Skip to main content

Hiçbir yere

Facia üstüne facia gelirse gelsin, ne kadar az ve buruk da olsa elde ayakta kalabilenlerle, kırıntılarla avunmak, altında derininde neler olduğunu bilmeden o çok güvenerek bastığımız iki ayağımızın altında hâlâ toprak olduğuna sevinmek, her gün bal gibi ölürken, hücre hücre giderek daha fazla çürürken her şeye karşın yaşamak ya da yaşıyor olduğunu sanma avuntusuyla anın aldatıcı akıcılığında oyalanma hastalığından muzdarip var oluşlar içerisinde, bu kez insanlık marazı teselli de aradan çekildi.

Devamını oku...

Suyla akan

Bugün bütün gün yağmur yağdı. Yağmur yağıyor yağmasına ancak yeterli değil. Radar görüntüsünde modellenen sarı kırmızı kümeler, merkezler bulunduğumuz mevkinin güneyinden kuzeyinden kayıp geçiyor. Bize yağışın kenar kırıntıları düşüyor. Buna da şükür demiyorum, çünkü Ocak ayına geldik, kuyulardaki suların seviyesi hâlâ yükselmedi.

Devamını oku...

Akla zarar

Aslında gelişleri ya da gidişleri sıralı olmuyor, ama âdetini seveyim, anlatım kurgusu içerisinde herhangi birini atlamamak için illa ki bir sıraya sokmak  gerekiyor. 

Devamını oku...

Sürdürülemeyen

Bizden önce ağaçlar şaştı. Döngüler bu kez bir iki hafta öne taşındı. Odun yolaklarındaki su önceki dönemlerden daha erken yürümeye başladı. Halkalar içiçe geçti, mevsimler birbirinin sınırlarına tecavüz etti.

Devamını oku...

Oyun içinde oyun

Zaten mevcuduyla kalabalık olan hanenin en kimsesiz anlarıyla buluştuğumda, tek başıma uzun süreli bir oyunu başlatmanın iştahlı hevesi bir çırpıda içimi sarıverirdi.

Devamını oku...