara’da, gar yakınında bulunan ve IŞİD’in saldırısında ölenlerin kurbanlarını anısına yapılan anıta da, Erdoğan’ın sokağa saldığı serserilerce zarar verildi.
Malatya’daki Paşaköşkü Mahallesinde, Erdoğan’ın aynasızları, darbe karşıtı gösterilere katılmadıkları için Alevi yurttaşları azarladılar. Suriye sınırına yakın Antakya’da bulunan Armutlu ve Sümerler adlı iki Alevi mahallesinde, ellerinde sopa ve bıçaklar bulunan katiller, halkı dehşete düşürmek için « Allahu ekber » çığlıkları atarak motosikletle turlar attılar.
Malatya’da biri Protestan ve Trabzon’da biri Katolik olmak üzere iki Hıristiyan kilisesi de Erdoğan’ın « demokratik birliklerinin » saldırılarından nasibini aldı.
Kısacası, gerilim dorukta. Aleviler, katliamların işlendiği 70’li yıllarda ya da 1993’te Sivas’ta, otuz üç alevi aydının ölümüyle sonuçlanan Madımak Otelindeki yangın sonrasında olduğu gibi yeni bir zulüm dalgasının yaşanmasından kaygılanıyorlar.
RESİSTANCES.BE : Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan gece darbecilere karşı çıkmak için sokağa inen Erdoğan taraftarları arasında, AKP militanları dışında, Bozkurtlar ve Milliyetçi Hareket Partisinin (MHP) eylemcileri de vardı. Türk aşırı sağının mevcut iktidara verdiği desteğe ilişkin daha somut bilgilere sahip misiniz?
BAHAR KİMYONGÜR: Erdoğan’ın siyasi oluşumu Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) arasında temelde bir fark yok. Bu iki siyasi oluşum, ortak seçmenlere ve Türk-Sünni yönü çok güçlü bir duygu üzerinde kurulan benzer ideolojilere sahiptirler.
Birleşik kaplar kuralındaki gibi, oylar birinden diğerine akabiliyor. Zaten bugünkü AKP’nin birçok kadrosu ve üyesi faşist parti MHP’nin eski kadroları. MHP’nin kurucusu ve önderi Albay Alparslan Türkeş’in öz oğlu Tuğrul Türkeş, bugün AKP hükümetinin Başbakan Yardımcısıdır.
Erdoğan’ın partisi, en liberalinden en ırkçısına kadar, ama tümü aynı zamanda açıkça İslamcı olan milliyetçi sağın farklı akımlarını bünyesinde toplayan bir gökcismidir. Bu arada Erdoğan’ın, Kürt halkına yönelik olarak yürüttüğü savaşta MHP’nin tam destek aldığının da altını çizmeliyiz.
RESİSTANCES.BE : Erdoğan taraftarı göstericilerin arasında selefi eylemcilerin ve Türk Müslüman Kardeşler cemaatinin üyelerinin de olduğu gözlendi. Milliyetçi aşırı sağın ve Sünni Müslüman gericilerin Cumhurbaşkanı için işbirliği yaptıklarını söyleyebilir miyiz?
BAHAR KİMYONGÜR : Kesinlikle. Her ne kadar faşist hareketin bir bölümü Arap-Müslüman kültürü reddediyor ve daha çok Turancılığı referans alıyor olsa da, İslam öncesi Türk kimliğini yücelten ırkçı ideoloji, laik, Kürt ya da Alevi göstericileri dövmek için sokağa inmek söz konusu olduğunda, Bozkurtlar söylemlerini kaygılanmadan « cihatlaştırıyor » ve « tekbir » (« Allahu ekber ») getiriyorlar. Uyuşturucu kaçakçılığı, kadın ticareti, dolandırıcılık ya da tefecilik gibi birçok mafya etkinliğine bulaşan Bozkurtlar, her zaman mütedeyyin Müslüman görüntüsü vermiyorlar. Ama buna karşın 1978’te Kahramanmaraş ve Malatya’da, 1980’de Çorum’da ve 1993 yılında Sıvas’ta İslam adına ve « Allahu ekber » çığlıkları eşliğinde Alevileri katletmişlerdir.
Bugün Bozkurtların büyük bir bölümü Erdoğan’ın davasının peşinden gitmektedirler. Erdoğan, Türk ulusunu yücelten söylemiyle bunlara ilham vermektedir. Suriye’de, iç savaşa bulaşan Bozkurtlarla AKP sempatizanları, özellikle İdlib ve Lazkiye cephesinde, Türkmen cihatçıların saflarında, kimi zaman aynı isyancı grubun bünyesinde yan yana savaşmaktadır.
15 ve 16 Temmuz’daki Erdoğan yanlısı ve darbe karşıtı gösteriler sırasında, « demokrasiyi kurtarmak » için gerçekleştirilen yürüyüşlerin esas gücü AKP, MHP ve cihat yanlısı İslamcı örgütlerin sempatizanlarından oluşuyordu. İnternette yayınlanan birçok fotoğrafta üç sembolik işaret arasında tercih yapma şansımız olduğu anlaşılıyor: eski Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’yle dayanışma içerisinde olan Müslüman Kardeşlerin « R4bia » işareti, MHP taraftarlarının « kurt başı » ve IŞİD’in cihatçılarının işaret parmağı! Açıkçası, darbe karşıtı hiçbir gösterici, Kürt yanlısı sembol olarak bilinen zafer işareti yapmadı, ne de komünist ve sosyalistlerin yaptığı yumruğunu kaldırmadı.
RESİSTANCES.BE : 2015’teki genel seçimler sırasında, aşırı sağcı parti MHP, ülkemizdeki Türk göçmenler arasında %10’a yakın oy topladı. Belçika’daki Türkler arasında aşırı sağ, Türkiye’deki gibi aynı şekilde yapılanmış diyebilir miyiz?
BAHAR KİMYONGÜR: Haziran 2015 seçimleri sırasında AKP, % 63’e yakın bir oranla, Belçika’da çok yüksek oy aldı. Oysa Belçika MHP’nin kalesi olarak bilinir. MHP’nin geleneksel Belçikalı-Türk oylarının açık bir şekilde AKP’ye kaymıştır.
Türkiye’de olduğu gibi Belçika’da da, Türk toplumu ve özellikle de Bozkurtlar görece olarak yapılanmışlardır. Bu çevrenin dernekleri konserler, sportif etkinlikler ve Ramazan sırasında iftar yemekleri düzenlemektedir.
Bozkurtların başlıca faaliyetlerinden biri « Türkçülük günüdür ». Bu bayram, 3 Mayıs 1944’te, Bozkurtların Nazi taraftarı ideologu Nihal Atsız tarafından kutlanmaya başlanmıştır. MHP birkaç yıldan beri « Türk ırkının » « saf kanı » yücelten söylemini daha dinci bir söylemle değiştirmektedir. Dolayısıyla, AKP ve MHP militanlarının dinci milliyetçi propagandası birbirine o kadar benziyor ki, bazen bunları birbirinden ayırt etmekte zorlanıyoruz.
(Bahar Kimyongür’ün www.resistances-infos.blogspot.com.tr sitesinde Manuel Abramowicz imzasıyla 18 Temmuz 2016 tarihinde röportajından Türkçeleştirilmiştir http://resistances-infos.blogspot.com.tr/2016/07/qui-sont-les-democrates-qui-ont-soutenu_79.html?m=1 )