Hangi zeminde koşmalı
Asfalt, beton, toprak yol-patika, pist, çimen yoksa kum mu? Her birinin yararları ve zararlarına biraz göz atalım!
Asfalt
Bitüm ve agrega karışımı olan asfalt daha çok sert ve istikrarlı bir yüzeydir. Sertliği hız çalışmalarına elverişlidir çünkü biriken enerjinin sadece küçük bir bölümünü zemine bıraktığı için koşuda büyük bir verimlilik sağlar. İstikrarlılığı burkulma ya da düşme tehlikesini ortadan kaldırmaktadır.
Tahakkümün üç aşaması
Sömürgecilik, yeni-sömürgecilik ve balkanlaştırma: tahakkümün üç aşaması
Bir savaş ve ABD’nin ve/veya Avrupa’nın askeri müdahalesi sonucunda paramparça olan milletlerin listesi durmadan genişliyor: Irak, Libya, Sudan, Somali, v.s. Kapitalizmin « birinci aşaması » sömürgeciliğe ve « ikinci aşaması » yeni-sömürgeciliğe, balkanlaştırma süreciyle bir « üçüncü aşama » eklenecek gibi görünüyor. Buna koşut olarak ırkçılık biçimlerinde de bir dönüşüm gözlenmektedir. Biyolojik ırkçılığın ardından İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan kültürel ırkçılık, son yıllarda bu kez şimdilik çoğunlukla İslamofobi biçimi altında ortaya çıkan bir dinsel ırkçılığa evrilme çabası içerisindedir. Kanımıza göre ekonomik sistemin, siyasal tahakküm biçimlerinin ve meşruluk ideolojilerinin birbiriyle sıkı sıkıya bağlı üç tarihsel gerçekliğine tanıklık etmekteyiz.
Nükleersiz yaşamı savunurken
Sermayenin daha fazla kar hırsıyla el uzatmadık bakir alan bırakmadığı ülkemizde, 2023 ve 2071 perspektifi içerisinde nükleer enerji santrali kurma macerası, Akkuyu’da Çernobil’in mimarı bir dost, bir düşman olan Rusya’yla, Sinop’ta Fukuşima’nın mimarı ileri teknoloji ülkesi Japonya’yla ve güzelim İğneada’da uyaroğlu Fransa’yla sürdürülmektedir. Hem de nasıl oluyorsa nükleer teknolojiyle çok da ilgisi olmayan, hurdacıda parçalanan tıbbi aletlerin içerisindeki radyoaktif maddelere dahi sahip çıkamayan ev sahibi ülkeyle ortaklaşa olarak!
Stalingrad savaşının 75.yılı
Normandiya çıkarmasının yıldönümünü her yıl çok coşkulu ve şatafatlı bir şekilde kutlanıyor. Oysa General de Gaulle bir gün bu harekatın sonucunu Fransa’nın Almanlar tarafından işgaliyle karşılaştırmıştı! Ve tarihçi Jacques Pauwels bundan tam 75 yıl önce Stalingrad Savaşının İkinci Dünya Savaşının gerçek dönüm noktası olduğunu anlatıyor. Hitler sadece iki ay içerisinde Kızıl Ordu’nun hakkından gelmeyi düşünüyordu. Ancak Sovyetler direnmesini bildiler ve Alman birliklerini bozguna uğrattılar. Bu direniş gösterilmeseydi, Whermacht Kafkasya’daki petrol yataklarına ulaşmış ve Avrupa da bugünkünden çok daha farklı bir görünüm kazanmış olacaktı. ABD’ye gelince onların müdahalesi, daha henüz 1944’te mahkum edilen Almanya’dan çok daha farklı bir düşmanı hedef almaktaydı…
İncirlik'ten El Azrak'a
İnanılmaz ölçüde ölümcül ve saldırgan gücün en önemli bölümü, Batı’ya göre birden « güvenilir olmayan » hale gelen bir ülkeden (Türkiye), Ürdün’ün talan edilmiş ama itaat eden Krallığına tedricen nakledildi.
Mecazen söylersek NATO artık hangi yöne uçacağından ve nihayetinde nereye ineceğinden emin değildir. Telaş halindedir ve « gerektiğinde » bir çıkış stratejisi arayışı içerisindedir; bu bölgenin en büyük gücü için bir kaçış planı gibidir.